Hayatı boyunca önde gelen, ünlü, saygı duyulan bir sanatçı olan Pietro Canonica, İtalyan sanat tarihinin kenarlarına düştü. Çalışmaları vasıflı ve güzel olmasına rağmen aristokrasi ve faşist hükûmetlerden aldığı komisyonlar, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda göz ardı edilmesine neden oldu. Öylesine incelenmemiş bir hayat ki bu kısa makaleyi oluşturmak şaşırtıcı miktarda araştırma ve çeşitli kaynaklardan elemeler yapmayı gerektirdi.
1869’da Torino’da doğdu. 10 yaşında çıraklığa başlayan gerçek bir dahiydi. Sanat okudu ve sonunda profesör oldu. Art Nouveau ve Art Deco, üretim yıllarının ana hareketleri iken o zamanlar alışılmadık olan Natüralizm ve Gerçekçilik tasvirlerinde mükemmeldi. İlk eserleri, ağırlıklı olarak soylu ve aristokrat aileler için cenaze-mezar işaretleriydi. Duygu, yaşam ve hassasiyet dolu dokunaklı eserler yarattı. Portreler ve büstler de müşteriler tarafından büyük talep gördü.
Canonica’dan elde edilen nadir alıntılardan biri, eserine bir miktar içgörü kazandırıyor, “sanatçının amacı gerçeği en saf haliyle incelemek ve mümkün olan en büyük duyguya yoğunlaşmaktır.”
Natüralizm üzerine odaklanması, Donatello’nun etkisinden ve en eski İtalyan ustalarının tarzına geri dönme arzusundan kaynaklanıyor. Çalışmalarındaki yoğun duyguya rağmen kompozisyonlarında genel olarak bir basitlik mevcut.
1937’de Roma’daki Borghese Villası için kullanma, yaşama ve yenileme izni verildi. Şimdi prestijli bir site olan yer, o zaman kötü bir şekilde yakılıp birkaç yıl boyunca kullanılmamıştı. Binanın restorasyonu karşılığında onun stüdyo olarak kullanmasına izin verildi. 1959’da vefat etti ve villa 1961’den bu yana eserleri için müze olarak kullanıldı. İkinci eşi çalışmalarını şehre verdi. Bugün Pietro Canonica Müzesi ziyaretçilerini düzenli olarak karşılamaktadır. İnceleyeceğim üç eser şu anda bu müzede sergileniyor.
Abyss (Cehennem)
1909 tarihli Abyss (L’Abisso), başlangıçta dikkatimi çeken ve Canonica hakkında daha fazla bilgi edinmek istememi sağlayan eserdi. Eserin boyutlarını bulmak kolay değil fakat fotoğrafta ölçekler biraz hissedilebiliyor. Dante’nin Inferno’sundaki (Cehennem) sonsuz ceza içinde sıkışıp kalmış kötü niyetli sevgilileri, Paolo ve Francesca’yı, tasvir ediyor. Bu, çalışmalarındaki duygunun en önemli örneğidir (Gözlerindeki şiddet, birbirlerine yapıştıkları anki çaresizlik, kadının parmakları erkeğin sırtında). Oldukça ayrıntılı kumaş kıvrımları Klasisizm duygusunu yansıtır ancak genel olarak kendisi için çok önemli olan Natüralizm ve Gerçekçilik oldukça açıktır. İnanılmaz şekilde hareketli ve akıldan çıkmıyor.
Alçakgönüllülük
Alegorik parçalardan bir diğeri Alçakgönüllülük’tür. (Pudore, 1920) Kendini koruma girişiminde çok açık ve savunmasız bir pozda yatan çıplak bir kadın. Canonica, kadın objeleri çok iyi ele alıyor – eğrilik ve ifade abartılı değil. Her ne kadar idealize edilmiş olsa da kadın formunun bu dönemde tasvir edilmesi normal karşılanmaz.
Yükseliş
Heykelini taştan yapan Michaelangelo’ya çok benzeyen Yükseliş (L’Ascensione) bir plakanın kenarlarından yükselen bir kadına benzerlik hissi uyandırır. Bu plakanın ne kadarının oyulmamış, kullanılmamış olduğunu görmek büyüleyici. Bu tasarım, cenaze sanatı stilinin bir göstergesiydi. Birçok çalışması, erken yaşta eğitimini aldığı mezar işaretlerinden kaynaklanan üzüntü ve melankoliyi içerir. Ancak bu duygu yüklülüğü, kasvetli duyguyu kıvılcımlandırır ve hayat verir.
Kariyerinin ilerleyen dönemlerinde Pietro Canonica; Rusya Çarı II. Alexander, Atatürk, Mısır diktatörleri ve tabii ki Mussolini’nin hükûmeti gibi tartışmalı isimler için anıtlar üzerinde çalıştı. Birkaç tasarıma katkıda bulundu ancak genellikle bitmiş bir ürün hakkında söz söylemez veya müdahalede bulunmazdı. Hayatı ve işi ile ilgili araştırma eksikliği nedeniyle neye ne kadar dahil olduğu, siyasi ilişkilerinin ne olduğu veya motivasyonlarından herhangi biri bilinmiyor. 1960’larda yaklaşık üç kitap yazılmıştır, daha sonra hiç kimse ve Canonica Müzesi dışında hiçbir müze sergi yapmamıştır.