Türk Ressamlar Dizisi: Halil Paşa

Türk Empresyonistlerden biri olan Halil Paşa, 1857 yılında İstanbul’un Beylerbeyi semtinde dünyaya gelmiştir. Asker ressamların yetiştiği, Batı anlayışında Türk resim sanatının temelinin atıldığı ve ilk kez resim derslerinin verilmeye başlandığı Mühendishane-i Berr-i Hümâyûn’u bitiren Halil Paşa da ilk asker ressamlarımızdan biridir.

Halil Paşa, Otoporte, 1924

Rodos kökenli bir aileden gelen Halil Paşa’nın babası Selim Paşa, Mekteb-i Harbiye’nin kurucularından olan saygın bir askerdi. Bugünkü İstanbul Teknik Üniversitesi adıyla bilinen Muhendishane-i Berr-i Hümâyûn’dan mezun olur olmaz sarayda görevlendirilmiştir. “Yaveran” sınıfına alınan Halil Paşa, okulu bittği gibi askeri liselerde resim öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra Halil Paşa’nın oryantalist ressam Jean Leon Gerome‘un Paris’teki atölyesinde sekiz yıl boyunca çalıştığı bilinmektedir. 1889 yılında Paris Uluslararası Sergisi’nde sergilenen resmi Madam X portresi ile madalya almıştır. Paris serüveni bitip İstanbul’a döndüğünde sırayla binbaşılığa ve miralaylığa yükselmiştir.

Halil Paşa, Mektup, 1918
Paşa ünvanına, 1906’da Harbiye Mektebi’ne resim öğretmeni olarak atandığında ulaşmıştır. Ancak bu ünvana ulaştıktan iki yıl sonra, Meşrutiyet’in ilanıyla çıkarılan bir yasaya dayandırılarak rütbesi albaylığa indirilince ordudan ayrılmış ve bütünüyle sanata yönelmiştir. Sanata eğilimi ve merakı olan öğrencilere resim dersi veren Halil Paşa’nın öğrencileri arasında ilk kadın resim öğretmeni olarak tarih geçen Müfide Kadri de vardı.
Yıllar geçtikçe başarı merdivenlerini tırmanan Halil Paşa, Osmanlı’nın ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi’nde öğretmenlik yaparken 1917-1918 yıllarında okulun müdürlüğüne yükselmiştir. Müdürlüğü sırasında geleceği parlak gözüken çocukları ve sanat eğitimi için gittikleri Fransa’dan I. Dünya Savaşı’nın patlaması üzerine geri dönen, 1914 Kuşağı olarak adlandırılan genç ressamları okula alarak, okulda yeni bir bakış açısıyla resim yapılmasını sağlamıştır.

Halil Paşa’nın Çocukları ve Aile Çevresi

Halil Paşa’nın Selim, Halim ve Ali Halil Bey isimli 3 erkek çocuğu vardır. Halil Paşa, ilk iki oğlunu asker sonuncusunu ise ressam yapmak istiyordu. En büyük oğlu Selim Galatasaray’da okumuş, Mısır Kralı Fuat’ın eski eşi Prenses Şivekar ile evlenmiş. Zengin ve şöhretli bir prensesle evlenmesi nedeniyle hayatı İstanbul ve Paris arasında geçmiş ve Fransa’da ticaret ile uğraşmıştır. Ortanca oğlu Halim Bey genç yaşta hayatını kaybetmiş; küçük oğlu Ali Halil (Sözel) Bey ise baba mesleğini seçerek Paris’te resim öğrenimi gördükten sonra resim öğretmenliği yapmıştır.

Halil Paşa’nın aile kökeni Rodos’a dayanmaktadır. Dedesi Rodos’tan göç etmiştir. Babası, harp okulunun geliştirilmesinde büyük katkılar sağlamış, tanınmış, kültürlü bir askerdir. Ansiklopedilerde ve bazı makalelerde ressamın babası Selim Paşa için “Ferik” ve “Müşir” rütbeleri kullanılmaktadır.

Sanatı

Halil Paşa’nın eserleri iki bölüme ayrılarak incelenmektedir. İncelemeler, Paris’teki eğitimi sırasında edindiği Klasik ve Realist tarzın etkisindeki eserleri ve yurda döndüğünde yaptığı Empresyonizm etkisindeki eserleri olarak ayrılmaktadır. Sanatçının, ilk döneminin resimlerinden olan Eldivenli Kadın (Madam X) adlı tablosu ona, Paris’te bir bronz madalya kazanmıştır.

Halil Paşa, Madam X, 1889

Paris’te ilk Türk kahvesinin içildiği yer, Ancienne Comedi sokağındaki “Procope” kahvesinin, bugün yok olan arşivinde, ressam Gerome’un Türk öğrencileriyle haftada bir gün burada kahve içtiği belirtilmektedir. Gerome ile kahveye en çok devam eden öğrencisi Halil Paşa olmuştur. Bu yüzdendir ki Jön Türk hareketlerine karışarak yurda dönmeyen, ressam Galip Bey’in anlattığına göre hocası Gerome en çok Halil Paşa’yı sevmiştir.

Halil Paşa’nın Paris ile ilgili, göğsünü kabartan bir anısı da bir tablosuna verilen bronz madalya olmuştur. Her ne kadar daha sonra ödüller alan eserler yapmışsa da Halil Paşa’nın anısında Paris Sergisi’nde teşhir edilen eserinin yankıları ömrü boyunca unutulamamıştır. Halil Paşa’nın yurt dışında sergilenen eserlerinden son madalya da, Viyana’dan gelmiştir. Madalya alan bu eseri, Güzel Sanatlar Akademisi tarafından satın alınarak müzeye konmuştu.

Yurda döndüğünde boğaz kıyılarını resmetmiştir. Yalıların ve kayıkların durgun sulara vuran gölgelerini empresyonist bir anlayışla gözler önüne sermiştir. Türk izlenimcilerinin öncüsü sayılan Halil Paşa, aynı zamanda Türk resminde ışık sorunu üzerinde çalışan ilk sanatçıydı.

Halil Paşa, İstanbul, 1916

Mesleğinin zirvesinde, altın fırçasını uzun süre kullanan Halil Paşa, hakkında en çok araştırma ve atıf yapılan ressamımızdır.

Portreleri, İstanbul ve Kahire peyzajları ile tanınır.

Paris’te edindiği Empresyonist etkilerle, 1914 kuşağı ressamlarına öncülük eden sanatçının resimlerinde ele aldığı başlıca temalar peyzaj, natürmort ve portrelerdir. Eserlerinde figürlü ve figürsüz kompozisyonlar, deniz ve kıyı görünümleri, Boğaziçi manzaralarını görebiliriz. Tablolarını doğrudan açık havada yaparmış. Döneminin erken tarihli manzara resimlerinde, figürler akademik anlayışa daha yakındır. Renkler gün ışığıyla aydınlanmıştır. Denizin ışıltılı mavi rengi, kıyılarda portakal sarısı ve kahverengiye dönüşür. Kıyıya serpiştirilmiş figürler küçük, çarpıcı birer renk lekesi olarak vurgulanmıştır.

Halil Paşa, Kahire

Türk resminde ışık sorununa değinen ilk Empresyonist ressamlardan Halil Paşa, ışık ve renk çözümlemelerine özgün bir ayırım kazandırarak bu yönde uğraş veren resim sanatçılarına örnek oluşturdu. Derin bir anatomi bilgisi olan ressam, yalın ve gerçekçi tarzda portreler ortaya koymuştur. Yaşamının son yıllarında Mısır’a giderek orada sayısız manzara ve natürmort resimleri yapmıştır.

Mısır Saraylarına Modern Resmi Getiren Sanatçı

Halil Paşa, Ressam Kız ve Atölyesi, 1939

Halil Paşa’nın çalışmalarında ve hayatının bir noktasında Kahire’nin sıcaklığı ve mutluluğu vardı. Türk ressamımızın bu sıcak ülkenin saraylarını, prens ve prenseslerini tuvaline aktardığı eserleri Mısır salonlarını süsledi.

Mısır manzaralarının, yeşilliklerinin Halil Paşa tarafından tuvale aktarılan tablolar, bu sıcak ülkede resim sevgisinin kökleşmesine neden olmuştur. Mısır Paşalarının konakları, Halil Paşa’nın tabloları ile donatılmıştır. Son Hidiv’in annesi Prenses Emine’nin de hem Kahire’deki sarayı hem yazları oturduğu Bebek’teki yalısı Halil Paşa’nın eserleri ile süslenmişti.

Halil Paşa, Vazoda Leylaklar

Ressam Halil Paşa’nın Mısır’la bir başka yönden ilgisi vardı. Yalnız Mısır’ın değil, bir zamanlar parıltılı yaşamı ile, dünyanın ünlü kadınlarından olan Prenses Şivekar, Halil Paşa’nın geliniydi. Zenginliği, güzelliği, kültürü yanında olaylı yaşamı ile de tanınan Prenses Şivekar’ın ilk eşi Mısır Kralı Fuat’dı. Karı-koca aynı aileden gelmişlerdi ve akraba idiler. Prenses Şivekar’ın üç çocuğu olmuştu. İkisi küçük yaşta öldüler. Karı-koca ve kayınbirader arasında tabancalı geçen bir olay yüzünden yuvaları yıkılmıştı. Prenses Şivekar, daha sonra, bir Mısır Paşası ile evlendi. Ondan bir oğlu oldu. Ne var ki Prenses Şivekar, ondan da ayrıldı. Üçüncü kocası, ressamımız Halil Paşa’nın oğlu, Selim Bey’di. Evlendiklerinde Prenses Şivekar 35, Selim ise 19 yaşındaydı.[1]

Osman Hamdi Bey’den sonra hakkında en çok konuşulan ressamımız Halil Paşa’dır. Halil Paşa’nın, Paris’te eğitim gören diğer ressamlardan ayrılan özelliği doğaya yönelişi, bu konuda çok sayıda eser vermesidir.

Öte yandan Türkiye’de ve dış ülkelerde en çok eserleri gösterilen ve ödüller alan bir ressamdır. Aynı zamanda fırçasını ölünceye kadar elinden bırakmayan ve en çok eser veren bir sanatkârımızdır.

Halil Paşa, Dereboyu

Halil Paşa ile ilgili olarak, meslektaşı Sami Yetik’ten onun hakkında söylediği şu sözleri aktararak Halil Paşa’nın fırçasını anlatmak isteriz:

“….Halil Paşa Garp ekolünün beliğ ve sade ifadesiyle, Şark’ın sıcak, renkli, güzel manzaralarını tuvallere, kartonlara aksettirerek resmin ruhlara hitabını ve ressamlığın ne büyük bir sanat olduğunu hepimize göstermek ve sevdirmek itibarıyla ayrıca bir intibah dersi vermiş, gayet velut bir üstattır.

Hayatının son yıllarında Mısır’da Hidiv ailesinin bir ferdi olan Abbas Halim Paşa’nın konuğu olmuştur. Son yıllarını resim yaparak geçiren Halil Paşa, “Mısır saraylarına resmi sokan sanatkâr” olarak tanındı. 1939 yılında İstanbul Beylerbeyi’nde dünyaya geldiği yalıda hayatını kaybetmiştir.

Kaynak: 12345

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir