Max Richter’in ana fon müziği dahil, The Leftovers dizisinin tüm soundtrackleri göze çarpıyordu- ve bu müziklerin söyleyecek çok şeyi vardı. Gelin hep beraber The Leftovers müzikleri ile haşır neşir olalım.
Jenna Benchetrit – 17 Nisan, 2019
“Soundtrack” kelimesini kullanmak The Leftovers’ın öne çıkan müziğini tanımlarken çok doğru hissettirmiyor. Dizinin DNA’sından geçen, kendini insan duygularının tüm çeşitliliğiyle sarmalayan ve diziye tümüyle uygun müzik akımları var. Müzik, aynı duygu çeşitliliğini sunuyor ve besteci Max Richter’in unutulmaz notasıyla birlikte, The Leftovers yüzlerce melodiden muhteşem bir şekilde faydalanıyor. Ama bu seçeneklerin hiçbiri hikâye ile alakalı değil; aslında, müziğin kendisi hikâye anlatımının paha biçilmez bir parçasıdır. Bu bağlamda, dizinin en iyi anlarının muhteşem müzikler içerdiğini iddia etmek neredeyse hafif kalıyor. Kumaşlarına dokunan harika müzik sayesinde onlar dizinin en iyi anlarıdır.
The Leftovers müzikal türleri arasında çeşitli seçenekleri olmasıyla övünüyor ve sık sık denemeler yapıp büyük etki yaratıyor. Deneme bölümünde, bu karşıtlığın korkunç bir örneği, bir şiddet tarikatı olan The Guilty Remnant’ın kasaba geçit törenine varış sahnesinde görülür. “Ani Dönüş” olarak bilinen dünyanın yüzde ikisinin aniden yok olduğu gizemli bir olgu sırasında kaybedilenler için bir anma törenini bozmak için oradadırlar. Kasaba sakinleri kederlerini inkar eden okültistlerin görüntüsüyle çıldırarak bir kaosun içine düştüler. İki grup çatışırken, Fuck Buttons’ın “Sweet Love for Planet Earth” parçası hararetli bir şekilde çalıyor ve endişeli pandemiyi artırıyor. Ani bir müziksel geçiş sahnenin temposunu yavaşlatıyor: Seymour Lipkin’in “Piano Sonata in A, D. 959: II. Andantino” sahne ağır çekime doğru inerken tıngırdıyor. Kasabanın polis şefi Kevin Garvey (Justin Theroux) kızgın yerlileri birbirinden uzaklaştırırken piyano hareketleniyor. Bu, The Leftovers tarzında yapılan müziğe mükemmel bir giriştir.
Kevin dizide sıkça müzik dinler, koşudayken ya da evde bazı işleri yaparken kulaklığını çıkarmaz. Dizi, izleyicilere karakterleri samimi bir şekilde anlamaları için bir şans daha veren anlatı sesinden bolca yararlanıyor. İkinci sezon finalinin unutulmaz bir anında, Kevin Simon & Garfunkle’nin “Homeward Bound”un karaoke versiyonunu canlandırdı. Sezonun başlarında, acı bir gerçekle yüzleşirken The Pixies’den “Where Is My Mind” (Aklım Nerede) diye bağırıyor: Eski Guilty Remnant lideri Patti Levin (Ann Dowd) hakkında sahip olduğu neredeyse sabit bakış açısına bakılırsa, aklını kaybediyor olabilir. Enstrümantal olarak yeniden seslendirilen bu şarkı dizi boyunca yeniden çalıyor. The Leftovers parçaları tekrarlamaktan korkmuyor ve bunu yaparken ses odaklı bir tasarım oluşturuyor.
http://https://www.youtube.com/watch?v=b2oaLPKjnBM
Bu çarpıcı sonuçlarla, The Leftovers bazen üzücü sahneleri neşeli ezgilerle karşılaştıran beklenmedik müzik seçimleri yapıyor. İkinci sezonun açılış jeneriği Richter’ın ciddi melodisi Iris Dement’in canlı “Let The Mystery Be” şarkısı ile yer değiştirdi ve bu değişim dizinin geri kalan atmosferini belirledi. Beşinci bölümde (ve bundan önce kısaca ikinci bölümde) The Bellamy Brothers’dan “Let Your Love Flow” kasaba rahibi Matt’in (Christopher Eccleston) Ani Dönüş sırasında taş kesilmiş bir halde olan karısı Mary’ye baktığını gösteren bir montajda kullanılmıştır. Matt her sabah çalmak için uyandığında şarkı durur ve tekrar tekrar başlar. Üçüncü çalışıyla Matt’in duygusuz karısına bakmak için harekete geçtiğinde nasıl umutsuzluğa düştüğünü izlemek oldukça ürkütücü ve yorucu.
http://https://www.youtube.com/watch?v=DegpVgfGbZQ
Üçüncü sezonda uyumsuz melodiler kusursuz bir şekilde devam ediyor, dördüncü bölümde a-ha’nın “Take On Me” şarkısının simgesel kullanımıyla da doruğa ulaşıyor. Popüler kültür sahnesine kazınmış Nora’nın (Carrie Coon) bir görüntüsü Kevin ile tartışmalarından sonra bir otel odasında yalnız bir şekilde oturuyor. 80’lerin neşeli sesleri bangır bangır çalarken gözlerinden uzun ve kesintisiz yaşlar akıyor: “Durmadan konuşuyoruz / Ne olduğunu bilmiyorum / Söyleyeceğim, yine de söyleyeceğim.” Bu noktadan itibaren, şarkı nakarata tekrar giriyor ve acı tatlı bir ilahiye haline geliyor ve heyecan verici bir şekilde The Leftovers tarafından Kevin ve Nora’nın zorlu aşkına ithafen yeniden sahiplenildi. Bazen, beklenmedik seçimler en çok akılda kalanlar oluyor, işte bu da The Leftovers’ın bu kadar iyi olmasını sağlayan şeyin bir parçası.
Bu dizinin risk alma tutkusuna, sanayi öncesi dönemde belirlenen konulu giriş müziğinin başladığı üçüncü sezonun birinci bölümü örnektir. Aşırı tutucu cemiyetin nefesini tutarak ilahi coşkuyu beklediği sessiz sıra boyunca Larry Norman’ın “I Wish We’d All Been Ready” çalar. Ama o gün asla gelmez, ve ezici hayal kırıklığı kırgın bir koca ile sadık bir eş arasındaki dargınlığı besler. Hristiyan şarkısı The Leftovers’a mükemmel bir katılımdır, şarkının sözleri ise diğer herkes kendinden geçtiğinde arkada kalacaklar için şefkatli bir ağıttır.
http://https://www.youtube.com/watch?v=-vQgcxD9JWQ
Giuseppe Verdi’nin Nabucco operasındaki “Va, Pensiero”nun yeniden kullanımı için değiştirmek, The Leftovers‘ın büyük zaferlerinden biridir. İkinci sezonun görkemli “Uluslararası Suikastçı” bölümünde, bu nakarat bölüm boyunca tekrarlanır ve bölüme melodramatik bir anlamsızlık verir. Dizideki bu bölümü onu tanımlayan müziği düşünmeden hayal etmek zor; Bunu düşünmek, diziyi Theroux ya da Coon olmadan düşünmekle aynıdır. Bu bölümün manevi devamı üçüncü sezonda yayınlandığında, yedinci bölüm – “Dünyadaki En Güçlü Adam (ve Onun Tek Yumurta İkizi)” – the Nabucco melodileri de geri döndü. Bu, The Leftovers’ın bölümleri birbirine bağlamak için müziği kullanma konusunda nasıl başarılı olduğunun bir başka hatırlatıcısıydı.
Her şeyden öte, The Leftovers sevdiklerini kaybetmenin bir kişinin benlik duygusunu nasıl gizleyeceğini yorumluyor. Sonuna kadar da aşk yarasını müziğine yönlendiriyor. Kevin ve Nora dizinin final bölümünde Otis Redding’in “I’ve Got Dreams To Remember” şarkısı eşliğinde dans ettiklerinde dizinin usta müzik tasarımı zirveye ulaşıyor ve üç sezon boyunca tekrar ve tekrar sükse yapmayı başarıyor. The Leftovers, sinematik müzik güçlerinin bir vasiyetnamesidir: Müzik yalnızca bir bütünleyici değil bazen de harika bir hikâye anlatımı için gerekli bir içeriktir.
Aşağıdan The Leftovers müzikleri çalma listesine ulaşabilirsiniz.