Bilim insanları Stonehenge’i (Asılı Taş) kimin inşa ettiği gizemini çözmek için eski DNA’ları analiz ettiler. Gelin hep beraber Stonehenge ve onun gizemine göz atalımç
Stonehenge, Salisbury Ovası’nda, Salisbury, Wiltshire, İngiltere’nin yaklaşık 8 mil (13 km) kuzeyinde bulunan tarih öncesi taş daire anıtı, mezarlığı ve arkeolojik alanıdır. Stonehenge’in amacına dair kesin bir kanıt olmamasına rağmen, muhtemelen dini bir yerdi ve onu inşa ettiren ve etrafında gömülü olan liderlerin, aristokratların ve rahiplerin güç ve zenginliklerinin bir ifadesiydi.
Yapı Güneş’e göre hizalanmış ve muhtemelen Güneş’i ve Ay’ı gözlemlemek ve çiftçilik takvimini hesaplamak için kullanılıyordu. Ya da belki de bu yapı, ataların dünyasına adandı, yaşayanların dünyasından ayrıldı ya da bir şifa merkeziydi. Druidler (Kelt rahipleri) tarafından kullanılıp kullanılmadığı şüphelidir, ancak günümüz Druidleri her yıl yaz ortasında güneşin doğuşunu selamlamak için orada toplanır. Gün doğumuna doğru bakıldığında, kuzeydoğudaki giriş, şimdi bir açıyla eğilmiş olan ve Topuk Taşı adı verilen büyük bir sütunu işaret ediyor. Diğer yönden bakıldığında, kış ortasındaki gün batımını gösteriyor. Yaz gündönümü de orada büyük bir ziyaretçi kalabalığı tarafından kutlanır.
Tamamiyle bir muamma olan Stonehenge, dünyanın en ünlü antik kalıntıları arasında yer almaktadır. Stonehenge uzun zamandır tarihsel spekülasyonların konusu olmuştur ve yapının anlamı ve önemi hakkındaki fikirler 21. yüzyılda da gelişmeye devam etmiştir. Tarih öncesine ait olan anıtın gizemini çözmek için arkeolaglar yıllarca araştırmalar yaptı ve bu araştırmalar Stonehenge’i kimin ve nasıl inşa ettiği hakkında sonsuz teorilerle sonuçlandı. Ancak son olarak bilim insanları, inşaatçılar hakkında önemli bilgiler keşfettiler ve bazı somut ipuçları da var.
17. yüzyılda İngiliz antikacı John Aubrey ve 18. yüzyılda hemşehrisi arkeolog William Stukeley, yapının bir Druid tapınağı olduğuna inanıyorlardı. Ancak bu inanış Stonehenge’in Druidlerden yaklaşık 2000 yıl önceye dayandığı anlaşıldığından çürütülmüştür. 1963’te Amerikalı astronom Gerald Hawkins, Stonehenge’in ay ve güneş tutulmalarını tahmin etmek için bir “bilgisayar” olarak inşa edildiğini öne sürdü; diğer bilim insanları da anıta astronomik yetenekler bağladılar. Bu spekülasyonların çoğu da uzmanlar tarafından reddedildi. 1973’te İngiliz arkeolog Colin Renfrew, Stonehenge’in Tunç Çağı konfedarsyonunda oluşan bir konfederasyonun merkezi olduğunu varsaymıştı.
Ancak diğer arkeologlar o zamandan beri Salisbury Ovası’nın bu bölümünü tarih öncesi topraklar arasında bir kesişme noktası olarak görmeye başladılar. 1998’de Madagaskarlı arkeolog Ramilisonina, Stonehenge’in atadan kalan ölüler için bir anıt olarak inşa edildiğini, taşlarının kalıcılığının ebedi sonraki yaşamı temsil ettiğini öne sürdü.
Bilimsel bir dergi olan Nature: Ecology & Evolution dergisinde yer alan yeni bir araştırmaya göre Wiltshire, İngiltere’de muazzam taş düzenlemesini yapan insanlar, şimdi Türkiye olarak bilinen topraklardandı.
İngiltere’de yapılan DNA araştırması sonucu, ülkenin başlıca tarihî anıtlarından biri olan Stonehenge’i inşa edenlerin Anadolu’dan geldiklerini tespit edildi.
Bilim insanları bu sonuca nasıl ulaştı?
Başkent Londra’da yapılan DNA araştırmasında uzmanlar, İngiltere’de Neolitik Çağ (M.Ö. 5500 – M. Ö. 800)’da yaşayanların kalıntılarından alınan DNA örnekleriyle, aynı dönemde Avrupa’da yaşayanların DNA örneklerini karşılaştırdı. Araştırma sonucu,Britanya Adası’nda Neolitik Dönem’de yerleşik olanların, Anadolu’dan yola çıkıp, İber Yarımadası üzerinden gelerek adaya yerleştikleri saptandı. Bu halkın, M.Ö. 4000 yıllarında Britanya’ya ulaştığı belirlendi.
Britanya’ya giren Neolitik Çağ göçmenlerinin tarımın yanı sıra, megalit olarak bilinen dev kayalarla inşa edilen anıtları da getirdiği belirtiliyor. İngiltere’de keşfedilen 6 Mesolitik ve 67 Neolitik kişiden elde edilen antik genetik verileri analiz ettikten sonra “Mesolitik İngiliz ve Batı Avrupalı avcı-toplayıcılar (Hayvan avlayarak yaşayan ve ana gıda kaynakları için yenilebilir bitkiler toplayan, hayvan beslemeyen ya da tarla arazisi olmayan bir grup insan) arasındaki kalıcı genetik benzerlikler” tespit edebildiler. Bunun milattan önce yaklaşık 400’lerde, “Avrupalı çiftçilerin” Ege kıyılarından İngiltere’ye göç ettiğini, uzun süredir adada yaşayan ve bölgeyi tarıma tanıtan avcı-toplayıcıların yerini aldığını gösteriyor.
Araştırmada avcı-toplayıcı halka ait DNA örnekleri de incelendi. Buna göre, o dönemin çoğu Avrupalı avcı-toplayıcı halkı gibi, bu halk da esmer ve mavi gözlüydü. Neolitik çiftçilerin ise derilerinin daha açık renkli, kahverengi gözlü ve siyah ya da koyu kahverengi saçlı olduğu belirlendi.
“Çiftçiliğe geçiş, insan evriminde en önemli teknolojik yeniliklerden birini işaret ediyor,” diyor University College London’daki Genetik, Evrim ve Çevre Profesörü ve araştırmanın yazarı Mark Thomas.“100 yıldan uzun bir süredir arkeologlar, göçmen Avrupalı çiftçiler tarafından İngiltere’ye getirilip getirilmediği veya yerel avcı-toplayıcılar tarafından kabul edilip edilmediği konusunda tartışma yaptılar.”
Londra’daki Ulusal Tarih Müzesi’nden Dr. Tom Bot, “Neolotik çiftçilerin gelmesinin ardından, yerel Britanyalı avcı-toplayıcıların izine pek rastlayamıyoruz. Bu durum, hiç karışmadıkları anlamına gelmiyor. Sadece nüfûslarının genetik bir miras bırakmak için çok küçük olduğunu gösteriyor” dedi.
Kaynak:
-https://www.bbc.co.uk/news/science-environment-47938188
–https://mymodernmet.com/who-built-stonehenge/ – PHYS2
–https://www.britannica.com/topic/Stonehenge