COVID-19’un (veya yeni koronavirüsün) dünya çapında hızlıca yayılması; etkinliklerin iptal edilmesine, mekanların kapatılmasına ve film prömiyerlerinin, spor yarışmalarının ertelenmesine sebep oldu. Bugünlerde birçok insan sosyal uzaklaşma önlemini uyguluyor. Sosyal uzaklaşmaya, kısaca salgının önüne geçilmesi için insanların üzerine düşeni yaparak diğer insanlarla yakın teması azaltması diyebiliriz.
Çeviren: Betül Kap
Diğer insanlarla geçirdiğiniz süreyi sınırlamak, bu oldukça bulaşıcı olan hastalığın bulaşma hızını yavaşlatma noktasında oldukça işe yarıyor. Ne var ki, genelde kamusal alanlarda vakit geçirirken bir anda evde oturmaya ve yalnız vakit geçirmeye başlamak kişiyi dengesi bozulmuş ve izole hissettirebiliyor.
Neyse ki sosyal uzaklaşma uygularken eğlenmenin birçok yolu var. Bunların en iyilerinden biri de iyi mizahla, güzelliklerle ve hatta çarpıcı hayat dersleriyle dolu filmleri izlemektir.
İşte sosyal uzaklaşma günlerinde izleyebileceğiniz, sosyal uzaklaşmayı konu alan birbirinden güzel 10 film.
YABAN (WILD), 2014
Reese Witherspoon, Cheryl Strayed’in Pacific Crest Trail parkurundaki yürüyüşü hakkındaki anılarının beyaz perdeye uyarlanması olan Wild filminde vaktinin büyük çoğunluğu tek başına geçiren bir kadını canlandırıyor. Bu kadar tek başına vakit geçirmek göz korkutucu görünse de -ki bu vaktin çoğu konforlu bir oturma odasında değil zorlu doğa şartlarında geçiyor- Witherspoon’un canlandırdığı Cherly karakteri, tek başına 1700 kilometrelik bir yolculuk yaparken kişisel sorunlarla başa çıkmanın ve trajediyle yüzleşmenin iyileştirici etkisinden güç alıyor.
EVDE TEK BAŞINA (HOME ALONE), 1990
Macaulay Culkin’in canlandırdığı Kevin McCallister, Paris’e apar topar bir tatil gezisine giden ailesi tarafından evde unutulan haylaz ve şakacı bir çocuktur. Ailesinin geri dönmesini beklerken evi sözüm ona hırsızlardan korur. Evde Tek Başına, genelde yılbaşında aileyle birlikte izlenen bir film olarak bilinse de aynı zamanda boş bir evde tek başına olmanın heyecan verici özgürlüğü hakkında bir filmdir.
VOL-İ (WALL-E), 2008
Yarısında neredeyse hiçbir diyaloğun olmadığı bu Pixar filminin konusu, insanların bir çöp çukuruna döndürdüğü ve yaşanmaz hale gelince terk ettiği dünyada tek başına çöp temizleyen Vol-i adlı robot. Gezegende bir başına yaşayan Vol-i, bir arkadaş edinmek ister ve hayatını değiştirecek macera başlar.
TATİL (THE HOLIDAY), 2006
Tatil, aslında “yer değiştirme”nin romantizmi üzerine kurulu bir film gibi gözükse de, filmin güzelliği aslında hem Amanda (Cameron Diaz) hem de Iris’in (Kate Winslet) yıkıcı kalp kırıklarından sonra hasret kaldığı yalnızlık hissinde yatar. İkisi de kalp kırıklıklarını onarmaya çalışırken evlerinin rahatlığında teselli arar. Bu his, sosyal uzaklaşmayı uyguladığımız bugünlerde birçok kişiye tanıdık gelecektir.
YENİ HAYAT (CAST AWAY), 2000
İşkolik Chuck (Tom Hanks), hayatta gerçekten neyin değerli olduğunu Güney Pasifik’teki bir adada mahsur kaldıktan sonra öğrenir. Adada mahsurken kendisine sadece hayatta kalmak değil, sahip olduğu sınırlı kaynaklarla yeni bir varoluş inşa etmek üzerine bir yaşam kurar. Hanks’in, Eşi Rita Wilson ile birlikte COVID-19 testi pozitif çıktıktan sonra kendini izole etmesi, bu filmini çok daha derin hale getiriyor.
YERÇEKİMİ (GRAVITY), 2013
Alfonso Cuarón’un bilim kurgu türündeki bu filminde Sandra Bullock, uzaya yaptığı ilk yolculuktan sonra uzayda tek başına kalan Dr. Ryan Stone adlı karakteri canlandırıyor. Stone’un içinde bulunduğu zor durum gerilim yaratsa da, yolculuğu bizi çevreleyen galaksinin hayret uyandırıcı muhteşemliğini ve hayal edilemez zorluklarla tek başına mücadele eden bir insanın nasıl kendi kendine yetebileceğini başarılı bir şekilde ele alıyor.
127 SAAT (127 HOURS), 2010
Dağcı Aron Rolston’un gerçek hikayesine dayanan 127 Saat filminde tahmin edebileceğiniz gibi 127 saatlik bir hayatta kalma mücadelesi ele alınıyor. James Franco’nun canlandırdığı karakter, bir kaya altına sıkışan kolunu keserek hayatta kalıyor. Yalnız vakit geçirmenin en hoş yolu olmasa da bu film; tam bir cesaret, zihinsel ve fiziksel dayanıklılık öyküsü.
LARS SEVİNCE (LARS AND THE REAL GIRL), 2007
Lars Lindstrom (Ryan Gosling), insanlarla iletişime geçmekten elinden geldiğinde kaçınan, ama buna içten içe özlem duyan bir adamdır. Lars bir gün hem yalnızlığına hem de başkalarıyla iletişime geçme sorunlarına bir çözüm olarak ailesine ve tanıdıklarına Bianca isimli şişme bir bebeği kız arkadaşı olarak tanıtır. (Spoiler Uyarısı: sonrasında gerçek bir kız Lars’ın hayatına dahil olur.)
BAŞKA BİR DÜNYA (ANOTHER EARTH), 2011
Başka Bir Dünya filminde Rhoda (Brit Marling), geçmişinin kefaretini ödemek için eski yaşamından uzaklaşmaya çalışan ve araba kazasında ailesini öldürdüğü adama aşık olan bir kadındır. Yeni bir başlangıç için yeni bir Dünya’ya yolculuk etme fırsatını yakaladığında, gerçekten tek başına yeni bir yaşam isteyip istemediğine ve yaptıklarıyla yüzleşmeye hazır olup olmadığına karar vermelidir.
INTO THE WILD, 2007
Christopher McCandless’ın gerçek hayat hikayesini konu aldığı aynı adlı kitaptan uyarlanan bu filmde, Christopher McCandless (Emile Hirsch) zengin ailesine ve şaşaalı kolej hayatına sırtını döner, toprak sahibi olmaktan kurtulmaya çalışır ve Kuzey Amerika’dan Alaska’ya yürür. Christopher, bağımsızlığını ilan ederek sahip olduğu somut ve figüratif özgürlüğü sever, ancak aynı zamanda ‘mutluluğun sadece paylaşıldığında gerçek olduğunu’ da fark eder.
Her (2013)
Love Is Blind (Aşkın Gözü Kördür, 2020) dizisi yokken Her vardı. Spike Jonze’nin romantik dramasında Joaquin Phoenix, Scarlett Johansson’ın seslendirdiği bir işletim sistemine aşık olan Theodore Twombly’yi canlandırmaktadır. Bu ilişkinin peşinden koşarken, fiziksel olarak var olamayan birine duygusal olarak bağlanmanın acı tatlı durumunu deneyimlemektedir.