Şiire ve şaire yeni bir bakış açısıyla yaklaşmak için hazırladığımız “Seçme Kelimeler Sözlüğü” çalışmamıza Erdem Bayazıt’ın Şiirler’i ile devam ediyoruz. Klasik sözlükten farklı olarak kelimelerin ruh dünyamızdaki yansımalarını sizin için derledik.
Yazan: Betül Taşcı
Erdem Bayazıt çalışma masasındaykenBeton: Yapımı, uygulaması kolay; gereğinden fazla kullanımının ise insan ruhuna vereceği hasarı büyük olan inşaat malzemesi.
Duvar: Fiziki gerçekliğinin yanında insanın kendisine ve diğer insanlara karşı inşa ettiği mesafenin bir diğer adı.
Çiçek: Beton, asfalt gibi maddeleri sabrıyla parçalayıp yaşamaya devam eden bitki.
Kök: Herhangi bir şeyin yaşamına devam edebilmesi için gerekli olan temel inanç, prensip.
İnsanlık: Bir çocuğun gülüşünde, bir somunun bölünüşünde bulunabilecek temel değer.
Zaman: Kimi zaman geçsin diye beklenen kimi zaman da ne kadar hızlı geçtiğinden yakınılan, dünyanın en karmaşık olgularından biri.
Yer: İnsanlığın emrine sunulmuş, sevgi ve vicdan ile yaklaşan her insana bereket ile cevap veren yer yüzü, toprak.
Gökyüzü: Sıkıntı, keder, acı gibi manevi yorgunlukları dindiren ve tüm insanlara aynı sağaltıcılıkla yaklaşan ve aynı zamanda dünyayı çepeçevre saran felek.
İman: Hayatın ilacı.
Gün: Hala yaşıyor olmanın, bir şeyler yapabilmek için bir fırsatın daha mevcut olduğunun bir göstergesi. Bir günün 24 saat olduğu gerçeğinin yanında kimi günler bir saat, kimi günler ise üç gün gibi geçebilir. bknz. ZAMAN
Yağmur: Dünyayı temizlediği gibi yüreği ve zihni de temizleyen hava olayı.
Gürültü: Şehir yaşamına alışmış ferdin kulağını artık rahatsız etmeyen ses kalabalığı.
Sabır: En zor öğrenilen hasletlerden biri. Çıkarsız ve toprak gibi kabulleniş.
Şehir: Yaşam koşullarının rahat olduğu fakat yeni çalışma düzeninin getirdiği bir alışkanlık olarak tüketimin de bir o kadar bilinçsizleştiği kalabalık yerleşim yeri. İnsan hayatını kolaylaştıran koşulları içerisinde barındırdığı gibi birçok ailenin göç etmesine ve yine birçok ailenin parçalanmasına sebep olan yer olma özelliğini de korumaktadır.
Aşk: İnsanı hem yaralayan hem de iyileştiren duygu yoğunluğu. Kainatın her bir zerresini sevebilmek mahareti de denebilir.
İnanç: İnsanı ayakta tutan temel hislerden biri.
Toprak: Hayat kaynağı.
Mabet: Kişinin kendini huzur ve güvende hissettiği her yer.
Makina: İnsan hayatını kolaylaştırmak amacıyla üretilmiş mekanik araç olmasıyla birlikte zamanla insanı da kendine benzetme niteliği kazanmıştır.
Akıl: Gönül olmaksızın salt bir mekanizma olarak kalan, insanı mükellef bir ferd kılan meleke.
Ev: Sığınak.
Bayram: Yaş fark etmeksizin herkesin çocuklar gibi şen olduğu vakit.
Cami: Dünyanın her neresinde olursa olsun sekînet ve huzur veren ibadethane, mescit.
Baba: Çocuğun bir yanı.
Anne: Çocuğun diğer yanı.
Çocuk: Hayatın başlangıcı.
Kur’an: Bütün reçetelerin kaynağı.
Renk: İnsan psikolojisini her anlamda etkileyen ve kaynağı doğada bulunan duyum. (Kişinin tercih ettiği renklerden yola çıkılarak o kişi hakkında pek çok bilgi edinilebilir.)
Yemin: Kişinin hareketlerini ipotek altına alan her türlü söz.
Saat: Akrep ve yelkovanın zamandan bağımsız kovalamacası.
Put: Kişiyi kendisine gerektiğinden fazla bağlayan her şey.
Mezar: Hayata dair en büyük öğüdü veren toprak parçası.
Gece: Bütün hesaplaşmaların ve sırların içine döküldüğü kara kuyu.
Karanlık: Bilinmezliğin bir parçası.
Ülke: Suni sınırlar ile etrafı çizilmiş ve çeşitli isimlerle adlandırılmış büyük kara parçaları.
İşçi: Bir ülkenin, omuzlarına en çok yükü bindirdiği kişi.
Emek: İç huzurun en büyük büyük kaynaklarından biri, harcandıkça kazanılan değer.
Kelime: Kimi zaman mutluluk membaı olabilecek kimi zaman da birçok silahtan daha çok can yakabilecek güce sahip anlamlı sesler bütünü.
Kaf Dağı: Her şeyin dağı.
İdamlık: çoğu zaman bir suçu olmasa bile ‘birilerinin’ gözünde suçlu olan kişi.
Apartman: İnsanlığın fildişi kulesi.
Yol: Şehirde dar, kırsalda geniş; iç alemde ise yolun fiziki özelliklerinin hiçbir anlam ifade etmediği, tekâmüle yaklaştıran her türlü kanal.
Ağaç: Dünyanın ve insanın nefesi.
Ayna: Kişiye hakikati yansıtan her şey.
Ay: Sevgilinin yüzüne isnad edilmiş, Hz. Muhammed (s.a.v)’in mucizesiyle ortadan ikiye yarılmış ve geceleri insana yol gösteren gök cisimi.
Günah: İnsanın kendisiyle ilgili en zor kabullendiği hakikatlerden birisi.
Mektup: Sevinci, kederi, merakı, üzüntüyü, göz yaşlarını taşıyabilen ve bir başkasına da bu duyguları hissettirebilen kağıt parçası.
Gam: İnsanın hamuruna katılan bir duygu tutamı.
Bahar: Hayata her seferinde yeniden bağlanabilmek ve inanabilmek için hiç vaz geçmeden tekrar eden çiçekli bir döngü.
Memleket: Bir toprak parçasına ‘evim’ diyebilmek.
Güz: Değişim ve dönüşümün vazgeçilmez olduğunun turuncu tonlarında bir örneği.
Somun: Paylaştıkça sıcacık sevgi yayan mayalı hamur.
Kaynak: Erdem Bayazıt, Şiirler, İz Yayıncılık, 2015
Öne çıkan görsel kaynak: kayipraf.wordpress.com