Sanat tarihi boyunca aşk kavramı, hayatın her kesiminden sanatçılara ilham kaynağı olmuştur. Farklı tarzlarda tasvir edilen ve sayısız ortamda işlenen aşk kavramı, izleyicileri tekrar tekrar büyülemeye devam ediyor. Sanatta sayısız aşk örneği var fakat bize göre diğerlerinden daha çok ön plana çıkan 6 parçalık bir koleksiyon derledik. Bu 6 başyapıt, bizlere sanatın ve aşkın mükemmel bir uyumu olduğunu kanıtlıyor.
1) Cupid’in Öpücüğü ile Canlanan Psyche (Psyche Revived by Cupid’s Kiss, Antonio Canova)
Antonio Canova, “Aşk Tanrısının Öpücüğü Tarafından Canlandırılan Ruh,” 1793 (fotoğraf: peacefoo/Shutterstock)
Aşk Tanrısının Öpücüğü ile Canlandırılan Ruh, Neoklasizmin en sevilen heykellerinden biridir. Romalı aşk tanrısı Cupid (Yunan Eros’tan uyarlanmıştır) ve insanken tanrıçaya dönüşen Psyche’nin (ruh) yer aldığı bu mermer şaheser, 1793 yılında İtalyan heykeltıraş Antonio Canova tarafından oyulmuştur. Eser; yasak bir kutuyu açtıktan sonra derin, ölüm benzeri bir uykuya daldırılan Psyche’nin, kocası Cupid’in bir öpücüğüyle uyandığı dokunaklı ânı anlatıyor. Canova, figürlerin gerçeğe yakın ifadelerine ve samimi konumlandırılmış olmalarına önem vererek sahnenin hümanist duygusunu ustaca yakalar. Eserin şu anda bulunduğu Louvre Müzesi, eseri:
“Aşk tanrısı, sevgili Psyche’ını nazikçe kucaklıyor. Yüzü onunkine yakın.” diye tanımlıyor. “Sevgilisi, kafasını ellerinin arasına alırken Psyche, bedeninin geriye doğru düşmesine izin veriyor.”
2) Öpücük (The Kiss, Gustav Klimt)
Gustav Klimt, “The Kiss,” 1907-1908
Avusturyalı sanatçı Gustav Klimt ‘Öpücük‘ resmini, kariyerinin altın çağında yapmıştı. Bu aydınlık dönemde Klimt, çalışmaları ile deneyler yapmıştır. Belirgin düzlemler, karmaşık desenler ve altın varaktan yapılmış ince detaylarla yenilikçi resimler denemiştir.
Öpücük, bir kucaklaşmanın ortasındaki sevgi dolu bir çifti betimler. Onlar başka dünyaya ait bir bahçede diz çökerken; adam, sevgilisini öpmek için eğilir, yüzünü nazikçe kucaklar ve elini çiçeklerle süslenmiş saçlarının arasından geçirir. Gözleri huzur içinde kapalı olan kadın, sevgilisinin öpücüğünü kabul ederek kollarını ona sarar. Klimt, figürlerin kimliklerini asla açıklamamıştır. Ancak bugün çiftin, sanatçı ve arkadaşı (ve belki de sevgilisi) Viyanalı bir moda tasarımcısı olan Emilie Flöge’den ilham aldığına inanılıyor. Tablonun kendisi gibi ilişkileri de ışıltılı bir muammaya sahiptir.
3) Bahar Zamanı (Le Printemps Pierre-Auguste Cot)
Pierre-Auguste Cot- Bahar Zamanı, 1873
Pierre-Auguste Cot tarafından 1873’te oluşturulan bu tablo, sanatçının en başarılı çalışmalarından biriydi ve daha sonra duvar halıları, yelpazeler, gravürler ve porselenler üzerinde yeniden üretildi. Genç aşkın büyüleyici bir tasviri olan eser, sarılmış bu genç kadın ve adamı, birbirlerine bağlılıkla bakarken gösteriyor. Çift; çiçekler, su ve kelebekler de dahil olmak üzere baharın sembolleriyle çevrelenmiştir. Resim, New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nde sergileniyor.
4- Öpücük (The Kiss, Auguste Rodin)
Rodin, “Öpücük,” 1901
Fransız heykeltıraş Auguste Rodin, 1888 ve 1898 yılları arasında güzel bir heykel olan ‘Öpücük‘ü tamamladı. Akıcı, pürüzsüz modellemesi, çok dinamik kompozisyonu ve büyüleyici temasıyla Rodin Müzesi’nde bulunan bu eser, modern sanatın en beğenilen heykellerinden biridir. Dante’nin ‘Cehennem‘inden esinlenen çiftin, kapılı bir heykel olan Cehennem Kapıları‘nı süslemesi amaçlanmıştır. Bu kaynak nedeniyle Rodin, Dante’nin ‘İlahi Komedya‘sında öyküsü yer alan gerçek hayattaki bir 13. yüzyıl soylu kadını olan Francesca da Rimini’yi, kayınbiraderiyle olan ilişkisinin sancılarını esere dahil etmeyi tercih etti.
Ancak şehvetli parçayı tamamladıktan sonra Rodin, onu “Her zamanki formülü izleyen büyük, oyulmuş bir süs eşyası” olarak gördü. Eseri, kapıların tasarımından çıkarmaya karar verdi ve bunun yerine heykeli kendine göre uyarladı. Böylece bugün bildiğimiz ve sevdiğimiz bağımsız heykeli bize ulaştıran bir karar vermiş oldu.
5) Yatakta Öpücük (In Bed, The Kiss, Henri Toulouse-Lautrec)
Henri de Toulouse-Lautrec, “Yatakta, Öpücük” -1892-1893
Post-Empresyonist ressam ve grafik tasarımcı Henri de Toulouse-Lautrec; posterleri, baskıları ve Paris’in resimleriyle tanınır. Bu çalışmaların çoğu, Aşk Şehri’nin muhteşem gece hayatını konu edinirken bazıları ‘Yatakta, Öpücük’ gibi daha samimi durumları konu ediniyor.
1892’de yaratılan bu yağlı boya, yatakta tutkuyla öpüşen iki kadını gösteriyor. Tablodaki ikili büyük olasılıkla, Toulouse-Lautrec’in en sevilen ve en çok ziyaret edilen sanatsal konularından biri olan ‘Parisli fahişeler’ hakkında. Genelevlerde geçen diğer eserleri gibi, ‘Yatakta, Öpücük‘ de genelevlerde bulunan kadınların yaşamlarına samimi bir bakış sunuyor. Ancak bu parçayı diğerlerinden ayıran şey, sanatçının imzası olan enerjik fırça işçiliği ve etkileyici bir renk paleti ile vurguladığı sahnenin içsel duygusudur.
Toulouse-Lautrec ayrıca bir litograf koleksiyonu olan Elles portföyünde genelev hayatını da ortaya çıkarmıştır. Bugün takdir görmesine rağmen bu eserler, sanatçının yaşamı boyunca iyi karşılanmamıştır çünkü halk “olağan cinsel ilişki” ile ilgilenmedi. Modern Sanat Müzesi şöyle açıklıyor: “Elles, yayıncısı için ticari bir başarısızlık olduğunu kanıtladı – erotizm konusunda uzmanlaşmış Gustave Pellet – çünkü egzotik bir fantezi sunmuyordu. Bundan ziyade Lautrec, yaşadıkları ve çalıştıkları çevreyi ilk elden tanıyan kadınların samimi bir tasvirini yapıyordu.”
6) Aşk (Love, Robert Indiana)
Robert Indiana’nın büyük ölçekli Aşk heykelleri 1970’den bu yana dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde ortaya çıkmıştır. Bu Pop Art parçaları, romantik bir anlam kazansa da heykelin amacı Sevgililer Gününden ziyade Noel ruhunu yansıtmaktır.
Aslında Indiana, Modern Sanatlar Müzesi’nin tatil kartları için “LOVE” kelimesini melek harfleriyle heceleyen tanıdık bir tasarımla ortaya çıktı. Bu nedenle, motifin kökenlerinin aslında Indiana’nın dini inancına dayanması şaşırtıcı değildir. Indiana, sanat koleksiyoncusuna yazdığı bir mektupta şöyle söylemiştir:
“Ben çocukken bir Hristiyan bilim insanı olarak yetiştirildim.”
Aşk kelimesi akıllara silinmez bir şekilde kazınmıştı çünkü Mary Baker Eddy’nin dünyadaki evlerinin her birinin ön duvarında ‘aşk’ kelimesinden biraz farklı olan “Tanrı Sevgidir” ifadesi vardır.
Merhum sanatçı, bu denli popüler olan bu seriyle aşk-nefret ilişkisi içindeydi. Sanatçı eseri için; “Harika bir fikirdi, ama aynı zamanda korkunç bir hataydı.” demiştir. Şüphesiz ki bu heykeller yıllarca romantiklere ilham vermeye devam edecekler.