Medusa, Yunan mitolojisinde yaratılmış şimdiye kadarki en çirkin yaratıklardan biriydi. İsmi, Antik Yunancada “muhafız, koruyucu” anlamına gelmektedir. Bir canavar, Gorgon ve genellikle saç yerine zehirli canlı yılanları olan kanatlı bir kadın diye tabir edilmektedir. Süper güçleri belliydi – Medusa’nın yüzüne bakanlar taşa dönüşecekti.
Medusa mitinin sonraki versiyonunda, Medusa aslen büyüleyici güzellikte bir kızmış, “pek çok taliplisinin kıskanç arzusundan”, ama en büyük sebep Poseidon’un Athena’nın tapınağında Medusa’ya tecavüz etmesinden dolayı öfkelenen Athena, Medusa’nın güzel saçlarını yılana çevirmiş ve yüzünü öylesine korkunç kılıyorlardu ki sadece bakanların bile taşa dönüşmesine neden olacaktı. Romen şair Ovid’ın söylediğine göre Perseus, Medusa’nın Athena tarafından cezalandırılmasını adil ve hak edilmiş olarak tanımlıyordu.
Perseus’un annesiyle evlenmek istediğinden, Kral Polydectes, kahraman Perseus’u kafasını getirmesini emrediyor. Medusa’nın kafası, hikayenin çoğu versiyonunda Perseus tarafından kesiliyor. Tanrılar bundan haberdardı tabii ki de ve Perseus’a yardım gönderdiler. Athena’dan aynadan bir kalkan, Hermes’ten altın ve kanatlı sandaletler, Hephaestus’tan bir kılıç ve Hades’in görünmezlik miğferi gönderilmişti. Medusa üç ölümlü Gorgon’dan yalnızca biri olduğundan, Perseus Athena’dan gelen aynalı kalkandan Medusa’nın yansımasına bakarak onu öldürmeyi başarmıştı. O sırada, Medusa Posedion’un çocuğuna hamileydi. Perseus onun kafasını kestiğinde, Pegasus, kanatlı at, Chrysaor, altın kılıç kullanan bir dev vücudundan dışarı fırlamış.
Ayrıca daha modern sanatta Medusa’nın başı konusu oldukça popüler oldu. İşte Medusa’nın kafasının en ünlü 5 resmi.
1,2. Caravaggio, Medusa
Caravaggio, Medusa’nın iki versiyonunu resmetmiştir, ilkini 1596 diğerini ise 1597 civarında. İlk versiyon hakkında 17. yüzyıl şairi Gaspare Murtola: “kaçmak gerek, çünkü gözleriniz şaşkınlıkla donakalmışsa, sizi taşa çevirir.” demiştir. Bu eser özel mülkiyete ait, imzalanmış ve şu an Murtola olarak biliniyor.
Burada gösterilen ikinci versiyon ise nispeten daha büyük (60 x 55 cm) ve 1597 tarihli olsa da imzalanmamıştır.
3. Peter Raul Rubens, Medusa’nın Başı
Rubens’in zamanındakiler, Medusa’da korkunç bir yaratıktan daha fazlasını görüyorlardı. Hem erdemin düşmanları üzerindeki metin aklın bir zaferi, hem de tutkuları kontrol etme ve soğukkanlı ağırbaşlılığı bastırılamaz gerçekçilik yoluyla kullanma imkanı olarak yorumlanmıştır. Çizimdeki yılanlar büyük ihtimalle bir uzman, Frans Snyders tarafından ortaya konmuştur fakat fikir Rubes’indi. İç içe geçmiş sağdaki iki hayvan muhtemelen çağdaş amblemlerden alınmış olsa da, yılanların zoolojik olarak doğru olmaları, Rubens’in doğa çalışmalarına olan yakınlığına dayanmaktadır. Sağ ön planda bulunan sarmal yılanı gibi bazı örnekler için, Rubens muhtemelen özellikle kuzey İtalya’da popüler olan doğal alçıları kullanmıştır.
4. Arnold Böcklin, Medusa
Bu resim için gördüğünüzden fazlasını söylemek zordur. Öyleyse belki de Sigmund Freud’un bu konu hakkında düşündüklerini söylemenin vaktidir. Freud’un “Das Medusenhaupt (Medusa’nın Başı)” yazısında şunları söylemektedir:
Başını kesmek = hadım etmek. Medusa’nın dehşeti, nitekim, bir şeyin görüntüsüyle bağlantılı olan hadımlaştırma dehşetidir. Sayısız analiz bizi şu sonuca getirmiştir: şimdiye dek hadım tehdidine inanmak istemeyen bir çocuğun, muhtemelen annesine ait, tüylerle çevrilmiş olan kadın cinsel organını görmesiyle ortaya çıkar.
Bu açıdan bakıldığında, “büyüleyici derecede güzel” Medusa, hadımlaştırmanın efsanevi gerçekliğinden önce masumiyetiyle hatırlanan bir annedir. Bunların aksine Klasik Medusa ise bir Oedipak/şevhet düşkünü semptomludur. Yasak olan anneye bakmak, kişiyi yasadışı arzular içinde tahrik eder ve Tanrı’nın intikamının korkusuyla dondurur. Biliyorum, biraz karmaşık.
5. Bilinmeyen Sanatçı, Medusa
1782 yılında, Leonardo’nun biyografisti Luigi Lanzer, Leonardo’nun Giorgio Vasari’nin yaptığı resmin tanımına dayanarak, hatalı biçimde Leonardo’ya atfedilen Medusa’nın başının tasvirini öne sürmüştür. 20. yüzyılda Bernard Berenson ve diğer önde gelen eleştirmenler, Leonardo’nun Uffizi’deki resminin yazarlığına karşı çıkmışlar. Şimdilerde ise tablo, yaklaşık olarak 1600’lü yıllarda anonim bir Flaman ressam tarafından yapıldığına inanılıyor.