Hatşepsut (M.Ö.1479-1458), Mısır’ın on sekizinci hanedanının beşinci firavunuydu ve eski Mısır’ın birçok kadın hükümdarı arasında tartışmasız en önemlisiydi. 20 yıllık saltanatı tam anlamıyla bir barış ve refah dönemiydi. Krallık gelişen bir ekonomi, kazançlı bir ticaret ağı ve başarılı askeri seferlerle büyüdü. Aynı zamanda Hatşepsut’un devri sanatsal arayışların zirvede olduğu bir dönemdi ve Deir El-Bahri’deki cenaze Tapınağı, Mısır’ın hayranlık uyandıran mimari mirasının güzel bir örneği olarak kendini gösteriyor. Ondan sonra gelen birçok Firavun, bu Tapınak üzerinde hak iddia etmişlerdir.
Çeviren: Zeynep Pınar Kayadibi
İktidara yükselmek
Hatşepsut, başarılı bir firavun olan Thutmose I’in kızı ve üvey kardeşi olan Thutmose II’in eşiydi. Thutmose II öldükten sonra Hatşepsut üvey oğlu ve yeğeni olan Thutmose III için saltanat vekili olarak atandı. Vekilliğinin yedinci yılında iktidar için emsali görülmemiş bir hamle yapıp tahtı ele geçirdi ve kendisini, “Aşağı ve Yukarı Mısır’ın Hükümdarı, Maatkara ve Ra’nın Kızı” olarak nitelendirdi.
Görkemli İnşaat’ın Mirası
Hatşepsut’un Cenaze Tapınağı, antik dönemde Djeser-Djeseru veya Kutsalın Kutsalı olarak biliniyordu. Diğer ihtişamlı Mısır anıtlarında olduğu gibi, tapınağın amacı Tanrılara saygı göstermek ve kurucusunun görkemli saltanatını tarihe altın harflerle yazmaktı. Tapınağın inşaat emri M.Ö. 1479’da verildi ve tamamlanması yaklaşık 15 yıl sürdü. Hatşepsut’un sevgilisi olduğu ve tahtın arkasındaki asıl güç olduğu ile ilgili dedikodusu çıkan, güvenilir bir danışman olan Senenmut tarafından tasarlandı.
Doğal ve Yapayın Ortak Yaşamı
Cenaze Tapınağı’nın görkemli yapısı, büyük kireç taşı kayalıklarının etekleri ve Yukarı Mısır’ın çöl manzarası ile doğal bir uyum içindedir. Krallar Vadisi’nin tam girişini işaret eder. Aynı zamanda 11. Hanedanı’nın (Mısır’ın Orta Krallığı) kurucusu olan büyük Theban prensi Nebhepetre Mentuhotep’in (M.Ö. 2040-1782) eski tapınağıdır ve mezarının bulunduğu yerdedir. Hatşepsut’un tapınağının çarpıcı ve neredeyse modern cephesi, adeta Yunan veya Roma mimarisini çağrıştırıyor. Bugün Deir El-Bahari kayalıklarının eteklerinden bize kalan, Varşova’daki Polonya Bilimler Akademisi tarafından üstlenilen itinalı bir inşaat çabasıdır.
Mentuhotep II Cenaze Tapınağı’ndan Esinlenme
Senenmut, civardaki Mentuhotep II’nin cenaze tapınağından esinlenerek Hatşepsut tapınağını tasarladı. Her ne kadar Mentuhotep II’nin tapınağından esinlenerek tasarlansa da, Hatşepsut’un tapınağı çok daha ihtişamlı ve özenli bir ölçekle Mentuhotep II’nin tapınağının hemen yanında inşa edilmiştir.
Tapınağın Yerleşim Planı
Tapınak düzeneği, her biri ayrıntılı heykel, sütun ve mimari kabartmalarla donatılmış üç muazzam zemine yerleştirilmiş. Zemin katta, bir zamanlar, uzak diyarlardan birçok egzotik ağacın getirilip dikildiği büyük bir avlu var. İkinci kata çıkaran geçidi boylu boyunca ışıl ışıl süs havuzları ve sfenksler süslüyor. İkinci katta ise bir cenaze tapınağının olmazsa olmazı, yeraltı dünyasının Tanrısı Anubis tapınağına ev sahipliği yapılıyor. Aynı zamanda ikinci katta doğurganlık ve kadın tanrıçası olan Hathor’ın tapınağı da bulunuyor; kadın bir firavundan gayet beklenir bir özveri örneği. Senenmut’un mezarı da bu katta bulunuyor.
Üçüncü katta, öne cepheye bakan çift sıra sütunlu bir revak* bulunuyor. Bu revak aynı zamanda dönemin kaideleri ve Amun-Ra’nın kutsal sığınağı, Kraliyet Kült Şapeli ve Güneş Kült Şapeli de dâhil olmak üzere birçok önemli yapı ile süslenmiştir. Hatşepsut, Güneş tanrısı olan Amun’dan ilahi bir soy elde ettiğini iddia ederek bu yapılarda belirgin bir şekilde yerini almıştır.
Üçüncü katın her iki ucunda da Hatşepsut’un ilahi yaratılışının hikâyesinin kabartma sanatı ile tasvir edildiği Doğum Sütunu ve gizemli Punt’aya ihtişamlı ve başarılı keşif masallarının tasvir edildiği, Punt Sütunu yer alıyor. Bu Punt ülkesi ‘Tanrıların Ülkesi’ olarak da adlandırılıyor (Günümüz Eritre olduğuna inanılıyor.). Hatşepsut’un devrinden önce Mısırlılar Punt’u yüzyıllar boyunca (Erken Hanedan döneminden beri) ziyaret etmemişlerdi.
Firavun Olarak Tasvir Edilmesi
Hatşepsut’un tasvirlerinde bariz bir kadınlık havası olmasına rağmen, sık sık geleneksel erkek başlığı ve sahte sakallı bir firavunun tören kıyafetlerinde tasvir edilirdi. Metinlerde cinsiyeti gayet belirgin olmasına ve gizlenmesi amaçlanmamış olmasına rağmen, hem erkek hem de kadın zamirleri ve unvanları ile yazılırdı.
Esrarengiz Sonu
Thutmose III, büyüdükçe kraliyet ordusunun kontrolünü ele geçirdi ve birçok başarılı denizaşırı sefere liderlik etti. Kendisi çok etkin bir yayılma politikası izledi ve heybetli bir savaşçı kral olarak ün kazandı. Zamanla, babasının tahtını geri aldı ve Mısır’ın tek kralı rolünü üstlendi. Hatşepsut’un M.Ö. 1458 yıllarında saltanatının 20. yılında yani 40 veya 50 yaşlarında ya öldüğüne ya da tahttan zorla indirildiğine inanılmaktadır.
Thutmose III, tahtının hakkını gayet başarılı bir biçimde verdi ve Hatshepsut’tan sonra 30 yıl daha hüküm sürdü. Saltanatı sırasında Thutmose III, Hatşepsut’un hükümranlığının neredeyse tüm delillerinin kökünü kazıdı. Tapınaklarda ve anıtlardaki kraliçe imgelerini yok etti, süsleme ve kabartmalardaki ismini Thutmose I, II ve III isimleriyle değiştirdi veya tamamen imha etti, böylelikle hanedanın ataerkil soyunu yeniden oluşturmuş oldu. Tarihçiler, uzmanların hiyeroglifleri çözümlemeye yeni yeni başladığı 1822 yılına kadar Hatşepsut’un varlığına dair çok az şey biliyorlardı.
Geçmişinin ve varoluşunun emarelerinin çoğu imha edildiği veya üzeri kapatıldığından ötürü, Hatşepsut’un ölüm nedeni ve mezarının yeri gizemini esrarengiz bir olay olarak korudu. Mumyası ve ebedi istirahat yeri, 2007’de Krallar Vadisi’nde KV60 olarak bilinen bir yerde keşfedilene kadar büyük bir gizem olarak kalmıştı.