20 Ocak’ta Netflix’te yayınlanacak olan başrollerini Serenay Sarıkaya, Burak Deniz ve Mert Ramazan Demir’in paylaştığı ‘ŞAHMARAN’ adlı dizi daha yayınlanmadan hatırı sayılır derecede ilgi topladı. Bu yapımdan önce, 1993 yılında yönetmenliğini Zülfü Livaneli’nin yaptığı ve başrolünü Türkan Şoray’ın üstlendiği filmde yine Şahmaran efsanesinin hikâyesi anlatılmaktadır. Peki nedir bu Şahmaran? Neden efsane olmuştur?
Şahmaran efsanesinin kökeni nedir?
Şahmaran ya da Şahmeran olarak adlandırdığımız bu varlık, Türk-İran-Irak-Kürt ve Anadolu mitolojilerinde karşımıza çıkıyor. Şahmaran ismi, Farsça kökenli ve Yılanların Şahı anlamına gelen ‘ŞAH-I MARAN’ kelimesinden gelmektedir. Efsanenin gerçekleştiği yerin o zaman Yunan imparatorluğu altında olan Adana, Tarsus civarında olduğu düşünülmektedir. Bu hikâye, Anadolu’da doğmuş ve farklı şekillerde Hindistan’a kadar yayılmış bir efsanedir.
Şahmaran neye benzer? Nerelerde karşımıza çıkar?
Belden aşağısı yılan ve belden üstü insan görünümünde olan bu yaratığın kuyruğunda ise ejderha figürü vardır. Efsanenin çeşitli anlatımları var ama hepsinin doğuş yeri, olay zinciri ve sonucu birbirleriyle bağlantılı. Şeytanla beraber cennetten kovulan Şahmaran, yeraltında yaşamaya mahkum olmuştur. Şahmaran efsanesiyle bağlantılı birçok efsane vardır.
Bu efsanelerden biri Hititler zamanında anlatılmakta olan İlluyanka efsanesidir. Şahmaran gini yılana benzeyen bir yaratık olan İlluyanka’nın Fırtına Tanrısı ile olan savaşı anlatılır. İlluyanka bu savaşı kazanır ve karşılık olarak Gök Tanrısının yüreği ile gözlerini alır. Gök Tanrısı yılandan öç almak için Arm adlı bir insanın kızıyla evlenir ve bir oğlu olur. Oğlu da aynı şekilde intikam almak için yılanın kızıyla evlenir ve babasının yüreği ve gözlerini geri alır. Fırtına tanrısı kalbine ve gözlerini geri alabilmek için yoksul insanları aracı olarak kullanmıştır. Sonuçta İlluyanka’nın ölümüne neden olan şey yine insanların ihaneti olmuştur.
Şahmaran Efsanesi’nin anlatımlarının ortak yönlerinden en önemli olanı da bu sonuçtur; Şahmaran hep güvendiği insanların ihaneti sonucunda ölmüştür ve gözleri insanlığın kendi çıkarı için kullanılmıştır. Bir diğer ilişkili efsane ise Yılan Saçlı Kadın Medusa‘dır.
Özellike Mersin, Mardin, Iğdır ve Siirt’te hatta Anadolunun her yerinde karşımıza çıkar Şahmaran. Orta Asya Türkleri için yılan şifa demektir, derisini değiştirerek kendini yeniler. Bereket getirdiğine ve yeniden doğuşu tasvir ettiğine inanılır. Kız çocuklarının çeyizine koyulan dantellerde bile motifleri vardır. Halk evini duvarlarına resimlerini asar, meydanlarda heykeli, hamamları bulunur.
Ağaç ile ilişkilendirilir Şahmaran. Şahmaran dizisinin yayınlanan 2. tanıtım videosunda çiçek açan bir ağaç vardır. Bunun sebebi Şahmaran’ın yeraltında yaşaması gibi ağaçların da yeraltında kökleri olmasıdır. İki varlığında, iki alemde bağlantısı vardır. Büyücülerin yılan başlı asası olur, Yunan Hekim Tanrısı Asklepios’unda ağaca sarılı yılan asası vardır. Sümerlerde ise üreme ve doğurganlığı tasvir ettiğine inanılır. Bu yüzden genç kızlarla da bağlantılıdır.
Binbir Gece Masalları’nda Şahmaran Efsanesi
2. Murat’a hediye edilen Binbir Gece Masalları’ndan biri olan Şahmaran efsanesi özellikle Mardin’de halk arasında şu şekilde anlatılmaktadır;
Çok iyi bir Hekim olan Danyal bir gün deniz seyahatine çıkıyor. Büyük bir fırtına sonucunda gemi parçalara ayrılıyor ve insanlar denize dökülüyor. Danyal hekim karaya çıkabiliyor ama şifalar hakkında bilgi bulunan kitapların çoğunluğunu denizde kaybediyor. Bitkin bir şekilde evinde yatarken hamile karısına, ”Evladımız büyüyünce ona bu notlarımı ver, çok iyi bir hekim olacak.” vasiyetinde bulunuyor ve ölüyor.
Oğluna Camsap ismini veren anne, onun okuması ve gelişmesi için elinden geleni yapıyor ama ne yaparsa yapsın Camsap ne okumak ne de sanat öğrenmek istemiyor. Maddi durumu iyi olmayan Camsap para kazanmak için odunculuk yapmaya başlıyor. Bir gün arkadaşları ile ormanda odun keserken yağmur yağmaya başlıyor ve yağmurdan korunmak için bir mağaraya sığınıyorlar.
Hikâyenin bu kısmında Ashâb-ı Kehf’den (Yedi Uyuyanlar) Yemliha’nın Şahmaran olduğunu ve uyuyarak yılan gibi yeniden doğduğunu düşünenler de var.
Asıl hikâyemize dönersek, sığındıkları mağarada içi bal dolu bir kuyu fark ediyorlar. İçlerinden biri balı köye götürüp, satıp parayı bölüşmeyi teklif ediyor ve bu teklif arkadaş grubu tarafından kabul ediliyor. Balı köye taşıyıp taşıyıp satmaya başlıyorlar ama gün geçtikçe azalan bal artık sadece kuyunun dibinde kalıyor. Kuyunun dibindeki bala ulaşmak için Camsab’ın beline ip bağlayıp kuyuya sarkıtıyorlar fakat parayı onunla bölüşmemek için geri çekmiyorlar. Camsab’ı orada ölüme terk ediyorlar..
Kuyuda ölüme terk edilen Camsap, kaderinden kaçamayacağını anlayarak ağlamaya başlıyor fakat bir süre sonra kuyunun dibinden bir akrep çıkıyor.-
Akrep, Mezopotamya mitolojisinde sihirli gücün ve koruyuculuğun sembolüdür.
Akrebin çıktığı yeri çakısıyla deşmeye başlıyor ve açılan delikten ışık süzüldüğünü fark ediyor. Deliği zamanla büyüten Camsap bir süre sonra delikten geçmeyi başarıyor ve kendini güzel ırmakların, bahçelerin ve sarayların bulunduğu bambaşka bir dünyada buluyor. Etrafta gezinirken altından bir taht görüyor, tahta doğru giderken karşısına yılanlar çıkıyor. Yılanlardan korkup geri kaçan Camsap bir ses duyuyor:
“Korkma, sana zarar vermezler. Bu gördüğün yılanların hükümdarı benim, hepsi de bana tabidir. Herkes bana Şahmaran der. Benden ve maiyetimdeki mahluklardan sana kötülük gelmez.”
Sesin geldiği yöne dönen Camsap bir varlıkla karşılaşıyor. Bu varlığın gövdesinden üstü insan, gövdesinden altı yılan ve kuyruk kısmı ejderhadan oluşmaktadır. Camsap korkudan bayılıyor ve ayıldığında kendisi ziyafet masasında buluyor. Bu ziyafet sırasında kendisini Şahmaran’a tanıtıp neden orada olduğunu anlatıyor. Şahmaran ona;
“İnsanlar benim nerede yaşadığımı bilmez, eğer bilselerdi bana zarar verirlerdi. Sen bir insansın ve yerimi öğrendin. Sonumun senin elinden olacağını biliyorum ama kaderime karşı gelemiyorum. Sen benim kaderimsin.” diyor.
Birbirlerine hikâyelerini anlatarak gün geçtikçe yakınlaşıyorlar. Bilgeliğin simgesi olan Şahmaran bildiği şifaları (bitkilerden ilaç yapmak gibi) Camsap’a aktarıyor. 6 yıl boyunca mutlu mesut yaşadıktan sonra Camsap artık aile özlemine dayanmayarak yeryüzüne çıkmak istiyor. Camsap yeryüzüne çıktığında öleceğini bilen Şahmaran yine de engel olmuyor ve ona öldüğünde yapması gerekenleri sırayla anlatıyor;
”İnsan evladı acımasızdır. Bedenimin şifa kaynağı olduğu biliyorlar. Eğer yerimi öğrenirlerse kendi çıkarları için beni öldürürler. Ailene kavuşman için buradan gitmene izin vereceğim ancak bir şartım var. Yuvamdan ve benden kimseye söz etmeyeceksin. En zor anında bile sırrımızı açığa çıkarmamalısın. Bundan sonra ne zaman suyun altına girsen vücudun yılan derisi gibi pul pul olacaktır. Eğer senden beni öldürmeni isterlerse sakın öldürme, katil olursun. Bırak ben kötü kalpliler öldürsün. Bir gün kötü kalpli bir insan evladının eline düşersem aklında olsun, beni 3 parçaya bölüp kaynatacaklar. Kuyruğumun kaynatıldığı ilk kazandan sakın içme, zehirlidir. Gövdemin kaynatıldığı ikinci kazandan içebilirsin, sonsuz şifadır. Başımın kaynatıldığı üçüncü kazandan da iç, sonsuz bilgimi saklar. Öldüğümü yılanlar duymasın, size zarar vermesinler ” der.
Camsap’ın yeryüzüne çıktığı dönemde, o dönemim hükümdarı amansız bir hastalığa yakalanıyor ve vezirin araştırmaları sonucunda iyileşmesinin tek yolunun Şahmaran’ın etinin piştiği suyu içmek olduğunu öğreniyor. Şahmaran’ın ölmesini isteyen ve hakkında bilgi sahibi olan vezir, Şahmaranı yakalatma emri veriyor ama yerini Camsap harici kimse bilmediğinden bir türlü yakalatamıyor. Şahmaran’ı görenin derisinin suda pul pul olacağını bilen vezir, hükümdarı halkı hamamlara sokmak için ikna ediyor. Camsap, her ne kadar hamama gitmemek için elinden gelen her şeyi yapmış olsa da ister istemez hamama gitmeye mecbur oluyor ve derisi suda yılan derisi gibi pul pul olup onu ele veriyor. Buna tanık olan görevliler hemen onu hükümdara götürüyor. Şahmeran’ın yerini göstermek istemeyen Camsap’a çeşitli işkenceler ediyorlar. En son darağacına giden Camsap nasıl olsa Şahmaran kendini kurtarır kuyuya girenler çıkamaz diye düşünerek Şahmaran’ın yerini söylüyor.
Vezir, kuyunun başına vardığı söylediği büyülü sözcüklerle Şahmaran’ı kuyusundan çıkartıyor. Şahmaran Camsap’ı görünce kurtuluşu olmadığını anlıyor. ”Ben pekâlâ bilirim ki insanoğlunda hiç vefa ve sadakat yoktur.” der ve Camsap’a vasiyetini hatırlatarak kaderine boyun eğer. Vezir Şahmaran’ı oracıkta öldürür. Şahmaran’ı kendisinin de dediği gibi 3 parçaya bölüp 3 ayrı kazanda kaynatmaya başlıyorlar. Vezir tabi ki 3. kazandaki suya talip oluyor ama Şahmaran’ın intikamını almak isteyen Camsap onu kandırarak ilk kazandaki suyu içiriyor. Böylece vezir zehirlenerek ölüyor. İkinci kazandaki suyu ise hükümdar içerek hastalığından kurtuluyor. Üçüncü kazandaki suyu ise Camsap içiyor böylelikle Şahmaran’ın ölüsmsüzlüğü ve bilgeliği ona geçiyor. Bu bilgelik sayesinde Camsap, babasının da dediği gibi döneminin en iyi hekimi oluyor.- Hikayenin bu kısmında ise Camsap’ın aslında Lokman Hekim olduğu ve bilgeliğini Şahmaran’dan aldığı öne sürülmektedir.-
Bir rivayete göre yeraltındaki yılanlar, Şahlarının öldüğünü hala bilmiyorlar. O yüzden halk arasında ‘Şahmaran’ adını geçirmek ve hakkında konuşmaktan çekinilirmiş. Çünkü Şahmaran’ın öldüğü duyulursa insanlık, yılanlar tarafından saldırıya uğrayacak. Bu yüzden büyüklerimiz, yılan gördüğünüzde öldürün o hayvanlar aslında şeytandır der.