Genellikle renk seçmeyi pek kanıksamayız. Sonuçta fotoşop yaparken renklerin arasından bir ton seçmek ne kadar da kolay, değil mi? Biz her ne kadar önemsemesek de renk çarkı her zaman insanlığın elinin altında değildi. Bazı büyük düşünürlerin buluşları ve bilimsel ilerlemeler sayesinde renk çarkı gelişti. Ve görüldüğü üzere pek çok kez yenilenmesi esnasında, renk çarkı yalnızca bir çark değil aynı zamanda bir küre, bir üçgen ve daha fazlasıydı. Tarih boyunca bazıları kendi “gökkuşaklarının” yerlerini değiştirerek yeniden bir araya getirdiler. Renk çarklarından en kayda değer olanları neler? İşte cevabı burada.
Antik Renk Paletleri
İlk renk paletleri kırk bin yıl önce, mağara duvarı boyayan eski insanlar tarafından oluşturuldu. Etraflarında ne varsa, onlardan pigment oluşturdular. Bu durumda tükürükle ya da hayvansal yağ ile kıvama getirdikleri çamur, kil ya da kömürden söz ediyoruz. Bu ilkel paletler bazı tonlarla sınırlıydı. Toprak tonlarını yani kırmızı, sarı ve kahverengiyi; kömürden oluşturdukları siyahı, yanmış kemikleri ve topraklanmış kireçtaşından oluşturulan beyazı da barındırıyordu.
Rengin Resmi Teoriye Dökülmesi (ve Renk Çarkı)
Sanatçılar renklerle uğraştıkça daha önce oluşturulan pigmentleri geliştirdiler. Mesela mavi renk, Mısırlılar tarafından birçok mineralden kalıcı pigment oluşturma sürecini kavramalarıyla bulundu. Lakin bu yeni tonlarla resmî bir renk teorisi oluşmadı. Renk teorisi (renk çarkı değil) ilk defa Rönesans döneminde bahsedildi. Leone Battista Alberti’nin renk çarkını yazdığı ve gelişimi için temel attığı düşünülüyor.
İlk Kez Aron Sigrifid Forsius Renk Çarkını Çizime Döküyor!
Renk çarkı sadece şu şekilde tanımlanıyor: Dairenin içine yerleştirilmiş tonlar. En eski şemalardan birinin kökeni 1600 yıllarının başına dayanıyor. Aron Sigfrid Forsius’un şeması modern renk çarkından farklı gözüküyor ve bu tonların farklı bir değerlendirilmesi olduğunu gösteriyor.
Forsius çalışmaları boyunca renklerin özel bir düzeninin olduğu kararına varıyor. Sistemi siyah ve beyazın arasında bulunan beş ana renkten oluşuyor. Bu renkler ise kırmızı, sarı, yeşil, mavi ve gridir. Her biri siyaha ya da beyaza daha yakın olmasıyla sınıflandırılıyor.
Sir Isaac Newton ve Optik
Isaac Newton’un belki de en bilinen çalışmaları yer çekimi yasası ve hareket yasasıdır. Lakin aynı yaklaşımı renklere karşı da göstermiştir. Renkler arasındaki ilişkiyi incelemek için deneyler yapmıştır. Kullandığı en ünlü yöntem prizmalarladır. Karanlık bir odada prizmanın ucuna ışık yerleştirip renk spektrumu oluşturmuştur. Bu deney beyaz ışığın birçok renkten oluştuğunu kanıtlamıştır.
Newton bu buluşlarını 1704 yılında yayınlanan Optik adlı kitabında anlatıyor ve prizma deneyiyle gördüklerine dayanan bir renk çarkı oluşturuyor. Bu deneyinde kritik bir karar alıyor: spektrumun mor sonuyla kırmızı sonunu bağlamak. Bu sayede hepimizin bildiği ve sevdiği renk çarkının ilk yenilenmesi oluşuyor.
Johann Wolfgang von Goethe’nin Renk Teorisi
Johann Wolfgang von Goethe kendi renk çarkını Newton’un renk spektrum teorisini çürüterek 1810 senesinde tasarlamıştır. Ona göre karanlık ışığın yokluğunda değil de renklerin oluşumunda rol alan, kendine ait tona sahip olmasıydı. Işık karanlıkla çarpıştığında gözle görülebilir renk parçacıklarının oluştuğunu öne sürmüştür.
Tobias Mayer ve Renk Üçgeni
Newton’un teorisi, renklerin başka renkleri oluşturmak için birbirleriyle karıştığını gösterdiğinden dolayı sonrasında gelen kuramcılar tarafından da kullanılmıştır. Newton’u örnek alan buluşlardan meşhur yenilemeler aslında pek de çark sayılmazdı. 18. yüzyılın sonlarına doğru tamamlanan Tobias Mayer’in çalışmaları tonların üçgen haline getirilen bir renk sistemiydi. Ana renkleri -kırmızı, sarı, yeşil ve mavi- şeklin her ucuna yerleştirmiştir. Üçgenin geri kalanı bu ana renklerden oluşan tonlardan oluşmaktadır. Mayer her iki rengin arasından on iki sınıflandırma oluşturmuştur. Mayer’e göre bu sınıflandırma, insan gözünün maksimum derecede ayırabileceği renklerden oluşuyordu.
Mayer’in renk üçgeni öne sürüldükten sonra fizikçi Georg Christian Lichtenberg on iki rengi eşit olacak şekilde ikiye ayırmıştır.
Philip Otto Runge Renk Küresi’ni Tasarımlıyor!
Başka bir kayda değer renk çarkı ise ressam Philip Otto Runge tarafından oluşturulan renk küresidir. Modeli, Mayer’in üç ana rengin -ya da bilindiği üzere saf renklerin- ayriyeten siyah ve beyazın da birleşiminden oluşuyor. Bu renkler, kesitlerden oluşan üç boyutlu küre üzerine dağılıyorlar.
Albert Henry Munsell ve 20. Yüzyıl Modeli
Albert Henry Munsell, renk çarkını 20.yüzyıla Newton’un teorisiyle bağdaşan üç boyutlu renk sistemini getirmiştir. Modeli, tonları gösteren bir halka ve hepsinin olası kombinasyonlarını gösteren, renk kesişimden oluşan, beyazdan siyaha derecelendirilen üç boyutlu bir silindir içeriyor.