Urbino’da doğan ünlü İtalyan ressam – mimar olan Raphael, ilk eğitimini babası Giovanni Santi’den aldı. Babasının ölümünün ardından Urbino’da Timoteo Viti’nin yanında çalışmaya başladı. Vasari’ye göre büyük yeteneği olmayan bir ressamdı. Ama o kendini günden güne geliştirmek için farklı ustaların yanında çalışmaya devam etti. Yine bir gün Perugino’nun yanında çalışırken ustasını taklit ederek kendi eserlerini vermeye çalışıyordu ve ustası Rafaello’nun bu kabiliyetini görünce artık ona daha fazla bir şey öğretemeyeceğini anlamıştı. İleride Yüksek Rönesans sanatçısı olarak anılacak ressamın dönüşümü Floransa’ya gitmesiyle başlayacaktı.
Babasının yanında çalıştığı süre zarfında ‘’Babasına çok yardımcı olduğunu‘’ söyleyen Vasari’nin, Raphael hakkındaki düşünceleri değişmişti. Genç yaşta çizdiği portreler ise ileride başarılı bir ressam olacağını göstergesiydi.
Onun ressamlık hayatında üslubunun değişmesine etki eden dönüm noktası Floransa’ya gidişiydi. Eserlerini incelediğimizde Floransa’dan önce ve sonra olmak üzere diye sınıflandırabilmekteyiz.
Floransa’ya gittiğinde henüz 21 yaşındaydı ve Palazzo della Signoria için tarihsel sahneler ve savaş sahnelerinin yer aldığı kartonlar üzerinde çalışıyordu. Michelangelo ve Leonardo da Vinci’nin etkisinde kaldı. O dönem Michelangelo heykel çalışmaları yapıyor (Davud’u henüz tamamlamamış), Leonardo ise Mono Lisa’sını yeni bitirmişti.
Michelangelo’nun figürlerinde yaratmayı başardığı hacimli, Tanrıları dahi insan suretinde dünyasal bir varlık gibi resmetmesini, Leonardo’nun çizgilerindeki hafif fırça darbelerini resmine taşıdı. Urbino’nun resimlerinde tek bir üslup söz konusu değildi, onun sanatı tek bir amaca ya da yönteme hizmet etmezken tek bir resmiyle Rönesans’ı özetleyen figürleri adeta müzik eşliğinde dans ettiren bir ahenge de sahipti.
Kısa ömrüne rağmen birçok eser bırakan Raphael’in eserlerinin çoğu Vatikan Sarayında bulunmakta olup bilinen en iyi eseri ise Caomte Della Segnatura’daki Atina Okulu’dur.
FLORANSA ÖNCESİ RESİMLERİ
Meryem’in Nişanı: 1504. 170×117 cm. Ahşap üzerine yağlıboya, Milano, Pinacoteca di Brera.
Resme ilk baktığımızda arka planda Rönesans mimarisine benzer yuvarlak kemerli, kubbeli bir yapı görüyoruz. Resmin ön planında ise bir kalabalığın olduğunu yerdeki figürler ve arkasında yer alan ve gittikçe küçülen figürlerle resimde derin yaratabilmek adına yerdeki çizgilerden yararlanılmıştır.
Bir yemin töreni sahnesi olup Meryem Yusuf’tan yüzüğü zarif bir şekilden alırken resmedilmiş olup ayakları çıplak şekildedir.
Ön plandaki figürler durağan şekilde verilirken aralarından yalnız sağ taraftaki adam hareketli halde resmedilmiştir. Elinde sopayı dizinde kırarken resmedilmesinin sebebi ise bir anlatıya göre; Meryem’in bir çok talibi vardır ve bu taliplere sopalarını bahçelerine dikmeleri ve sopası çiçek açan kişiyle evleneceğini söylemiştir. O adam ise kendi sopası çiçek açmadığı için bu pozisyondan resmedilmiştir.
Sopası çiçek açan kişi ise Yusuf’tur Bu onun Meryem için seçilmiş olduğunu göstermektedir. Meryem profilden genç bir kadın olarak gösterilip, Yusuf ise yaşlı – sakalları olan biri olarak betimlenmiştir. Meryem kırmızı elbisesi ve mavi peleriniyle açık saçları ile genç bir kız olarak resmedilmiştir. Onun etrafındaki kızlarda Raffaello’nun ‘ideal güzellik anlayışı’ çizgisi doğrultusunda resmedilmiştir.
Bu eserdeki yapı aynı zamanda Pietro Perugino. Meryem’in Evliliği adlı tablosundaki arka plandaki yapıyla arasında benzerlikte taşımaktadır. Buradan da anlayacağımız üzere Raffaello ustasına yakın tarzda eserler vermiştir.
Meryem’in Taç Giyişi Oddi Altarı: 1502-3. Tuval üzerine yağlıboya, 267×163 cm. Pinacoteca, Vatikan.
Resim iki ayrı sahneden oluşmakta olup resmedilen figürler sanki birbiri ile iletişimde hissiyatı vermektedir. Resmin üst sahnesi Meryem’e taç giydiriliş, altta ise Aziz Thomas’a kuşak verilme sahnesi yer almaktadır. İki sahne de Meryem’in göğe çıkışı ile ilgili sahneler olup Meryem yukarıda diagonal olarak yerleştirilirken alt kısımda ise predellası yer almaktadır.
Alt sahnede Meryem’in bekaretini temsil eden beyaz zambaklar yer alırken üst kısımda İsa annesinin başına tacı koymakta, melekler havada uçuşmakta ve müzik yapan melekler yer almaktadır. Alt sahnede ise Meryem’in mezarının başına toplanmış azizler görünmekte olup yukarı sahnede Meryem’in taç giyişini görüyormuşçasına yukarıya bakmaktadırlar.
Arka detayda ise Leonardo’da sıklıkla gördüğümüz gittikçe grileşen bir manzara söz konusudur. Azizler genç ve yaşlı şekilde gösterilmiş olup yine Raffaello’nun ideal güzellik anlayışına uygun sakin yüz hatları, ideal beden tipi ile şekilde resmedilmiştir.
Mujde: Oddi Altarı Predellası
Resmin sol tarafında Cebrail yer alırken sağ tarafında ise tam olarak nerede oturduğu belli olmayan Meryem yer almaktadır. Sütunlar arasındaki genişlik, yerdeki çizgiler , Meryem ve Cebrail arasında yer alan eşit mesafe perspektif – derinlik etkisini arttırmaktadır. Meryem eliyle takdis işareti yaparken , ona doğru gelen melek ise bir ayağını kaldırmış şekilde elinde çiçek tutmaktadır. Arka planda ortada iki açıklıklı yuvarlak kemerli sütunla ayrılmış olan pencere bulunmaktadır. Sol kısmında ise Tanrı detayı göze çarpmaktadır. Sağda ise ‘’ilahi gücü’’ simgeleyen beyaz güvercin bulunmaktadır.
Müneccimlerin Secdesi, Oddi Altarı Predellası
Sahnede diğer eserlerinden farklı olarak daha kalabalık olduğunu görebilmekteyiz. Meryem ve İsa sağ tarafta olup müneccim krallar ise onların mahiyetlerine gelmişlerdir. Üç müneccim kral eğilmiş bir vaziyette hediyelerini takdim etmektedirler . Bazı figürler arkası dönük halde ve ayak tabanları gözükmekte olup ortaçağ sanatında alışık olmadığımız bu durum daha çok Rönesans’ta karşımıza çıkmaktadır. Raffaello resimlerinde açık ve aydınlık tonları kullanmayı sevmektedir bu resminde de pembe, kırmızı ve sarı gibi parlak renk tonları hakimdir. Sağ arkada yıkık dökük yapı, sağda ise stilize edilmiş ağaçlar yer almaktadır. Diğer detaylar yine ayrıntılı şekilde çalışılmıştır.
Solly Madonnası: y. 1502. Ahşap üzerine yağlıboya, 52×38 cm., Staaliche Museen, Berlin
Rafaello’nun Floransa’ya gitmeden önce yaptığı bir resim olup Madonna şeklinde ele alınan tabloda Meryem elinde kitabı okur vaziyette resmedilmiştir. Çocuk İsa ise gerçekçi bebek görünümde olup elinde passionun simgesi olan kuşu tutmaktadır. Meryem bu resimde de genç bir kadın olarak resmedilmiş olup üzerinde mavi- kırmızı elbisesi bulunmaktadır. Arka planda ise kır manzarası hâkimdir.
Elisabeda Gonzaga: y. 1503. Ahşap üzerine yağlıboya, 53×37 cm., Galleria degli Uffizi, Floransa
Resme ilk baktığımızda kıyafeti ve alnında yer alan akrep figürlü zincir dikkat çekmektedir. O dönem için çocuğu olmayan kadınlar bunu üretgenlik tılsımı olarak takmışlardır. Saçları ve kıyafeti dönemin modasına uygun resmedilmiş olup siyah- altın detaylı kıyafeti ailenin renklerini de taşımaktadır. Bazı araştırmacılar Raffaello’nun babasının resmi olduğunu kabul etseler de resim Raffaello’nun erken dönem figürlerine benzemektedir.
FLORANSA DÖNEMİ RESİMLERİ
Üç Cazibe: 1504-05. Pano üzerine yağlıboya, 17×17 cm., Musee Conde, ChanAlly
İkonanun parçası olduğu tahmin edilen bu resmin konusu Punica (en uzun destan) adlı bir şiirden alınmıştır. Resimde üç cazibe ellerinde hesperidlerin elmalarını tutmaktadır. Resimde zarafet ve güzelliğin kişileştirilmesi, çeşitli tanrılarla olan bağlantıları söz konusudur. Resimdeki güzellerden ikisi cephe biri de arka plandan resmedilmiş olup antik çağdan alınma figürlere uyulmuştur. (Rönesans’ta bu form aynen devam etmektedir)
Üç Cazibe dönemin güzellik algısına göre farklı çağlarda değişik şekillerde alegori edilmiş olup Raffaello’da ise genç kadınlar sarışın olarak resmedilmiştir. Güzellerin ellerinde tuttukları altın elmadan da anlaşılacağı üzere bunlar; Hera, Aphrodit ve Artemis’tir.
Fransız hümanistleri onları aşkın üç aşaması olarak görmüştür ;güzellik, arzu uyandırmak ve doyuma ulaştırmak. Bu çalışmayı canlı değil heykelden bakarak tamamlamıştır. Yine Raffaello’nun ideal kadın güzelliğine uyduğunu figürlerdeki sakin ifadeli, küçük ağızlı olmaları ile bağdaştırabiliriz. Arka planda ise kırsal manzara ufuk çizgisine kadar uzatılmıştır.
Alegori (Şövalyenin Düşü): y. 1504. Ahşap üzerine yağlıboya, 17×17 cm., National Gallery, Londra
Defne ağacı sahneyi ikiye bölmekte olup ortada uyur halde bulunan şövalyenin iki yanında Venüs ve Minerva (Athena) yer almaktadır. Sağ tarafta yer alan kadın elinde kitap ve kılıç tutarak iffeti sembolize ederken sağ taraftaki kadın ise elinde tutuğu çiçekle zevkin simgesidir. Şövalye ise arada kalmış durumda bu iki kadın arasında seçim yapmak mecburiyetinde bırakılmıştır.
Genç adam yaşamın iki alanında da uyum içinde olduğunu gösterilmiştir. Uykuda olduğu içinde hangi tarafı seçeceği ile ilgili yorum yapamıyoruz. Arka tarafta yine Leonardo tarzı tepelere doğru grileşen manzara yer almaktadır.
Ünikornlu Lady: y. 1505. Ahşap üzerine yağlıboya, 65×51 cm., Galleria Borghese, Roma
1928 yılında resmin Raffaello’ya ait olduğu kesin bir şekilde kabul edilerek daha önceki dönemlerde başka ressamlara adanmış bir çalışma olduğunu söyleyebilir. Genelde tek boynuzlu at Meryem’le birlikte temsil edilirken burada resmedilen kadının kim olduğunu bilmiyoruz.
Efsaneye göre tek boynuzlu atı yalnız bir bakire tutabilir, çünkü tek boynuzlu atın, boynuzunu dokundurduğu her şeyi saflaştırdığına inanılıyordu. Bu yüzden de İsa’nın ruhsal bir tek boynuzlu at olması ve annesinin rahmine düşerek onu saflaştırdığı düşünülüyordu.
Raffaello tipik güzellik anlayışına göre betimlediği kadını, saraylı kıyafetleri ile resmederek terasta oturuyor halde göstermiştir. Arka planda gittikçe grileşen tepeler bulunmaktadır. Tek boynuzlu atın fiziksel özelliklerine baktığımızda daha çok keçi- koyun arası bir şekilde resmedildiğini görmekteyiz. Resim dört ve üç yandan gösterilmiş olup özenle çalışılmıştır.
Magdalena Doni Portresi: 1506, 63×45 cm., Galleria PiF, Floransa.
Kompozisyona baktığımızda Leonardo’nun Mona Lisa’sını hatırlatmaktadır (ellerini aynı şekilde birleştirerek yan şekilde poz vermesi). Arka plandaki manzaraya baktığımızda ise Mona Lisa’dan farklı olarak ufuk çizgisi daha aşağıda tutulmuştur. Resmedilen kişinin çok süslü biri olduğunu boynundaki mücevher kolye, parmağındaki yüzüklerden anlayabilmekteyiz. Saç telleri ayrıntılı şekilde işlenerek yine Raffaello’nun güzellik anlayışını yansıtmaktadır (küçük mimli dudak- ince kaşlar).
Kırların Madonnası (Madonna of Belvedere) (Madonna del Prato): 1505-8. Ahşap üzerine yağlıboya, 113×88 cm., Kunsthistorisches Museum, Viyana
Raffaello’nun çok fazla Madonna çalışması olmakla birlikte bu çalışması bunlardan ilkini oluşturmaktadır. Meryem ve Çocuk İsa Vaftizci Yahya ile birlikte gösterilmiştir. İsa Yahya’dan hacı alırken gösterilmiş olup Yahya İsa’ya çocukluğunda dahi secde ettiğini onun büyüklüğünü kabul ettiğinin göstergesi olarak kabul edebiliriz.
Meryem sola dönük şekilde kontrapost duruşta resmedilirken Rönesans’ta görülen üçgen kompozisyon burada da yer almaktadır.
Resim bir yandan da Leonardo’nun Burlington Kartonu’na da benzemekte olup sakin ve huzurlu bir hava içinde yansıtılmıştır.
La Belle Jardiniere: 1507. Ahşap üzerine yağlıboya, 122×80 cm., Louvre, Paris.
‘’Güzel Bahçıvan’’ manasına gelip buradan hareketle, Fransızların resimlere lakap takmayı sevdiklerini söyleyebiliriz. Resim ısmarlama olup , daha sonra tamamlanıp Raffaello bittikten sonra imzasını atmıştır. Fransa’da kabul edilen en iyi Madonna’dır.
Meryem sol tarafına dönmüş vaziyette sarı saçlı genç bir kız olarak resmedilmiş olup vücudu sağlam bunun yanı sıra serbest şekilde resmedilmiştir. Diğer Madonnalarına göre ifade ön planda yer almaktadır. Meryem’in yüz ifadesine baktığımızda daha düşünceli olup İsa’nın başına gelecekleri sezer gibi bir halde resmedilmiştir. Çocuk Yahya ise İsa’ya bakmakta olup çıplak bir şekilde annesine yaslanmış şekilde betimlenmiştir.
Arka planda kiliseye benzer yüksek tepeli bir yer gösterilirken resmin ön planında ise kır manzarasını andıracak şekilde yaprak ve yeşillikler yer almaktadır. Arka plandaki o manzara Toskana kentine aittir. Raffaello’nun Floransa’ya gittikten sonra yaptığı Madonnalarda genel anlamda soylu ve sakin bir hava söz konusudur. Yine diğer Madonnalarda olduğu gibi üçgen kompozisyon söz konusudur.
Kutsal aile Bir Kuzuyla: 1507. Ahşap üzerine yağlıboya, 29×21 cm., Museo del Prado, Madrid
Küçük boyutlu bir resim olup hem Leonardo hem de Michelangelo’nun etkilerinin görüldüğü bir resimdir. Arka planda Hollanda mimarisini akla getiren manzara söz konusudur. Bu sefer figürler üçgen kompozisyonda değil de kademeli olarak yerleştirilmiştir. En sağda yalı bir kişi olarak resmedilmiş Yusuf ayakta ve elinde sopası ile resmedilmiş olup Meryem ortada yere çökmüş halde oğlu İsa ise kuzunun üzerine oturarak ellerini kuzuya uzatmış bir halde resmedilmiştir. İsa kuzu ile ilgilenmeyip annesine bakmakta Meryem de aynı şekilde İsa’ya bakmaktadır. Figürler arası etkileşim söz konusudur.
Meryem yine idealize edilmiş kadın güzelliği ile ince kaş, küçük ağızlı bir şekilde resmedilmiş olup sarı saçlı başında beyaz örtüsü olan kırmızı ve mavi giysileriyle genç bir kadın olarak resmedilmiştir.
Yusuf ise yaşlı beyaz saçları ile üzerinde sarı harmanisi ile resmedilirken figürlerin hepsi çıplak ayaklı resmedilmiştir.
Madonna ve Çocuk İsa: 1508. Ahşap üzerine yağlıboya, 81×57 cm., National Gallery of Art, Washington
Resimdeki figürlerin hacimli oluşu bakımından Michelangelo’yu, yumuşak tarzda çizgileri oluşturması bakımında da Leonardo’yu anımsatmaktadır. İsa Meryem’in elbisesini tutmuş vaziyette yüzü izleyiciye dönük, Meryem ise elbisesine elini uzatmış şekilde resmedilmiş olup bu poz diğer Madonnalara göre farklılık teşkil etmektedir. Hem duygusal hem de endişeli bir anne pozu ön plana çıkmaktadır. Daha güçlü ve çocuğuna karşı endişesini daha fazla belli eden bir anne ön plana çıkmaktadır. Çocuk İsa ise daha dünyasal halde resmedilmiştir.
Diğer Madonnalara kıyasla arka planda manzara olmayıp daha yakından resmedilerek figürlerin ön plana çıkması amaçlanmıştır.
CAMAERA DELLA SEGNATURA FRESKLERİ
Disputa (tartışma) 1509. 770 cm. Vatikan Camera della Segnatura:
Resim iki sahneye ayrılmış olup alt kısımda kilise babalarının merdivenle çıkılan altarın yanında simetrik olarak resmedilmiştir. Altarın üzerinde ekonistte kullanılan kap bulunmakta olup Katolik ve Protestan inancına göre farklı şekilde yorumlanmıştır. Katoliklerin çoğu İsa’nın yeniden dirileceğine, İsa’nın vücudunun altarın üzerinde bulunan ekmeğe, kanının ise şaraba dönüşeceğine inanıyorlarken Protestanlar onlara karşı çıkarak kabın takdis için kullanıldığını bu kapla kutsanan kişinin İsa’yı göreceğine inanıyorlardı. Aşağı sahnede tartışılan konu budur.
Raffaello bu resminde yaşayan ya da ölü olan kişileri model olarak kullanmıştır (Dante). Üst tarafta ise gökyüzünde Meryem , İsa ve Vaftizci Yahya gözükmektedir. İki tarafında ise simetrik olarak azizler yer almaktadır. İsa’nın hemen üzerinde ise Tanrı figürü yer almaktadır. Cennetin altın renkli ışıkları ve melekler onlara eşlik etmektedir.
İki sahnede de iki ayrı kilise yer almaktadır. Yukarıda yani cennetteki kilise sakinleri zafer kazanmış bir atmosfer içinde resmedilirken, altta ise dünyasal karmaşa kilisenin harekete geçen gücünü göstermektedir. Hareketli görünüm kilisenin güçlü şekilde varlığını kanıtlayan bir görünüm olarak kabul edilebilir. Bu debdebe aynı zamanda aklın gözüyle kutsal üçlünün tasarlandığını ve bu zafer için harekete geçildiğini göstermektedir.
Yukarıda azizler bulutların üzerine oturmakta olup ellerinde kitaplar yer almaktadır. Aşağıdaki azizlerin yine bir kısmı melekleri görmektedir. Alt kısımda ise dünyasal- dinamik güç yer almaktadır.
Atina Okulu, 1510- 11
Disputa’nın tam karşısında yer alan resimdir. Felsefe alegorisi olup aynı zamanda bağımsız sanatlara da adanmıştır. Resmin iki yanında Apollon ve Vinega heykelleri yer almaktadır. Resmin ortasında Aristo ve Platon yuvarlık mekanın içinde yürürken görünmektedir. Öğretileri doğrultusunda Platon felsefesine göre gökyüzüne doğru işaret eden (idealara dayanan felsefe) Aristo ise eliyle yere işaret etmektedir. Dolayısıyla onun da mantık ve akılla kavranan felsefeye işaret eder. Platon’un elinde Timaios, Aristo’nun alinde ise Etika’nın kitabı yer almaktadır. Böylelikle tüm doğal bilimlerin başlangıcına işaret etmektedir.
Diğer figürler aritmetik, geometrik, müzik vs. gibi alegori biçimde yorumlandığını görebilmekteyiz. Raffaello resimlerinde birçok çağdaş kişinin portresine de yer vermiştir. Bu bağlamda Platon’un Leonardo’nun portresi olduğu düşünülmektedir (uzun beyaz sakalları yaşlı bir figür olarak resmedilmesi).
Yere eğilmiş kara tahta üzerinde çizim yapan kişi Öglid’i temsil eder, Rönesans’ın ünlü mimarı Bramahye’yi saçı örülmüş başı yere doğru eğilmiş figür olarak görmekteyiz.
Merdivenlere dayanmış halde elinde kalemi ve kağıtları ile bir şeyler çizen figür Michelangelo olup resim içinde ise Herakletios olarak resmedilmiştir.
En sağda sütun başlığının altında kendi portresini resmetmiştir. Yanındaki de Sodoma’dır. Resim tam anlamıyla ‘felsefenin alegorisi’ olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kompozisyon şeması açısından merkezi Rönesans kompozisyonu uygulanmış olup perspektif gözlerimizi derine doğru çekmektedir. Aristo ve Platon yuvarlak kemerin altında yürürken etrafında bulunan kalabalık dikkat çekmektedir. (Bkz. üç noktalı perspektif etkisi – rönesansa özgü kompozisyon şeması)
Figürlerin yüz hatlarına baktığımızda ise sakin jestlerle resmedildiğini görebilmekteyiz. Hareketli bir resimdir.
Parnassus: 1509-10, 670 cm., Camera della Segnatura, Vatikan
Bu solanda yer alan üçüncü resim olup Antik mitolojiye göre Parnasus dağı Apollon’nın yaşadığı yerdir. Dokuz tane müzisyen defne ağacının altına otururken resmedilmiştir. Etraflarında ise antik dönem şairleri yer almaktadır. Bu resimde ressam antik dünya ile dünyayı bir araya getirmeyi başarmıştır. Araları da Dante figürü keskin çizgilerle ön plana çıkartılmış olup daha sonraki resimlerde hep kullanılır hale gelmiştir.
Papa’nın imzası altında resmedilen resim, Papa ve 2. Julius arasındaki benzerlik kurulduğunu söyleyebiliriz. Çünkü papanın dönemi aynı zamanda sanat ve şiirin altın çağıdır. Apollon da sanat hamisi olduğundan sanatçıları koruyan bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır.
KAYNAKÇA
- SÖĞÜT , Doç. Dr. Bilal – DUMAN ERCAN, Yıldız, Raffaello Santı’nın “The Fıre In The Borgo” Adlı Freskinde Betimlenen Mimari Unsurlar Üzerine Bir Değerlendirme, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Denizli