27 Haziran’da Netflix uzun zamandır beklenen Dark’ın 3. ve final sezonunu yayınladı. Baran bo Odar ve Jantje Friese’nin Alman dizisi muhteşem bir başarıydı fakat “spoiler alarmı” vermemiz gerek. Eğer hâlâ izlemediyseniz bi’ koşu seyredip gelin!
Dark; sır, zaman yolculuğu ve paralel dünyalarla alakalı, evet, ama bunun ötesinde insan doğasının işlediğini görüyoruz. Yani, asıl mesele insanların eylemlerinin saikini bulmak diyebiliriz.
Diziyi seyrederken neden her bölümde dört yeni Jonas ve Martha olduğunu ve kimin kim olduğunu anlamakla epey vakit harcadık. Öte yandan diziyi dikkatle seyreden sanat âşıkları, muhtemelen çok sık kameralara gösterilen ve belli bir anlamı olan bazı sanat eserleri olduğunu fark etmiştir.
Dark’taki sanat eserleri: Tablolar
Eğer tabloların isimlerini hatırlamakta zorluk çektiyseniz, gelin birlikte bakalım!
Paul Rubens’in Tablosu: Lanetlilerin Düşüşü
İkinci sezonun birinci bölümünde Adam ile tanışıyoruz. Kaçınılmaz son, gelecek ve kaderden bahseden rahatsız edici ve yüzü yaralı biri.
Adam, kıyamet dahil olmak üzere her şeyin çoktan olduğu gibi olması gerektiğine yani olay döngüsünün aynı kalması gerektiğine inanan bir grup zaman yolcusundan oluşan Sic Mundus’un kurucusudur.
Dizinin ilerleyen bölümlerinde Adam’ın aslında Jonas’ın yaşlı hali olduğunu öğreniyoruz ve bu kafamızda bir soru işareti oluşturuyor. Bu umut dolu çocuk nasıl oldu da genç haline yalan söyleyen küçümseyici ve kötü bir adama evirildi?
Adam’ın Mikkel ya da Bartosz gibi başka bir karakter olduğunu savunan birçok teori mevcut.
İkinci sezonda Sic Mundus’un karargâhını yani Adam’ın ofisini görüyoruz. Burada kameralara çokça gösterilen bir tablo bulunuyor: Lanetlilerin Düşüşü. Paul Rubens tarafından yapılan bu tablonun bir diğer adı da Asi Meleklerin Düşüşü’dür.
Hikâye: Lanetlilerin Düşüşü
Resim, Aziz John’un İncil’in son bölümü Vahiy’de tanımladığı Tanrı’nın son yargısı sırasında Başmelek Mikail’in asi melekleri kovduğu ânı tasvir ediyor.
Başmelek Mikail ve Cennet’in diğer melekleri yani ‘iyilerin’, canavarların, iblislerin ve lanetli meleklerin insanlara işkence ettiği yer olan Cehennemden akın akın gelen ‘kötüleri’ yendiğini tasvir ediyor.
Colombia Üniversitesi’nin sanat tarihi profesörü David Freedberg, bu tablo için “Batı sanatında tatlı çıplak etin en parlak toplulukları.” olduğunu dile getirdi. Aslına bakıldığında Rubens insan vücudunu müstehcen ve şok edici bir yolla resmetmeyi severdi.
Bu tabloya bakmak, güçlü bir ışık huzmesinin görüşünüze çarpmasından sonra gözlerinizi açmak gibidir. Burada lanetlilere çarpan parlak ışık, onların ölümlü olduğunu gösteriyor ve günahlarını belli ediyor gibi görünüyor. Bu sanat eseri öyle büyük bir çarpma etkisi yaptı ki 1959 yılında evrensel barış hakkındaki fikirlerini yaymak isteyen bir filozof olan Walter Menzl tablonun üstüne asit döktü ve şöyle söyledi: “Asit, yıkan bu eserden insanı kurtarır.”
Lanetlilerin Düşüşü hem rahatsız edici hem de ilgi çekici! Asla hayranlık duymaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. Bu Dark’ta da oluyor. Adam konuşurken onunla muhatap olan şahıs gözlerini tablodan alamıyor. Fakat bu tablonun dizideki anlamı ne?
Sic Mundus’un Anlamı
“İyi ve kötü bir perspektif meselesidir.”
- Mikkel Nielsen, Dark, Baran bo Odar & Jantje Friese/Netflix.
Dark dizisinde iyi ve kötü kavramlarının kesin bir çizgisi yok. En başta Noah’nın hikâyenin kötü karakteri olduğunu düşünüyoruz. Gelin görün ki dizinin ilerleyen vakitlerinde Noah’nın sadece Adam’ın planı için bir piyon olduğunu fark ediyoruz. Öte yandan “beyaz şeytan” lakaplı Claudia ve bir de son sezonda paralel dünyada karşımıza çıkan yaşlı Martha da var.
Herkes kendi nedenlerinden dolayı kendi savaşını veriyor fakat hepsinin sadece bir amacı var: sevdiklerini kıyametten kurtarmak. Haliyle gün sonunda kötü karakter kim oluyor?
Adam için Tanrı figürü kötülüğü temsil ediyor ve bu tanrı ne Hıristiyanlığın ne de başka bir dinin tanrısı. Onun dünya vizyonunda Tanrı, savaştığı oluşum yani “zaman” demek. Adam, Jonas haline dönebilmek için Jonas’tan döngüyü sürdürmesini istiyor. Asıl yapmak istediği döngüyü tamamen kırmak ve başlangıcı bozmak. Bunun anlamı Jonas’dan doğacak ve alternatif Martha olacak bebeğin doğmasını engellemek.
Bunları göz önüne aldığımızda Lanetlilerin Düşüşü aslında kendi savaşını temsil ediyor. Eğer başaramazsa kendisi ve sevdikleri sonsuza kadar aynı döngüyü yaşamaya ve aynı acıları çekmeye mahkûm olacak.
Lucas Cranach’ın Tablosu: Âdem ve Havva
Bölümler devam ettikçe Martha ve Jonas’ın ilişkileri daha da imkânsızlaşıyor. İlk önce Jonas, Martha’nın halası olduğunu öğreniyor. Sonra tekrar karşılaştıklarında ve hiçbir şeyin önemli olmadığına karar verdiklerinde Adam, Martha’yı öldürüyor. Daha sonrasında ise alternatif Martha ilerleyen bölümlerde nispeten daha yaşlı bir alternatif Martha tarafından öldürülen Jonas’a âşık oluyor.
Bu esnada Âdem ve Havva (bu noktada Martha’nın yaşlı versiyonu) birbirleriyle savaşıyorlar. “Âdem” başlangıcı bitirmek isterken “Havva” oğullarını kurtarmaya çalışıyor. Uzun lafın kısası, herhangi bir dünyada birlikte olmaları imkânsız hale geliyor.
Üçüncü sezonda belki farketmişsinizdir. Eve (Havva) paralel dünyada tarikatının karargâhı Erit Lux’ta Adam gibi bir tabloya bakıyor ancak bu farklı bir tablo: Lucas Cranach’ın Âdem ve Havva tablosu.
Hikâye: Âdem ve Havva
Cranach, Dürer’in anatomi çalışmalarına devam ederek İncil’deki iki atanın birçok versiyonunu resmetti. Sanatçı Viyana’da kaldığı süre boyunca Dürer’e yakın birçok hümanistle tanışmıştı.
Âdem ve Havva, karanlık bir arka plan üzerinde, iyilik ve kötülüğü bilme ağacı ile birleştirilen iki ayrı panelde tasvir edilmiştir. Gelgelelim bu tablosu en bilinen tablosu değildir. Cranach’ın 1528’de resmettiği en ünlü Âdem ve Havva tablosu Floransa’daki Uffizi Galerisi’nde bulunuyor.
Peki ya dizide neden daha az bilinen bir tablo seçildi? Cevap bilginin meyvesi elmada olabilir. İki tablonun arasındaki tek fark eski versiyonda hem Âdem hem Havva elmayı tutarken 1528 yılında yapılan resimde sadece Havva’nın elinde elma bulunmasıdır.
İstediklerini yapabilmek için Hem Adam hem de Eve çok korkunç davranışlar sergiliyorlar. Öte yandan iyilerin kazanabilmesi için kendilerini de feda ediyorlar. Aslında tabloda her ikisinin de elmayı tutması hatalarının düalizmini, savaşlarını ve son fedakarlıklarını temsil edebilirdi.
Âdem ve Havva: Dark’ın Aşkı ve Cenneti
İncil’in karakterleri ve Dark’ın ana karakterleri epeyce farklı. Bazı benzerlikler var aslında. Her iki hikâyede hepsi ‘ata’ konumunda ve hem kendilerini hem de mutluluklarını bilgi için feda ediyorlar.
İncil’in Âdem ve Havva’sının elmayı yemesi, Dark’taki Adam (Âdem) ve Eve (Havva) üçüncü ve doğru bir dünyanın olduğunu ve kendilerinin bir hata olduğunu öğreniyorlar. Bu bilgiye ulaştıklarında hür iradeyi elde ediyorlar. Artık Tanrı’nın ya da zamanın planının piyonu olmuyorlar.
Farklılık hikâyelerinin sonunda; Âdem ve Havva Aden Bahçesi’nden kovuluyorlar ve insan ırkını başlatıyorlar. Öte yandan Dark’taki Adam ve Eve Cennet’i (üçüncü dünyayı) kendi varlıklarını yok ederek var ediyorlar.
En sonunda Dark bir aşk hikâyesi oluyor. Aşk, insanın her davranışını dürtüsü anlamına geliyor. Halbuki aşkları başından beri lanetlenmiş; eğer aşkları varsa cennet yok, eğer cennet varsa aşkları yok!
Buna rağmen hikâyelerine inanıyorlar. Bunun sonuna kadar bir hata olmadığını ve üçüncü dünya yani cennet var olabilsin diye karanlıkta kaybolup gidiyorlar.