Pieta kelimesi İtalyanca’da merhamet, şefkat anlamlarını ifade etmektedir. Pieta; çarmıha gerilmesinden, ölümünden ve haçtan çıkarılmasından sonra mezara yerleştirilmeden önce Mesih‘in cesedini tutan Bakire Meryem‘i gösterir. Bu ikonik anıt, 14. yüzyıldan itibaren Fransa’ya ve Almanya’ya yayıldıktan sonra İtalya’ya girdi. Pietà, yapıldığı sırada henüz 23 yaşında olan Michelangelo Buonarroti’nin dehasından geliyor. Fransa’nın Roma Büyükelçisi Kardinal Jean Bilhères de Lagraulas tarafından yaptırılan bu eser, Michelangelo’nun seçtiği yüksek kaliteli Carrara mermerinden yontulmuştur.
Eser şu anda Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası’nda korunmaktadır ve heykel her şeyden önce, bir anne ile tek çocuğunun nihai birliğini temsil eder.
Michelangelo Buonarroti, Pietà, 1499, Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan Şehri.
Sadece bir yılda yapılan bu heykel, hem kutsal figürlerin (Bakire Meryem ve İsa Mesih) seçimi hem de sanatçının yumuşak dokunuşuyla mümkün kılınan mükemmel cilalama ile saflığın en yüksek ifadesi olarak ortaya çıkıyor. En küçük ayrıntısına kadar aşırı incelikle işlenen Pietà, Michelangelo’nun sanatsal uyumunun ve teknik hassasiyetinin manifestosudur. Mesih’in vücudunun kıvrımlı şekli ile menevişlenen piramitsi şekli, yapıyı dengeler. Meryem, uzanmış bir el, açık avuç içi gibi hareketleriyle meditasyonu kişileştirir ve çocuğunu gönüllü olarak Tanrı’ya sunar.
Michelangelo Buonarroti, Pietà, 1499, Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan Şehri.
Sevgi ve Bağlılık
Bu şaheser kesinlikle acıyı gösteriyor olsa da görünüşe göre içinde üzüntü yok. İsa’nın huzurlu siması bakanlara hiçbir acı hissettirmez ve Meryem Ana’nın oradaki varlığı ise kutsal hükmün kabulüne tanıklık eder. Meryem Ana narin yüzüyle varlığının içselliğini ortaya koyuyor ve evrensel olan merhamet duygusunu somutlaştırıyor. Sevgi, eserin kalbindedir ve anne sevgisinin gücü, Tanrı’ya adanan sevginin lütfuyla derinden bağlantılıdır.
Michelangelo Buonarroti, Pietà, 1499, Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan Şehri.
Sonsuz Güzellik
Bu sanat eserinin zamansız boyutunu fark ettiniz mi? Nitekim kutsal kadın ve oğlu aynı yaşta görünüyor. Michelangelo bu detayı bizzat açıklamıştır: Meryem’in “sonsuza kadar bakire görünmesini, bizim insan doğamızı benimsemiş olan oğlunun da diğerleri gibi ölümden sıyrılan bir adam olmasını” istemiştir. Michelangelo bu çalışmada güzelliği ön plana çıkarıyor, böylece güzellik, acı çekmekten daha ağır basıyor. Başka bir deyişle estetik, bu zamansız güzellikle tutkunun gizemini daha iyi göstermek için maneviyatın hizmetindedir.
Michelangelo Buonarroti, Pietà, 1499, Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan Şehri.
Pietà’nın Farklı Yaşamları
Bu eser gücünü, yansıttığı geçmişten de alıyor. Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası’nın Santa Patronilla kilisesine kurulur kurulmaz yaratıcısının kendisi tarafından ilk değişikliğene uğradı. Meryem’in elbisesini çapraz olarak kesen bantta, ilk ve tek olarak, heykelin en görünen yerine imzasını atar: “Michael angelus Bonaratus Florentinus Faciebat-Floransalı Michelangelo Bounarroti tarafından yapıldı.” Pietà bugüne kadar Michelangelo tarafından imzalanan tek sanat eseridir.
Michelangelo Buonarroti, Pietà, 1499, Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan Şehri.
Heykel 1700’lerde hareket ettirildiğinde, Kutsal Bakire’nin sol elinin dört parmağı kırılmış ve daha sonra 1736’da Giuseppe Lirioni tarafından restore edilmiştir. 21 Mayıs 1972’de esere uygulanan şiddet karşısında bu kaza asgari düzeyde kalmıştır. O gün – Hamsin bayramında – bir jeolog Pietà’ya çekiçle yaklaşık on beş kez vurdu. Kadın figürünün sol kolu ve burnu kırılırken, göz kapağı ve yanak da hasar gördü. Mermer tozu ve görünmez tutkal yardımıyla heykeli restore etmek on ay sürdü. Şimdi kurşun geçirmez camla korunan Michelangelo’nun Pieta’sı, Roma’daki Aziz Petrus Bazilikası’nın kalbindeki görkemli yerini yeniden kazandı.
Michelangelo Buonarroti, Pietà, 1499, Aziz Petrus Bazilikası, Vatikan Şehri.
Son olarak, derinlemesine yaşanmış ve bazen acı veren bir inancın meyvesi olan Pietà, Michelangelo’nun sonsuzluk arzusuyla yaratılan kendisini maddeden koparan manevi gücün imgesi olarak kalır.
“Bir zanaatkar, böylesine takdire şayan bir işi öylesine kısa bir sürede nasıl bu kadar ilahi bir şekilde başarabilir? Biçimsiz bir kayanın böyle bir mükemmelliğe ulaşması öyle bir mucize ki doğa bu mükemmelliği ete çok nadiren modelliyor. ”
Giorgio Vasari, En Mükemmel Ressamların, Heykeltıraşların ve Mimarların Hayatı.