Mekânın poetikası; manzara resmi de denen peyzaj sanatını, türün eski uygarlıklardan bugüne kadar olan gelişimi ile inceleyeceğiz. Yağlı boyanın icadı ve din, Avrupa’da türün gelişimine nasıl katkı sağladı ve Hudson Nehri neden bu kadar önemliydi?
Çeviren: Gizem Bilgiç Yalnız
Tarihte İlk Peyzajlar
“Peyzaj” kelimesi, Fransızcada “ülke, diyar” anlamına gelen paysage kelimesinden gelmektedir. Sanatçılar çevrelerini betimlerler. Ayrıca, “peyzaj” kelimesi bu janrın içerisinde yaratılan ayrı bir türe atıfta bulunur.
Farklı farklı peyzaj türleri vardır; örneğin deniz manzaraları ya da deniz resimleri (denizcilik resmi) ve veduta – şehir manzaraları.
Asur ve Mezopotamya ustalarının yarattığı rölyeflerde peyzajların şematik görüntüleri bulunurdu ve bunlar –modern anlamda- birçok türün bir karışımıydı. Savaş ya da günlük hayat sahneleriyle tamamlanırlardı. İlk peyzaj resimleri Anitk Roma’da yaratılmıştı. Doğayı ve bahçeleri betimleyen bu freskler dekorasyon amacıyla kullanılırdı. Bu resimlerin bazı güzel örnekleri, Pompeii’de korunmuş durumdadır. Doğa manzaraları, İran minyatüründe ve Hint resminde de oldukça popülerdi.
Doğu Sanatı Geleneğinde Peyzaj
M.S. 6. yüzyılda, peyzaj resmi Çin’de bir tür olarak doğmuştur. Dünya düzeninin –doğanın- şekillenişi shan shui (“dağ-su”) resim geleneğinin ana konusunu oluşturmuştur. Minik evler ve gölde yüzen teknelerle birlikte dağları ve ormanları betimleyen manzaralar, sadece sanatçının onları resimlediği parşömenin uzunluğu ile sınırlı idi. Perspektif, arka planı bulanıklaştırarak yaratılıyordu ve bu resimler, geleneksel olarak, kaligrafi tekniği ile yazılan şiirlerle tamamlanıyordu.
Japonya’da “suibokuga” denen peyzaj resmi çok sonraları -13. yüzyıl başlarında- bir tür olarak ortaya çıkmıştır. Başlangıçta, resimler siyah beyazdı: Sanatçılar sadece mürekkep kullanıyorlardı. Peyzajları, münferit kısımlardan oluşuyordu ve gerçek manzaranın kendisine benzer bir yanları yoktu. Bu peyzajlar; bizi çevreleyen doğanın görüntüsüne dair estetik ve felsefi bir bakış açısını temsil ediyorlardı. Bazı sanatçılar hiç görmedikleri fakat ziyaret edenlerin anlattıkları hikâyelerden duydukları yerleri betimlerlerdi. Ustaların bireysel bakışları resimleri yaratmak için Çin sanatının kökleşmiş genel kurallarına ve geleneksel şablonlara sıkıştırılmıştı.
Bu yaklaşım; ilk önce, resimlerinde mevcut manzarayı betimleyen ressam Sesshü (1420-1506) tarafından “kırıldı”. Ancak 17. yüzyıl’da peyzajlar gerçek manzaraları betimlemeye başladı ve son atılım da ressam Katsushika Hokusai (1760−1849) tarafından yapıldı. Sanatçı, Otuz Altı Fuji Dağı Manzarası adında bir seri peyzaj baskısı yaptı. Bu seride, Japonya’daki bu kutsal dağın betimlenişindeki katı kuralcı üslubu tümüyle terk etti.
Peyzaj sanatında spiritüel bir öğenin tanınması, Doğu Asya sanatında başlamış olup Taoizm ve diğer felsefi gelenekler üzerine resmetmekle süregelmiştir. Batı’da Romantizmle ancak açık seçik hale gelmiştir. Doğu’nun sanatçıları için peyzaj her zaman belli başlı bir tür olagelmiştir. Öte yandan, Batı’da ancak 19. yüzyılda en popüler haline ulaşmıştır.
Avrupa Sanatında Peyzaj Resmi
Sanat eleştirmenlerinin “gerçek manzaralar” dedikleri ilk resimler bugün Siena Ulusal Galerisi’nde tutulmaktadır. Ahşap kalaslar üzerine resmedilmiş iki küçük imaj, 1338-39 yıllarına tarihlenmektedir. Rönesans’ta; doğal peyzajlar çoğu zaman avlanma, kahramanlık ve savaş sahneleri ve hatta –Leonardo da Vinci’nin ünlü Mona Lisa’sında olduğu gibi- portreler ile tamamlanırdı.
Peyzaj resmi çok sonraları ayrı bir türe dönüşmüştür. Türün kurucusunun; üslubu, sonradan Pieter Brueghel the Elder tarafından kullanılan ve mükemmelleştirilen, Flaman ressam Joachim Patinir (1483 — 1524) olduğu kabul edilir.
Yağlı boya tekniğinin bulunması ve akabinde resimlerin cilalanmaya başlaması ile birlikte; Venedik’in sanatçıları, boyayı kulanarak derinlik sunmaktan ziyade geometri ve perspektife daha çok dikkat etmeye başladılar. Resimlerde mimari, detaylar küçülürken peyzaj görüntüleri büyüdü. İtalya’nın grafik perspektifi kapsamlı bir sistemle geliştirmesi, tüm Avrupa’da bilinir oldu. Ne var ki; Rönesans’ta, peyzaj hâlâ “pencerelerden görünen manzaralar” ile sınırlıydı ve resme sadece bir detay olarak hizmet ediyordu.
Başlı Başına Bir Tür Olarak Peyzaj Resmi
Peyzaj resmi; Hollanda’da, 17. yüzyılda Protestanlık neredeyse Katolikliğin yerini almışken gelişmeye başladı. Din adamları bilim ve sanat üzerindeki karar verici etkilerini yitirmişlerdi. Sunak resimleri, ihtiyaç duyulmadığından yapılmaz olmuştu ve Leiden Üniversitesi özgür düşüncenin merkezi olarak kabul ediliyordu. Hollandalı ressamlar; işlerini, evlerini tablolarla dekore eden orta-sınıf insanları için üretiyordu. O dönem Hollandalı ressamların şövale resimleri, genel olarak küçük boyutlar ve basit konularla karakterize idi ve sanatçılar kendilerine “Küçük Hollandalı Ustalar” diyorlardı. Sanatçıların çalıştığı belli başlı türler, portre, peyzaj, natürmort ve hayvan resimleri idi. Peyzajın farklı türleri vardı: Akşam ve gece manzaraları, kışın ve sade olanlar, kır manzaraları ve limanlardaki gemilerin görüntüleri.
Frenchman Roger de Piles, Art of Painting (1667) adlı eserinde peyzaj resminin iki ana türünü belirlemiştir: Tarihi olan ve pastoral veya kırsal olan. Dahası, Piles’e göre, “Peyzaj resmi, biçimlerin çeşitliliği ve mekan algısının karmaşıklığı dolayısıyla sanatçıya çok sayıda zorluk çıkarır.” Kahramanlık peyzajları, görkemli ve insan tarafından evcilleştirilmiş olan, ideal doğayı mimari çözüm öğeleri ile birlikte betimler. Pastoral veya kırsal peyzaj, insanlarla doğa arasındaki uyuma daha natüralist ve hümanist bir bakış sunar.
17. yüzyılın en ünlü topografik peyzajı, mekanı tanınabilir kılan gerçeğe uygun tasviriyle Vermeer’in Delft Manzarası eseridir. Yüz yıl sonra, peyzaj resminde tümüyle gerçeğe uygun görüntülere doğru bir eğilim ortaya çıkmıştır. Örneğin; Claude-Joseph Vernet’nin Fransa’nın Limanları serisindeki manzaralar bugün bile kolayca tanınabilir. Venedikli sanatçılar rağbet gören vedutalara, gerçekçi taşra manzaraları getirmişlerdir. Bunlar, ünlü kanallar ve karnavallar şehrini ziyaret eden zengin turistler için bir çeşit “posta kartı”na dönüşmüştür.
İngiltere’de peyzajlar, önceleri portrelerin arka planını oluşturuyordu ve tipik olarak parkları yahut toprak sahibinin mülklerini gösteriyordu. Ayrı bir tür olarak sadece peyzaj resmedilmesi şeklindeki İngiliz geleneği, İngiltere’de çalışan Anthony van Dyck ve diğer –çoğu Flaman- ressam tarafından kurulmuştur. Türün gelişimi, İngilizlerin peyzaj mimarisine duydukları ilgiden çokça etkilenmiştir.
18. yüzyılda, sulu boya resim, çoğunlukla peyzaj olmak üzere; çok popüler hale geldi (özellikle İngiltere’de): Resimler nispeten ucuza satılıyordu ama çok daha çabuk üretiliyordu. Profesyonel ressamlar sıkça kendileri de resim yapan “amatör orduları”nı eğiterek gelirlerini artırıyorlardı. Fakat 19. yüzyıla kadar peyzaj resmi yapan en ünlü ustalar bile kendilerini sanat piyasasında konumlandırmakta epey güçlük çektiler. Zira; piyasa, hala tarihi konuları ve portreleri daha çok tercih ediyordu.
Büyük ölçüde 19. yüzyıldaki Avrupa sanat geleneği dairesinde doğan Romantizm sanat akımı peyzaj resmine olan mevcut ilgiyi yoğunlaştırdı. Almanya’da, bu alandaki en belirgin figür, Caspar David Friedrich’ti. Onun için doğa, kendi derin spiritüel deneyimlerini ifade etmenin bir yolu haline gelmişti.
1830’lardan itibaren Fransız peyzaj ressamlarının Barbizon Okulu, sonradan Avrupa’nın en etkilisi haline gelecek olan bir peyzaj geleneği başlatmıştır. Empresyonistler ve sonraları Post-Empresyonistler, peyzaj resmine tüm resim türlerinde genel bir üslup yeniliği yaratmak adına ana kaynak olarak başvurmuşlardır. Açık hava resmi, peyzajları ışık ve hava ile doldurmuş; ferah, coşkulu ve değişken hale getirmiştir.
ABD’de ve Rus İmparatoğrluğu’nda ulusal yeryüzü şekillerinin karakteristik uzuvları peyzaj resminin bir tür olarak gelişmesinin temelini oluşturmuştur. Peyzaj resmi; Birleşik Devletler’de 1820’lerin sonlarında gelişmeye başlamış ve “Hudson Nehri Okulu” denen yeni bir yönelimin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Okulun öğrencileri New England’ın pitoresk bölgelerini ve hepsinin ötesinde Hudson Nehri Vadisi’ni resmetmişlerdir. Bu ressamların romantik peyzajları; ulusal kimliğin ilk adımlarını atan genç eyaletin doğasının görünümü için mihenk taşı haline gelmiştir.
Rus peyzaj resminin kurucusu Klasisizm’in kurallarına göre işler vermiş Semyon Shchedrin olarak kabul edilir. Fyodor Matveyev ve Andrey Martynov’un işleri de aynı prensiplere dayanır.
Zaman içerisinde, Romantizm Klasisizm’in yerine geçmiş ve peyzaj resmi ulusal düşüncenin ifadesinin başka bir yolu haline gelmiştir. Bunlara; Orta Rusya’nın doğasını betimleyen Alexey Venetsianov’un peyzajları, Ivan Aivazovsky‘nin deniz manzaraları, Lev Lagorio ve Alexey Bogolyubov’un işleri örnek verilebilir. Mikhail Clodt kahramanlık peyzajlarında bir usta olarak tanınmıştır. Viktor Vasnetsov peri masalı konularına büyük heyecan duymuştur. Alexey Savrasov lirik peyzaj resminin kurucusu olmuştur.
Ünlü peyzaj ressamları: Katsushika Hokusai, Joachim Patinir, Canaletto, Jacob van Ruisdael, Jan van Goyen, Adriaen van de Velde, Jan Porcellis, Caspar David Friedrich, John Constable, William Turner, Jean-Baptiste Camille Corot, Jean-Francois Millet, Camille Pissarro, Pierre-Auguste Renoir, Claude Monet, Paul Cézanne, Frederic Church, Albert Bierstadt, Thomas Cole, Andrew Wyeth, Ivan Aivazovsky, Ivan Shishkin, Lev Lagorio, Mikhail Clodt, Alexey Savrasov, Vasily Polenov, Isaac Levitan, Arkhip Kuindzhi, Valentin Serov, Konstantin Korovin, Igor Grabar, Pyotr Konchalovsky, Kyriak Kostandi.
Ünlü peyzaj resimleri: Katsushika Hokusai — The Great Wave off Kanagawa (Büyük Dalga ya da Kanagawa Açıklarında Büyük Dalga); John Constable — View of Highgate from Hampstead Heath (Hampstead Heath’ten Highgate Manzarası) ; William Turner — Snow Storm: Hannibal and his Army Crossing the Alps (Kar Fırtınası: Hannibal ve Ordusu Alpler’i Geçerken); Claude Monet — Impression, Sunrise (İzlenim, Gündoğumu); Frederic Church — The Heart of the Andes (Andlar’ın Kalbi); Aleksey Savrasov — The Rooks Have Come Back (Kuşlar Geri Geldi); Ivan Shishkin — The Morning in a Pine Forest (Bir Çam Ormanında Sabah); Ivan Aivazovsky — Rainbow (Gökkuşağı); Isaac Levitan — Over Eternal Peace (Sonsuz Barış Üzerine ya da Ebedi Barış Üstünde) ; Arkhip Kuindzhi — Moonlight Night on the Dnieper (Dnieper Üzerinde Ayışığı Gecesi).