1954 yılında Topkapı Sarayı arşivinde bir mektup bulundu. O mektupta, Leonardo da Vinci‘nin Sultan II. Bayezid döneminde Osmanlı Devleti’ne, Haliç’e köprü yapmak istediğini yazdığı ortaya çıktı. Gelin hep beraber Leonardo da Vinci, mektup ile II. Bayezid’e ne anlatmak istemiş bakalım.
Rönesans döneminin büyük mühendisi, tasarımcısı, anatomisti, ressamı, heykeltıraşı ve bilim insanı Leonardo da Vinci’nin tasarım dünyası İtalya ile sınırlı değildi. Yeteneklerine ve tutkularına uygun düşen bir yaratıcı etkinliğin nerede ve kim için olacağının onun açısından önemi yoktu. Onun etkinlik alanı tüm dünya, yararlı olmak istediği ise tüm insanlıktı.
1500’de, Fransızların Milano’yu istila etmesinin ve Leonardo’nun patronu Ludovico Sforza’nın hapsedilmesinin ardından Leonardo, kendini işsiz bulmuştu. Matematikçi arkadaşı Fra Luca Pacioli ve kendi asistanı Andrea Salai eşliğinde Milano’dan ayrılmış ve yeni bir iş bulmak için yola çıkmıştı.
Doğudan, Mantua ile Venedik’e kadar seyahat etmiş ve bir süre Venedik’te askerî mühendis olarak çalışmıştı. Anlaşılacağı üzere Osmanlı ile ticaret yapan tüccarlara denk geldiği yer Venedik’ti. 1503’e gelindiğinde Venedik’i terk etmiş ve bir süre boyunca kötü şöhret sahibi Cesaré Borgia’nın görevinde kalmıştı. Daha sonra arkadaşı Niccolo Machiavelli’nin yardımıyla kendisine, rakibi Michelangelo’ya karşı yarışacak bir komisyon oluşturmuştu. Rönesans’ın iki devi, Floransa’daki Pallazo dela Signoria’da yan yana bir çift muazzam duvar resmi çizecekti. Kariyeri boyunca pek çok projesinde olduğu gibi duvar resmi “Anghiari Savaşı”nda yol kenarına düşecekti. Ancak 1502-1503’te Leonardo, Fatih Sultan Mehmet’in halefi olan ve 1492’de İspanya tarafından sürülen Yahudileri Osmanlı topraklarına davet etmesiyle bilinen aydın bir lider olan oğlu II. Sultan Bayezid’in sarayında görev için başvurmuştu.
Osmanlı padişahı II. Bayezid (1447-1512), Haliç üzerinde yolcuların geçmesine ve eşya nakline mahsus bir köprü yaptırmak istiyordu. II. Bayezid bu tasarısı için bazı uzmanların fikirlerini almıştı. Bu soruşturmanın ve köprü projesi fikrinin Leonardo’ya kadar ulaşmış olduğu, uzun yıllar sonra bulunan bir belgeden anlaşılmaktadır. Bu belge, Leonardo’nun II. Bayezid’e yazdığı bir mektubun Topkapı Sarayı arşivinde bulunan çevirisidir. Bu mektubunda Leonardo, çarkları rüzgârla dönen bir değirmenden ve gemilerin suyunu boşaltmaya yarayan bir tulumbadan söz ettikten sonra asıl konuya geçmekte ve Galata ile İstanbul arasında kurulacak köprüden bahsetmektedir. Leonardo bu konuda II. Bayezid’e hitaben şunları yazmaktadır:
Leonardo da Vinci, mektubunda dört ayrı proje önermiştir:
- “Akan suya ihtiyaç duymadan rüzgârla çalışan bir buğday değirmeni için bir tasarımım var.”
- “Halat ve kasnak kullanmadan suyu çıkarmak için bir sintine pompası geliştirdim,” diye yazmıştır Leonardo. (Burada aklında bir hidrolik aparat olduğu anlaşılıyor çünkü defterleri arasında bu amaçla çizimler var.)
- “Ben, sizin sadık hizmetçiniz, Galata’dan (Pera) İstanbul’a (Haliç) uzanacak bir köprü yaptırma niyetinde olduğunuzu öğrendim. Ancak bu konuda işinin ehli kimse bulunamadığı için hâlâ yapılamadığını duydum. Ben, bu işten anlayan kulunuz, bu köprünün nasıl inşa edileceğini saptadım. Köprü, yüksek bir kemer üzerine kurulacaktır. Fakat bu kadar yüksek kemerli bir köprü üzerinden kimsenin geçmek cesaretini gösteremeyeceğini düşündüğüm için kenarlarını tahta parmaklıklarla örteceğim. Kemeri, o kadar yüksek tasarlamamın sebebi, altından yelkenlilerin rahatça geçebilmeleri içindir.
- Efendimiz Hazretleri irade buyururlarsa, Anadolu sahiline kadar uzayacak, gerektiğinde açılır kapanır bir köprü dahi inşa edebilirim. Burada su daima hareket halinde olduğundan kenarların aşınmaması için bir çare düşündüm. Bununla su akıntısı dirsek ve kenarlara zarar vermeyecektir. İnşallah Sultan Hazretleri, bu aciz kulunun sözlerine inancını bağışlar da onu her zaman hizmetlerinde görmeyi arzular ve cevap vermek lütuflarını esirgemezler. Ben her zaman senin yanında olacağım. – Mimar / mühendis Leonardo da Vinci” (Mektup 3 Temmuz tarihli, ancak yıl belirtilmemiş.)
Leonardo’nun köprü eskizleri Paris’te Institut de France kütüphanesinde bulunan Leonardo Kodeksi’nde sanatkârın el yazısını içeren bir köprü taslağında bulunmuştu. Bu taslağın tarihi, kodekste 1502-1503 olarak gösterilmiş olduğundan mektubun da Osmanlı Sarayı’na bu tarihlerde gönderilmiş olduğu düşünülmektedir.
Köprünün kuş bakışı görünümü, kırlangıç kuyruğu gibi uçları dışa doğru açığa çıkarır. Kuş bakışı çiziminin hemen altında köprünün zarif silüeti görünüyor, pistinin pürüzsüz eğrisi parabolik bir kemerin üstüne, form ve işlevi birleştiren bir başyapıtın üstüne çıkıyor! Teknik özellikler, 1 braccia = 0.61 m veya 2.1 ft olan braccia birimlerinde verilmiştir. Köprü, 240 m genişliğinde Haliç’i kapsayacak şekilde tasarlanmıştı ve parabolik kemeri suyun üstünden 43 m yükselmektedir. Pisti, karşılıklı kıyılarda 366 m uzunluğa kadar pürüzsüz bir şekilde uzatılmıştır; genişliği 24 m kadardır. Bir köprünün parabolik desteğinin matematiği 19. yüzyıla kadar yapısal bir mühendislik problemi olarak ele alınmayacaktır ancak Leonardo’nun sezgisel olarak bu şeklin köprü için güçlü bir destek sağladığını fark ettiği açıkça görülmektedir.
II. Bayezid’in arzusuna ve bazı girişimlere rağmen İstanbul ile Galata arasında bir köprü kurulamadı ve İstanbullular 1836 yılına kadar şehrin bu iki yakası arasında kayıkla gidip geldiler.
Topkapı Arşivleri, 1938’de yayınlanan stoklarının envanterinde mektubu E-6184 olarak listeliyor. Görevli / katip, yazarı Cenevizli “Kafir“ Ricardo olarak tanımlamaktadır. Kafir kelimesi gavur, inançsız anlamına gelir. Yetkilinin hem adı hem de şehri yanlış anlaması ironiktir. Mektup, aslında, Ceneviz’den yelken açan bir gemiye gelmiş ve muhtemelen atıfta karışıklığa neden olmuştu. Alman bilgin von Franz Babingen, 1952 yılında Topkapı Arşivlerindeki mektup ile Institut de France’daki çizim arasındaki bağlantıyı kesin olarak kurmuştu.
Leonardo; saraya randevu almayı başaramaz, İstanbul’u, Boğaz’ı veya Haliç’i görme fırsatını hiç yakalayamaz, köprü yapmak için planladığı ölçümlerini sunamaz.
Oslo’daki da Vinci Köprüsü
Burası İskandinav yarımadasının 4. büyük şehri. Ülkenin en büyük şehri olmasının yanı sıra aynı zamanda önemli bir ticaret ve kültür merkezidir. 25 kilometre güneyde bulunan Os, tipik bir İskandinav kasabası. Doğal güzelliklerle modern tarımı bir arada görüyorsunuz. Leonardo da Vinci köprüsü, burada da karşımıza çıkıyor. Norveç’li sanatçı Vebjørn SAND’in konsept ve sanat yönetmeni olduğu bu köprü; çelik, çam ve tik ağacı ile yapılmış.
Bu köprü, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ressamının çizgilerini taşıyor. Bambaşka bir tasarımı var. Leonardo Da Vinci, bu köprüyü İstanbul için tasarlamış. Ancak olması gereken yerde yapılamadığı için buralara konuk olmuş. Köprü sadece gerçek yerinden 2.500 kilometre kuzeyde değil, aynı zamanda tasarlandığı yıldan tam 500 yıl sonra 2001 yılında yapılabilmiş.
Köprünün kitabesindeki metin şöyle başlıyor:
“Leonardo Da Vinci’nin 1502 ‘de bir vizyonu vardı; dünyanın o güne kadar gördüğü en büyük ve en güzel köprüyü inşa etmek.”