1922’de Tutankhamun’un mezarı keşfedildiğinde bir sansasyon yaratmıştı. Hemen hemen hiç el değmemiş olan mezar, keşfedilmeyi bekleyen bilginlerin eski Mısır’da yaşam ve ölüm hakkında hayati bilgiler edinmelerini sağlamak için hazırladıkları bir zaman kapsülü idi.
Çeviren: Simge Şahin
Eski Mısır Bilimcisi İngiliz Howard Carter, Krallar Vadisi’ndeki mezarı keşfettiğinde kimse onları ne tür bir zenginlik beklediğini bilemiyordu. Neyse ki fotoğrafçı Harry Burton hazırdı ve Kral Tut’un mezarının kazılarını sekiz yıl boyunca belgeledi. Dynamichrome tarafından renklendirilen bu inanılmaz görüntüler, kazıya benzersiz bir genel bakış sunmaktadır.
Fotoğraflar, Carter’in kazı boyunca izlenimlerini kaydettiği günlükleri ve dergileri tamamlayıcı niteliktedir. Carter’in sözlerini okumak ve fotoğraflara bakmak, bu tarihin içine çekilmemek gerçekten zor. ”Birilerinin görebilmesinden önceydi, sıcak havanın kaçması mumun titremesine neden oldu, fakat gözler ışığın parıltısına alıştığında odanın içi yavaş yavaş belirdi, tuhaf ve müthiş bir karışıklık yaşandı, olağandışı nesneler birbirine yığıldı.” Carter, mezarın ikinci kapısını açıp içeri ilk kez girebildiği anda günlüğüne yazmıştır.
Burton’ın fotoğrafları sadece hayvanların heykellerinden vazolarına, kıyafetlerinden ve müzik aletlerine kadar nesnelerin zenginliğini değil aynı zamanda arkeologların çalışma ortamını da göstermektedir. Bazı fotoğraflar nesnelerin nasıl özenle işaretlendiğini ve düzenlendiğini gösterirken diğerleri ekibi bu değerli hazineleri dikkatlice sardığını ve koruduğunu gösteriyor.
Oxford Üniversitesi Griffith Enstitüsü sayesinde sadece Carter’in dergilerini okumak ve Burton’un fotoğraflarını görmek değil, aynı zamanda mezarın içeriği için oluşturulan haritaları, çizimleri ve detaylı nesne kartlarını keşfetmek de mümkündür.