Doğum tarihi ve yaşamının ilk yılları kesin olarak bilinmese de ünlü Hollandalı ressam Jan van Eyck’in 1390’lı yıllarda doğmuş olduğu tahmin ediliyor. 1441 yılındaki ölümüne kadar resim konusunda oldukça aktif ve üretken bir hayat geçirmiştir. Daha sonra Erken Hollanda Resimleri (Early Netherlandish Paintings) olarak bilinecek sanatın öncülerinden ve Erken Kuzey Rönesans sanatının da önemli temsilcilerinden biridir. Sanatının teknik mükemmelliği ve muntazam dengesi hem Kuzey hem de Güney Alpler’de yeni dönem ressamlara model olmuştur.
Çeviren: Elif Dağatar
Onun hakkında daha fazla şey öğrenmeye hazır mısınız?
-Yağlı boyayı icat ettiği dedikoduları dönüyor.
16. yüzyıl sanat tarihi dedikodularının ana kaynağı Giorgio Vasari, ünlü kitabı En Muhteşem Ressamların, Heykeltıraşların ve Mimarların Hayatları’nda van Eyck’in yağlı boyayı bulduğunu iddia etmiştir. Büyük ihtimalle gerçek olmasa da böyle bir dedikodunun pek çok kaynağı olsa gerek. Van Eyck, yumurta akı boyamasından (tempara) daha zengin ve derin renkleri olan yağlı boyaya geçerek sanata kesinlikle katkıda bulunmuştur.
-Tablolarını bir imza ve motto ile imzalamıştır.
Daha sonraki Ortaçağ ressamları anonim kalmaya devam etmiştir fakat Kuzey Avrupa’da bu durum 15. yüzyılın başlarında, tam da van Eyck’in yaşadığı dönemde değişmiştir. Tablolarını, ismi “JOHANNES DE EYCK” ile imzalayan ilk ressamlardan biridir. Bu tablolardan on tanesinde de genellikle Yunan harfleriyle yazılan kişisel mottosu yer almaktadır, Als ich kan (Elimden geldiğince). Bununla diğer ressamlara kendinden daha iyi işler ortaya koymaları için meydan okuduğuna inanılır.
-Kalan sadece 20 tablosu bulunmaktadır.
Kesin olarak van Eyck’in diyebileceğimiz günümüze kadar gelebilen 20 tablo vardır. Ghent Altarpiece gibi büyük eserlerden Turin-Milan Saatleri’nin aydınlatılmış minyatürlerine kadar hepsi 1432 ile 1439 arasında tarihlendirilmiştir.
-Portre konusunda ustaydı.
Aslında, sekülerlikten dini konulara, altar panosundan tek panel dini figürlere ve sipariş üzerine yaptığı portreler de dâhil her alanda resim üretmiştir. Dini tabloları büyüleyici, portreleri ise çarpıcıdır. Ortaya çıkan orta sınıf tüccarlar ve yükselen hümanist fikirler farkındalığı nedeniyle portrelere olan talep o dönemlerde yüksekti. Van Eyck’in portreleri, yağlı boyayla oynayışı ve titiz detaycılığıyla, gözlemleme gücüyle ve belli belirsiz cilayla renk ve ton yoğunluğu verme eğilimiyle ünlüdür. 1430’larda portre yapımına öncülük etmiştir. Ayrıca, İtalya’dan olabildiğince uzakta tasvirlerinin doğallığına ilgi duyulmuştur.
-Onu en çok kendi çizdiği portresinden tanıyor olabiliriz.
Bir Adamın Portresi, aynı zamanda Türbanlı Adamın Portresi ya da Kırmızı Türbanlı Adamın Portresi diye de bilinen tablo yağlı boya ile 1433’te yapıldı. Als Ich Kan imzası bu tabloda da var fakat burada normalden daha geniş ve belirgin bir halde çerçeveye işlenmiş. Dolayısıyla, hem bu hem de alışılmamış şekilde doğrudan ve agresif bakışları bu tabloyu kendi boyadığına işaret ediyor fakat, sanat tarihinde yaygın olduğu gibi bundan tamamıyla emin değiliz.
-Brüksel’de Burgonyalı İyi Philip İçin Çalışmıştır.
İyi Philip’in hükümdarlığı süresince küçük bir Burgonya Dük arazisi bolluk ve itibarda doruk noktaya ulaşmış sanatın merkezi haline gelmiştir. Philip, Jan Van Eyck’e iyi ödeme yapıyordu. Philip, ressamın finansal açıdan rahat ve dilediğini çizebilecek özgürlüğe sahip olmasını istiyordu. Ressam, Dük için hem saray ressamı hem de diplomat olarak çalışıyordu. Bu işte oldukça sayılan ve sevilen biriydi. Örneğin, 18 Ekim 1427’de St. Luke Ziyafeti sırasında Van Eyck, kendisi için düzenlenen ziyafete katılmaya Tournai’a gitmiştir. Erken dönem Kuzey Rönesansı’nın diğer iki yıldızı Robert Campin ve Rogier van de Weyden de ziyafete katılmıştır.
-Çalışmaları İtalyan Rönesans dünyasında da tanınır.
Jan Van Eyck’in eserleri İtalyanların ilgisini çekmekte geç kalmamıştır. Hatta hayatı süresince patronları arasında birkaç İtalyan da bulunmuştur. Ölümünden kısa süre sonra tabloları, İtalya’da değerbilir bir halk ile karşılaşmıştır. Cenevizli iki, Lucchese’li bir tüccar Brüksel’de ticaret yaparken kendisinden resim talep etmiştir. Büyük ihtimalle Flaman ustanın bazı diğer tabloları İtalya’ya bu tüccarlar sayesinde gitmiştir.
-En büyük eseri şu an restorasyonda.
Jan van Eyck, saraydaki çalışmalarının yanında özel müşterilerine de tablo yapmıştır. Bunların önde gelenlerinden biri de Ghent Sunağı. Bu eserini; tüccar, yatırımcı ve politikacı Jodocus Vijdts ve karısı Elisabeth Borlutt için yapmıştır. Jan’ın kardeşi, Hubert van Eyck de ona yardımcı olmuştur bu eserde. Genellikle; sanat tarihçileri, Hubert’in bu tabloya 1432’de başladığına inanıyor. Diğer kardeş Lambert’in ismi de Burgonya saray belgeleri arasında geçer. Jan’ın ölümünün ardından kardeşinin atölyesiyle ilgilenmiş olabilir. Sunağın 12 panelinin her biri, Hıristiyanlığın ikonik sahnelerini resmeder. Birkaç yıl önce, Belçika’nın Kraliyet Kültürel Miras Enstitüsü, eserin üst katmanındaki yağlı boyayı titizlikle parça koparmak için 2.44 milyon dolar yatırmıştır. Restorasyonun ilk aşaması Ekim 2016’da, dış paneller St. Bavo Katedrali’ne gönderildiğinde bitmiştir. Aynı zamanda da restorasyonun ikinci aşaması başlamış, merkez panel olan ‘The Adoration of the Mystic Lamb’* ile birlikte sunağın 5 alt paneli açılmıştır. Restorasyonun bu parçası daha yeni bitmiştir ve ileride üçüncü aşaması başlamıştır.
Sunakla ilgili konuşmanın başını bu videodan dinleyebilirsiniz.
-Koyun resmetmekte pek de iyi değildi.
Ghent Sunağı restore edilirken merkez panelde bulunan kurbanlık koyunun üzerindeki fazla boyalar da kaldırılmıştı. Bütün sanat tarihi dünyası Jan van Eyck’in orjinal koyununu görünce şok olmuştur. Çirkin. Garip. Rahatsız Edici. Siz seçin!
Görebildiğiniz üzere orijinal koyun (sağdaki) daha insansı bir yüze sahiptir. Kraliyet Enstitüsü sanat tarihçileri restorasyon ekibi, ifadeyi biraz daha ‘normalleştirmek’ için 16. yüzyılda fazladan bir kat boyandığını iddia ediyor. Bu da yüzü daha az rahatsız edici hale getirmek içindi.
Bilemiyorum ama Van Eyck gibi bir usta bile her şeyde iyi olmak zorunda değildir belki de?
-2020 onun yılı olacak.
1 Şubattan 30 Nisan’a kadar Ghent Güzel Sanatlar Müzesinde, ‘Van Eyck, Bir Optik Devrim’ isimli bir sergi ile van Eyck’in yirmi eserinin yarısı kadarı sergilenecek. Serginin merkezinde ‘The Adoration of the Mystic Lamb’ olacak. Esin kaynağı olduğu optik devrimi tamamiyle yansıtabilmek adına, van Eyck’in tabloları, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’dan en yetenekli akranlarının yanında sergilenecek. “Van Eyck, Bir Optik Devrim” 2020’nin görülmesi gereken sergilerinden biri olacak.
*Gizemli Koyuna Tapınma