Işık ve Rengin Ahengi: Bir İslam Mozaikleri Panoraması

Tüm dünyada erken dönem İslam mimarisinin en karakteristik özelliklerinden biri, hem şeriat hem de laiklik dönemlerinde binalarda sıklıkla mozaik kullanılmasıdır. Mozaikler, iç cephede olduğu gibi dış cephede de kullanılmıştır. Bu mozaiklerin en ünlü örneklerden bazılarını bu panoramik yazımızda ele alacağız.


Çeviren: Betül Kap

İslami Mozikler ne kadar İslami?

Hişam Sarayı yer mozaikleri

Hiçbir sanatsal fenomenin bir boşluktan doğmadığını akılda tutmakta fayda var, zira kültürler daima birbirleriyle etkileşimdedir ve insanlığa bıraktıkları mirasta birbirlerinden izler taşırlar. Bu kültürel yayılmanın bir örneği de mozaiklerin ilk Müslümanlar tarafından kullanılmasıdır. MÖ 3. binyılda Mezopotamya’da ortaya çıkan mozaikler, Antik Yunan ve daha sonra Antik Roma sanatıyla yaygınlaşmıştır.

Arap kabileleri genellikle tüccar olduklarından, ticaret yaptıkları insanlara ve dönemin modasına hakimlerdi. Dekorasyon açısından dönemin modası da ışıkta parıldayan minik cam, seramik, mermer, değerli taş ve metal parçalardan oluşan Bizans mozaiğiydi.

Kubbet’üs Sahra

Hz. Muhammed’in ölümünün ardından halifeliğin kurulması ile sürekli genişleyen İslam coğrafyasında nüfuz anlamında bir güç yarışı başladı. İktidarı elde eden en güçlü hanedanlardan biri de Emevilerdi. Hanedanlığın beşinci halifesi Abdülmelik ibn Mervan, Kudüs’ün ortasında, oğlu İshak’ın kurbanı için İbrahim tarafından kullanıldığına inanılan kayanın üzerine camiyi inşa eden kişiydi. Romalılar tarafından yıkılan İkinci Yahudi Tapınağının yerine inşa edilen Kubbet-üs Sahra, Yahudiler için de kutsal bir alan olup bugün bile hâlâ tartışmalara sebebiyet vermektedir.

Kubbet’üs Sahra mozaikleri

Kubbet-üs-Sahra, kültürel etkileşimin harika bir örneğidir. Bizans zanaatkârları tarafından yapıldığı düşünülen, ışıkta parıldayan altın mozaikler, Bizans tarzı dekorasyonun etkisini gözler önüne sererken ikonografide tekrarlanan taçlar, Sasani krallarının giydiği taçları temsil eder.

İç mozaikler

Kubbenin iç kısmındaki mozaiklerde tek bir tane bile insan veya hayvan figürü bulunmaz. Mozaikler bunun yerine kompleks geometrik şekiller ve çiçek motifleriyle bezelidir. Bazı konutların iç dekorasyonunda gördüğümüz figürleri dini mimaride göremeyiz. Bu gelenek, Kur’an ayetlerine dayanır:

5.90 Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.

6.74 Hani İbrahim, babası Azer’e: “Sen, putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve halkı apaçık bir sapkınlık içinde görüyorum.” demişti.

Bu geleneği pekiştiren fikir, canlıların yaratıcısının yalnızca Allah olduğu ve O’nun işini yeniden yaratmaya çalışan insanın O’na rakip olmaya çalıştığı fikridir. Bunun yerine, insanların Allah’ın işini yüceltmesi ve O’nun ne kadar mükemmel olduğunu göstermesi makbul kabul edilir. Bu nedenle Müslümanlar, geometrik desenler, bitki motifleri -genellikle cennetin yeşillerine atıfta bulunurlar- ve vecizlerle mükemmelliği ve sonsuzluğu yansıtan sanatta ustalaşmışlardır. İslam mimarisinde yazı özellikle önemlidir, bu nedenle tüm din Kutsal Kitap’a, yani kelimenin tam anlamıyla ‘okuma’ anlamına gelen Kur’an’a dayanır.

Yukarıdaki resme yakından bakarsanız yazıtların altın renginde olduğunu görebilirsiniz. Kufi adlı eski bir tipografi biçimiyle yazılan yazılar, açısallığı ile okumayı kolaylaştırır. Harfler yatay bir tabandan yükselir veya alçalır, oldukça orantılıdır ve estetik açıdan hoş olmaları amaçlanmıştır. Kubbet-üs Sahra’daki yazıtlar, aynı zamanda Kuran’ın yazılı metninin en eski kanıtlarındandır.

Şam Emeviyye Camii

Şam Emeviyye Camii

İslami mozaik panoramamızda sıradaki durak MS 634’te Müslümanlar tarafından fethedilen Şam. Hristiyanlıkta aziz, İslam’da peygamber olarak kabul edilen Yahya’ya adanmış bir bazilikaya dahil edilen bölümlerle cami haline getirilen Şam Emeviyye Camii, mozaikleri incelemek için harika bir örnektir. Hem iç hem de dış mekanda bulunan mozaiklerin Bizans zanaatkarları tarafından yapıldığı düşünülmektedir.

Camideki mozaiklerin çoğunda şehir ve kır manzaraları yer alır; burada da insan figürü yoktur. Yukarıda, meyve dolu ağaçları besleyen Barada Nehri kıyılarına inşa edilmiş gösterişli Emevi saraylarını görebiliriz. Bu mozaikler iki farklı şekilde yorumlanır: Ya Emevî yönetimi altındaki Şam şehrinin muhteşem güzelliklerini yüceltmek içindirler ya da müminlere vaat edilen cennete atıfta bulunurlar.

Hişam Sarayı

Hişam Sarayı “Hayat Ağacı” mozaiği

İslami mozaikler panoramamızı Filistin’de yer alan Hişam Sarayı mozaikleri ile kapatıyoruz. Mozaiğin içinde bulunduğu kompleks 60 hektarlık bir alana yayılmıştır ve ana saray ve tarım arazisi ile birlikte birçok hamamdan oluşmaktadır. Hamamlar, biri divan olmak üzere birkaç odadan oluşur. Bu odalardan birinde bir ağacın dibinde ceylan avlayan bir aslanı tasvir eden “Hayat Ağacı” bulunur. Konumu nedeniyle bu etkileyici mozaiğe dair çeşitli yorumlar vardır. Kimileri, aslanın abartılı yaşam tarzıyla tanınan Halife Hişam bin Abdülmelik’in yeğeni olan Velid b. el-Yezid olduğunu ve sevgili avladığını söyler. Diğer yorum ise din odaklıdır ve aslanın, diğer dinlere galip gelen ve Hayat Ağacına hükmeden İslam olduğunu söyler. Her iki durumda da mozaiklerdeki göz kamaştırıcı renkler ve tekrar eden geometrik desenler daha sonraki İslami tasarımları şekillendirirken, figüratif sanat Emevi dönemine özgü kalmıştır.

Çeviri Kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/colors-shimmering-in-the-light-islamic-mosaics-panorama/amp/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir