Sembol, çoğunlukla kişilerin dinî inançlarıyla birlikte soyut bir kavramı temsil eden bir imge veya nesnedir. En eski tarihlerinden günümüze kadar her bir medeniyet soyutu somutlaştırmak ve görülebilir kılmak, daha yüksek bir gücün insanların çabalarıyla ilgilendiğine ve onlara sempati duyduğuna dair güvence sağlamak için sembolleri kullanmıştır.
Çeviren: Tuana Akgül
İskandinav mitolojisinde kullanılan semboller yalnızca doğaüstü varlıklarla değil, aynı zamanda günlük yaşamın zorluklarıyla ve ölümden sonra neyin beklendiğinin gizemiyle de ilgili olmuştur. Bu sembollerden bazıları kesinlikle Viking çağına ( MS 790 yy. – MS 1100 yy.) tarihlendirilmesine karşın şüphesiz ki çok daha öncesinde de kullanılmışlardır. Diğer sembollerin Hristiyanlık İskandinavya’ya yerleştikten çok sonra (MS 1100 yy. – MS 1300 yy. aralığında) oluştukları görülür.
İskandinav-Viking döneminden bu yana mistik güçleri çağırdığı düşünülen rünlerin yanı sıra kurttan (koruma için) ata (yolculuklarda koruma sağlaması için), trol haçından (kişiyi trollerden koruyan tılsımdır), Vegvisir imgesine (yol rehberi, kişiye yolunu bulmasında yardım eden geç İzlanda sembolü) ve Web of Wyrd (kader ağı) gibi birçok güçlü semboller bulunmaktadır. Bununla beraber semboller arasında en çok hikâyelerde, resimlerde ve tılsımlarda görülen on tanesi genelde içlerinde en popüler olanlarıdır:
- Yggdrasil – Dünya Ağacı
- The Valknut – Odin’in Düğümü
- Swastika/Sun-Wheel – Gamalı Haç/Güneş Çarkı
- The Aegishjalmur – Korku Miğferi
- Mjolnir – Thor’un Çekici
- The Sventhorn – Uyku Dikeni
- Gungnir – Odin’nin Mızrağı
- The Ship – Gemi
- Huginn and Muninn – Odin’nin Kuzgunları
- The Triskelion – Odin’nin Boynuzları
Bazen bu semboller tılsım formunda (mesela Thor’un çekici) bazense ölüm sonrası tasvirlerde (gemide olduğu gibi) ve genellikle de hayat yolculuğuna ilişkin imgelerde (gamalı haç/güneş çarkı ve gemi) bulunmaktadır. Hangi bağlamda görünürlerse görünsünler, güçlü doğaüstü unsurların önemli çağrımları olarak düşünüldükleri aşikardır.
İskandinavların kendine özgün bir dini yoktu, bu sebeple örneğin Thor’un çekici popüler bir pagan sembolü ile özdeştirilmiş haç gibi Hıristiyan sembollerini bulmak yaygındır. İsa Mesih, başlangıçta sadece kişinin yaşamına yön verme ve koruma için güvenebileceği başka bir tanrı olarak kabul edilmiştir. Hristiyanlık baskın din olana kadar ve eski inanışlar yok olana kadar da öyle kalmıştır.
Yggdrasil (Dünya Ağacı)
Dünya ağacı simgesi birçok kültürün mitolojisinde her şeyin yaşamın döngüsel doğasıyla olan bağlantısının sembolü olarak görülmektedir: Hiçbir şey asla sonunda ölmez, her şey daima sonsuz –ve doğal- bir döngü durumunda kalır. Akademisyen H. R. Ellis Davidson’a göre, Yggdrasil “ İskandinav mitolojisinde en güçlü sembollerden biridir, tanrıların ve insanların dünyalarının merkezinde durduğu söylenir.” (Mitler ve Semboller, 23). Jotunheim, Mimir’in Bilgelik Kuyusu’nun bulunduğu yer olan devlerin dünyası da dahil olmak üzere var olan dokuz âlem -görünen ve görünmeyen dünyaların tümü- bu ağacın köklerine yerleştirilmiştir.
Bu konu üzerine fazlaca tartışma sürmesine rağmen genel olarak Yggdrasil’in bir dişbudak ağacı olduğu ve isminin anlamının en yüce tanrının atının “Odin’in atı” bağlı olduğu ağaç olduğundan anlamına geldiği fakat bilgelik arayışında kendini kurban ettiğinde kendisini astığı ağaç olduğu için aynı zamanda “korku ağacı” anlamına da gelebileceği kabul edilmektedir. (Simek, 375). Ölüm ejderhası Nidhoggr ağacın köklerini kemirirken uyumsuzluk kartalı üst dallarına yuva yapmıştır ve Ratatoskr adlı bir sincap gövdeye doğru koşarak ikisi arasında mesajlar iletmektedir. Yggdrasil bile sonsuza kadar dayanamayacağından ejderha, kartal ve sincap değişimi sembolize etmektedirler. Tanrıların alacakaranlığı ve dünyanın sonu olan Ragnarok’un son savaşında, Yggdrasil her şeyle birlikte yok edilecektir ama sonrasında yeni bir dünyada yeniden doğacaktır.
Valknut (Odin’in Düğümü)
Valknut (Odin’in Düğümü), yaşam ve ölüm arasındaki geçişi sembolize etmektedir ve Davidson’a göre “Tanrı’nın engel olma ve çözme gücünü simgelediği düşünülür.” (Tanrılar ve Mitler, 147). Odin’in sayısız doğaüstü nitelikleri arasında psychopomp (ruh rehberliği, ölülerin ruhlarını öbür dünyaya yönlendiren bir figür) rolü de vardır. Sembolün ismi çoğunlukla Odin’in Valkyrieleri tarafından savaş alanından toplanıp Valhalla’ya getirilen savaşçıları ifade eden “savaşta düşenlerin düğümleri” olarak çevrilir.
Sembol sıklıkla benzer olan Hrungnir’in kalbiyle (Thor tarafından yenilgiye uğratılan devin taştan yapılmış ve üç köşeyi işaret eden kalbi) ilişkilendirmektedir ancak akademisyenler bu ikisinin aynı olup olmadığı üzerine hâlâ tartışmaya devam etmektedirler. Davidson, “Odin’in [Valknut] andıran semboller, Doğu Anglia’daki ilk pagan mezarlıklardaki bazı urnalarda at ve kurt figürlerinin yanında bulunduğunu” belirtmektedir (Tanrılar ve Mitler, 147). At, kurt ve ölüm tamamen Odin’le ilişkilendirildiğinden Valknut’un bir alemden diğerine yapılan koruyucu geçişin bir sembolü olarak yorumlanması muhtemelen doğrudur, yine de bu konuda genel bir bilimsel görüş birliği bulunmamaktadır.
Swastika/Sun-Wheel (Gamalı Haç/Güneş Çarkı)
Gamalı Haç sembolü ne yazık ki MS 20. yüzyılın ortalarında öncelikli olarak Alman Nazi Partisi’yle özdeştirilmiştir oysaki bu sembol aslında dünya çapındaki birçok farklı din ve kültürlerin ikonografisinde görülen gücün, kutsallığın, refahın, sürekliliğin, şansın ve ateşin (yaşam gücü) antik bir sembolüdür. İskandinav dininde, bu sembol gök tanrı Thor’la ilişkilendirilmiştir ve kutsallık ya da sadece şans vermesi için sıklıkla nesnelerin üzerine oyulmuştur. Mesela bir demircinin yalnızca eserini kutsallaştırmakla kalmayıp aynı zamanda nesneyi şanslı kılmak için de çekicine bir gamalı haç oyması gerekirdi.
Çark simgesi, disk ya da güneş çarkı – gökyüzünü ve onun yeryüzüyle ilişkisini, su üzerinde duran bir disk olarak düşünülen dünyayı ya da evreni sembolize eden gamalı haç ile yakından ilişkilidir. İskandinav inancında çark/disk/gamalı haç, giderek Thor ile ilişkilendirilmiştir ve bir tılsım olarak takılmış, hem sürekliliğin hem de şansın sembolü olarak mezar taşlarına oyulmuştur.
The Aegishjalmur (Korku Miğferi)
The Aegishjalmur (Korku Miğferi) aynı zamanda Aegir’in miğferi olarak da bilinmektedir ve ortadan çıkan sekiz adet üç dişli mızraklardan oluşan daire şeklinde koruma ve gücün sembolüdür. Aegishjalmur’a her kim bakarsa korkudan dona kalırdı ve kolayca yenilgiye uğratılabilirdi. İsmi genellikle “korkutucu miğfer” olarak çevrilmektedir (Simek, 2). Miğferlere ve silahlara oyulabiliyordu.
Korku miğferi, Edda şiiriinin (Fafnismal bölümü) ve Edda nesrinin (Gylfaginning bölümü) Fafnir ejderhasıyla Sigurd Savaşı hikâyesinde ortaya çıkar. Korku miğferi aslında Fafnir’indir ve başarısını da ona borçludur. Sigurd ejderhayı öldürdükten sonra Korku miğferini kendisi alır. Üç dişli mızrak simgesi İskandinav koruma rünuyla ile ilgili olduğu düşünülse de bir çember içinde bu simgenin sekiz defa tekrarlanması halinde sekiz bacaklı at Sleipnir’den dolayı Odin’le ilişkilendirimektedir. Bu sayede koruma ve güç kavramlarını da birleştirmektedir.
Mjolnir (Thor’un Çekici)
Mjolnir, Thor’un çekicinin ismidir ve her zaman onun eline geri dönen büyülü bir silahtır. Thor’un koruma sembolüdür aynı zamanda bereket, büyüme ve iyi şans sembolüdür. Çoğu hikâyede Thor çekicini Asgard ve Midgar’ı devlerden veya diğer doğaüstü varlıklardan gelen tehditlere karşı korumak için kullanırken görülmektedir fakat akademisyen Magnus Magnusson şu noktaya dikkat çeker: “Thor’un çekici yalnızca doğaüstü güç ve şiddetin sembolü olmaktan daha fazlasıdır; düğünleri ve evli çiftleri barındıran evleri kutsamak için de aynı zamanda bereket simgesidir.” (13). Thor’un çekici, cephaneliğindeki üç sihirli eşyadan en bilinenidir, diğer ikisi ise güç kuşağı ve demir eldivenleridir.
Mjolnir imgesi en sık tılsım olarak görülmektedir. İskandinavlar yeni din olan Hristiyanlığın baskılarına direnirlerken demirciler Mjolnir tılsımını haçların hemen yanlarına yerleştirirlerdi bu nedenle diğer dönemlere nazaran Thor’un çekici tılsımı bu dönemden sonra (MS 10. yüzyıl sonları – MS 11. yüzyıl) daha fazla görülmeye başlanmıştır. Mjolnir, kaos güçlerine (Jotunheim devleri) karşı büyük düzenin (Tanrıların evi Asgard) büyük koruyucusuydu ve kaybı düşünülemezdi. Devlerden biri tarafından çalındığında Thor, Freyja kılığına girip onu geri almak için bir gelin gibi davranmak zorunda kalmıştır.
The Sventhorn (Uyku Dikeni)
Sventhorn (Uyku dikeni) sembolü arka arkaya dizili dört zıpkın olarak tasvir edilir ve kişinin düşmanını uyutarak yenmesi için büyülü bir imgedir. Sembolden bir dizi İskandinav destanında bahsedilir ancak muhtemelen en iyi bilineni, Odin’in Valkyrie Brynhild’i uyutmak için Sventhorn’u kullandığı, bölüm 20, Volsungs Destanıdır.
Sventhorn’un günlük hayatta tam olarak nasıl kullanıldığı belli değildir ancak amacı kurbanını hayli uzun bir süre boyunca (veya onu kullanan kişi uyanmasını isteyinceye kadar) uyanmayacağı derin bir uykuya neden olmaktır. İskandinav edebiyatında bazen gerçek bir fiziksel öğe olarak görünmesine karşın aynı zamanda meşe tahtasına oyularak sonrasında büyüyü yapan kişinin istediği kadar uyanmayacak bir kişinin (muhtemelen zaten uyuyan bir kişinin) başının altına yerleştirildiği bir çeşit büyü olarak ortaya çıkar.
Gungnir (Odin’nin Mızrağı)
Gungnir (Odin’nin Mızrağı) güç, koruma ve otoritenin sembolüdür. İnsanları Odin’e getirdiği için ismi “yönlendirici” anlamına gelir (Simek, 124). Gungnir, Mjolnir gibi cüceler tarafından yapılırdı ve Odin tarafından kendisini kurban etmek için kullanılırdı. Odin bilgi arayışında Yggdrasil’e asılırken kendisine Gungnir’i saplamaktadır. Odin’in mızrağı simgesi MS 9. yüzyıldan itibaren İskandinavya’da Hristiyanlığın zaferine kadar seramiklerin ve urnaların üzerinde görülmektedir. Mızrak, gücünü artıran ve Odin’e karşı bir ordu çeken (başka bir deyişle, öleceklerini ve Valhalla’ya götürüleceklerini garanti eden) noktaya oyulmuş sihirli rünlere sahiptir.
Ynglinga Destanı’na göre (sadece bir örneğe yer vermek gerekirse) Odin, Gungnir’i düşmanlarının kalbine korku salması için savururdu: “Odin savaştaki düşmanlarının kör olmaları, sağır olmaları ya da paniğe kapılmaları ve silahlarının asalardan daha fazlasını parçalamaması için nasıl davranması gerektiğini biliyordu.” (Davidson, Tanrılar ve Mitler, 63). Bu yüzden bir çatışmada atılan ilk silah Gungnir’i temsil eden ve bir İskandinav veya Viking ordusunu zafere teşvik eden bir mızrak olmuştu.
The Ship (Gemi)
Viking gemisi, İskandinav kültürüyle eş anlamlı olmuştur ve bunun iyi bir nedeni de vardır: Gemi; yaşamın, gelirin, kişinin hayat boyu süren yolculuğu ve öbür dünyanın etkili bir sembolüydü ve İskandinavlar tarafından yüzyıllar boyunca nakliye, ticaret, savaş ve mezar olarak kullanılmıştır. En eski İskandinav teknesi Danimarka’nın MÖ 300. yılından kalma Als Teknesidir (aynı zamanda Hjortspring Teknesi olarak da bilinir).
“Gemiler ve deniz, İskandinav insanlarının hayatında ve hayal gücünde baskın bir rol oynamıştır. Günlük aktivitelerinde değişmez bir faktörüydü. Ölümden sonra, açıkça geminin ölü insanı öbür dünyaya taşıması varsayılıyordu” (Magnusson, 21).
Bereket tanrısı Freyr’in gemisinin devasa olduğu ancak kolayca katlanıp cebinde saklayabileceği söylenmekteydi. Vanir’in tanrılarından biri olan Freyr, en popülerleri arasındaydı (Panteonun en güçlüsü olarak Odin ve Thor ile üçlüyü oluşturmaktadır) ve gemi, Vanir’in gemiyi ölüm ve öbür dünyaya bağlayan dönüşüm gibi büyülü özellikleriyle ilişkilendirilmiştir. En ünlü gemi mezarı Oseberg Gemisidir ama gemi mezarları veya gemi şeklinde yapılmış ya da gemi imgeleri içeren gömütler birkaç farklı bölgede keşfedilmiştir.
Huginn and Muninn (Odin’in kuzgunları)
Huginn ve Muninn düşünce ve hafızayı temsil eden Odin’in kuzgunlarıdır. Savaş sonrası akbabalara olduğu kadar kuzgunlara da bir ziyafet olduğu düşünülmekteydi ve kuzgun Odin’e ölüm ve dönüşümün yanı sıra onun öbür dünyadaki kahramanlar salonunun da sembolü haline gelmiştir. Genellikle kuşlar tanrılarla fakat kuzgun özellikle Odin’le ilişkilendirilir. Davidson’a göre, “kuşlar Viking çağı boyunca hem cenazelerde hem de Uppsala’daki zafer için yapılan büyük fedakarlığın bir parçası olarak kurban edilmiştir ancak kurbanlardan en çok zevk alınan kuşların kuzgunlardır.” (Mitler ve Semboller, 98). Bununla birlikte kuşlar aynı zamanda yaşamın sembolleriydi ve Odin’e veteriner rolünde yardımcı olmuşlardır.
Huginn ve Muninn imgesi en çok urnalarda ve ölümle ilişkilendirilen diğer eşyalarda görülmüştür. Şüphesiz ki Odin’in entelektüel yönlerini sembolize ederler ama sıradan ölümlüler için ölenlerin güçlü hafızasını ve onlar hakkındaki düşünceleri temsil etmişlerdir.
The Triskelion (Odin’nin Boynuzları)
Triskelion (Odin’in Boynuzları) bilgeliği, şiirsel ilhamı, Odin’i ve üçü arasındaki bağlantıyı simgeleyen birbirine geçmiş üç boynuz simgesidir. Odin, gelmiş geçmiş en bilge adam olan Kvasir’in kanından mayalanmış Mead şiirini devlerden çalmıştır ve onu daha sonra insanlıkla paylaşan tanrılara getirmiştir. Mead şiirinden her kim içerse görkemli dizeler besteleyebilir ve şiir bilimle ilişkilendirildiği için de muazzam bir bilgeliğe erişir.
Odin, diğer sorumluluklarının yanı sıra alkol tanrısıydı ve bu nedenle içki içmek ve içki partileriyle ilişkilendirildi. Davidson’un yazısında, “Şarap, bira ya da bal likörü içmek bütün şölenlerde törensel öneme sahipti ve görünüşe bakılırsa insanlar kurban vermek için bir araya geldiklerinde salonu ‘kutsallaştıran’ da buydu” (Myths and Symbols, 41) şeklinde geçer. Birbirine kenetlenen boynuzlar, halk toplantıları için birbirleriyle ve Odin ile buluşanların arasındaki bağlantıyı vurgulamıştır.