Haftanın Tablosu: Yanan Zürafa, Salvador Dalí

Yanan Zürafa, Salvador Dalí’nin en bilinen eserlerinden biridir. Ancak bu kompozisyon sadece bir tablosunda ortaya çıkmamıştır. Tablo 1937’de, sanatçının yaşayan en ünlü Sürrealist olduğu zamanlarda yapılmıştır. Dali’nin 1940’ların başında geçici bir süre Amerika’da kaldığı dönemden önce, İspanya’da gemide yağlı boyalarla boyanmıştı. Tablo 35X27 cm boyutlarındadır. Bugün sizlere Salvador Dali’nin tablolarındaki tüm yanan zürafaları göstereceğiz!

Salvador Dalí, Yanan Zürafa, 1937, Kunstmuseum Basel

Zürafayı arka planda, sırtı yanarken görüyoruz. Resmin geri kalan unsurlarına göre oldukça küçüktür. Dalí ilk olarak 1930 tarihli L’Âge d’Or (Altın Çağ) filminde yanan zürafa görüntüsünü kullandı. Yanan Zürafa, 1937’de Canavarların Buluşları resminde tekrar görülmektedir.

Salvador Dalí, Canavarların Buluşları, 1937, Chicago Sanat Enstitüsü

Resmin adının Yanan Zürafa olması ilginçtir çünkü öndeki iki kadın formundan çok daha küçük olan bu görüntü ancak gerilere doğru göz gezdirdiğimizde kendini göstermektedir. Kadın formunun parçalanması ve kadın cinselliğini çevreleyen mistifikasyon, fetişizmle birleştiğinde Dali’nin ana temalarını oluşturan ortak kompozisyonlardandır. Altında yatanları ortaya çıkararak derinin soyulması, bu çalışmada aktarılan ana fikirlerden biri gibi görünüyor. Figürler, sanatçının olağanüstü renk kullanımıyla yarattığı bir rüya manzarasında, birbirinden ve resmin geri kalanından ayrı bir yerde duruyor.

Figürler özelliksizdir, görme veya duymadan yoksundur ancak ön plandaki figür bir şeye uzanmaktadır, belki de kadınların eşitlik yolculuğunda ulaştıkları konumun simgesi olarak yorumlanabilir.

1937, İspanya İç Savaşı’nın devam etmekte olan 2. Dünya Savaşı’na karıştığı kanlı bir yıldı. Dalí’nin göç etmesine sebep olan şey de buydu tam olarak. Pablo Picasso’nun Guernica‘sını biliyor musunuz? Orada gösterilen bomba saldırısı bu savaş sırasında gerçekleşmişti.

Dalí, zürafayı “eril kozmik kıyamet canavarı” olarak nitelendirirdi. Daha sonra II. Dünya Savaşı’nın bir önsezisi olduğuna inandı. Dalí daha sonra tekrar zürafaya geri dönecek, 1975’te pastel ve su renginde, Yanan Kahverengi Zürafalar‘ı yapacaktı.

Salvador Dali, Yanan Kahverengi Zürafalar, 1975

Psikanalizin ortaya çıkışı ve Sigmund Freud’un çalışmaları; Picasso’nun kübist üretimleri, Miro, Vermeer, Velazquez ve klasik ressamlar gibi diğer gerçeküstücülerin çalışmaları ile birlikte sanatçılar üzerinde büyük etkiler yarattı.

Ancak Dalí’nin Freud ile olan ilişkisinin hikâyesiyle bu tablo hakkında konuşmaya başlamalıyız. Psikanalitik yöntemini, medeniyet için atılmış dev bir adım olarak görüyordu:

“Ölümsüz Yunanistan ile çağımız arasındaki tek fark, Yunan zamanlarında sadece neoplatonik olan insan vücudunun şimdi sadece psikanaliz yoluyla açılacak gizli çekmecelerle dolu olduğunu keşfeden Sigmund Freud olmasıdır.”

Salvador Dali, Yanan Zürafa, detay

Göğüs kafesinden dışarı açılan çekmece, ana figürün sol ayağından açılan yedi küçük çekmeceyle birlikte Dali’nin antropomorfik dolap olarak adlandırdığı şeyi oluşturuyor. Bu bizi Freud’a ve insan ruhunun ancak psikanaliz yoluyla açılabilen gizli çekmecelerine götürür. Dali’nin bakış açısına göre bu, içsel ve bilinçaltı yaşamın bastırılması ve içsel canavarın evcilleştirilmesi ile ilgiliydi. Kadınlar nesnelleştirilir ve arzu edilir ve bu bastırılır ve gerçek benlik gizlenir çünkü bunlar toplumsal olarak kabul edilebilir değildir. Yanan Zürafa, dünyaya savaşın ve direnişin olanakları hakkında bir uyarı gibiydi. Ressama göre tek umut, insanlığın psikanaliz yoluyla kurtarılabileceğiydi.

Kaynakça: http://www.dailyartmagazine.com/salvador-dali-the-burning-giraffe/

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir