Eugène Boudin, Empresyonizmin kurucusu olarak kabul edilebilir. 1858’de genç bir Claude Monet ile tanışan ve onun kabataslak izlenimci manzaralarını etkileyen oydu. Boudin’in değişen renk değerleri, cesur fırça darbeleri ve sınırlı çizgileri, Claude Monet, Auguste Renoir ve Camille Pissarro gibi daha sonraki ve daha ünlü Empresyonist sanatçılar tarafından açıkça benimsenen stilistik unsurlardı.
Eugène Boudin, hayatının çoğunu Normandiya’nın Seine Haliç’ini çevreleyen sahil kasabalarında çalışarak yaşadı. Haliç’in güney kıyısında bir şehir olan Honfleur, denizci olan babasının eviydi. Haliç’in kuzey kıyısında bir şehir olan Le Havre ise, Boudin’in evi ve stüdyo yeriydi. Deniz ve gökyüzü, Seine Nehri, İngiliz Kanalı ve babasının denizcilik kariyerinin sürekli mevcudiyeti kanında sembolik olarak vardı.
Kompozisyon
1876 yılında tamamlanan eser, küçük bir kanvas üzerine yağlı boya ile resmedilmiştir. Ufacık boyutuna rağmen ustaca yakalanmış olan pürüzsüz mavi tonlarının, suya ve gökyüzüne mükemmel bir görsel etkisi vardır. Resmin merkezine alarak odaklandığı bir konusu yoktur. Resmi olmayan bir fotoğraf enstantanesi gibi, Norman sahil kasabası Trouville-sur-Mer’deki iki iskeleyi çevreleyen genel ambiyansı ve hassas hareketleri yakalar. Ön planda soldaki maviye, sağdaki kırmızıya boyanmış büyük direkli iki gemi var. Orta alanda kompozisyonun sol ve sağ taraflarında ufuk seviyesinde kahverengi tonlarda boyanmış iki adet dalgakıran bulunmaktadır. Koyu renkli ve direkli orta boy bir gemi, ön plandaki daha büyük gemilere mesafe ve ölçek duygusu verir. Doğrusal perspektifi ve engin mesafe hissini ise arka planda iskelelerin ötesinde yüzen sarı renkli ve direkli küçük bir tekne tamamlar.
Gökyüzü ve Bulutlar
Jean Baptiste Camille Corot, bir keresinde Eugène Boudin’in “göklerin kralı” olduğunu belirtmiştir ve Trouville, Dalgakıran ve Gelgit bu unvanın altını çizmektedir. Boudin mavi renginin genişlediği yerlerde çeşitlilik ve ilgi eklemek için beyaz ve gri tonlar enjekte ediyor. Bulutların soluk fısıltıları en üstteki gökyüzünü şekillendiriyor ve ardından teknelere ve iskelelere doğru geniş benekli bulut ve sis katmanlarına dönüşüyor. Gökyüzü nemli ve rüzgar makul seviyededir.
Deniz ve Gölgeler
Gemilerin altında şen şakrak bir deniz var. Su mavi, beyaz, gri, siyah ve kırmızı fırça darbelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Teknelerin hemen önünde, su yüzeyinde titreşen gölgeler var. Suyun üzerine yansıyormuş efekti verebilmek için gemilerin gövdelerinin gölgeleri kullanılmıştır. Gölgeler, gemilere ve suya bir beden duygusu katar; ancak süreklilik algılarıyla çelişir. Tekneler gölgeler nedeniyle daha sağlam ve kalıcı görünürken, su daha temelsiz ve süreksiz görünür. Gölgeler, yekpare ve sabit tekneleri, saydam ve hareketli olan suyu; bu iki karşıt unsuru birbirine bağlar.
Trouville, Dalgakıran ve Gelgit, ince niteliklerin bir başyapıtıdır. Eugène Boudin, açık hava (en plein air) ressamlığı yapan ilk Fransız manzara ressamlarından biriydi. Eugène Boudin’in varlığını ve sanatsal inançlarını bilmek, Claude Monet’in İzlenimciliği kurduğu inancını baltalamaktadır.
Çeviri kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/eugene-boudin-trouville-jetties-high-tide/