1937’de doğan David Hockney, pop yıldızı gibi davranan ilk İngiliz ressamdı. Kraliyet Sanat Koleji’nden 1962’de altın bir madalyayla mezun olduğu dakika ünlü ve ihtişamlı bir hayata adım atmıştı.
Çeviren: Elif Dağatar
İngiliz Pop Art’ı, Amerikan Pop Art’ından daha önce Richard Hamilton ve Eduardo Paolozzi ile 1950’de başlamıştır. Fakat ‘Gelecek çarşamba akşam 8’de seni seveceğim’ gibi grafitivari sloganlar ve 1962’deki ‘A Man Stood in Front of His House With Rain Descending*’ eserinde Beatles benzeri acıklı resimlerdeki toplumsal hayal gücünü yakalayan kişi; aşk, seks ve modern dünya ile boğuşan bir genç, Hockney, olmuştur.
1970’lere doğru Hockney bu ünden hoşnutsuzdu. İkonik durumunu ve Amerikaya taşınmasının büyüleyici belgesi olan A Bigger Splash isimli film, özel hayatına olan ihlalinden dolayı onu rahatsız etmişti. Babasının ölümünden bir yıl önce ressam, Kenneth ve Laura Hockney’i ‘Ebeveynlerim’ adlı tabloda, daha sonra onun imzası haline gelecek stili kullanmıştır: bolca ışık, bolca mavi ve fotografik titizlik.
Hockney’in ‘Ebeveynlerim’ resminde karakterler, seyircinin dikkatini tuvalin merkezinden tutmak için minimal ve oldukça basit bir iç mekânda resmedilmiştir. Resim, sanat ve hayat arasında dengelenmiştir. Hockney’in entel zevkleri ile ailesini bizden önde tutmak arasındadır.
Resim bir çok sembolik nesne ve ipuçlarıyla doludur, tıpkı ‘Old Master’ resimleri gibi. Piero della Francesca’nın Mesih’in Vaftizi’nin aynadaki yansıması, ailesinin Hıristiyan değerlerini gösterir. Sanatçı aslen bu eserin bir versiyonunu kendi yüzüyle aynada denemiştir. Kenneth Hockney, kitabı Sanat ve Fotoğraf’ı okumaya dalmış, annesinin aksine oğlundan bihaber görünüyor. Laura ise sanki fotoğraf çektirir gibi bir poz vermiş sıcaklık saçıyor. Hockney bu resme başladığında Paris’te yaşıyordu. Dolabın rafında da Proust’ın Geçmiş Şeyleri Anma’sı ve 18. yüzyılın samimi ve esrarengiz ev yaşamı ressamı Fransız Jean Baptiste Chardin hakkında kitaplar vardır. Chardin’in temiz, basit dünyası Hockney’nin resminin saflığına yansımış. Sakin, sabit ışık annesinin saçlarına yaldızlı bir ışıltı yağdırmış. Babasının resimdeki kahverengi takımı ve duruşu onu ışıktan uzaklaştırmış. Birlikte muhteşem bir ikiliyi oluşturmuşlar.
‘Ebeveynlerim’, David’in çocukluğuna, basit ve anlaşılabilir dünyaya duyduğu özlem. Ayrıca geçmişin bir analizi ve sevgisinin ilanı. Ressam, sanatın onu olağan hayatından uzaklaştırdığını ve ailesini yabancılaştırdığını fark eder böylece resmi onlara yakınlaşmak için kullanır.