Düşmüş Melek, akademik bir sanatçı olan Alexandre Cabanel’in 1847 yılında yapmış olduğu yağlı boya eseridir. Fransa’daki Fabre Müzesi’nde bulunan ve kamuya açık olan eser, melekler ve şeytan olarak etiketlenmiştir.
Alexandre Cabanel’in (1823-1889) hayatı tam bir başarı öyküsüdür. Montpellier’de dünyaya gelen Cabanel, daha 17 yaşındayken Paris’teki güzel sanatlar fakültesi olan Ecole des Beaux-Arts‘a girdi. Ünlü ressam François-Édouard Picot ile çalıştı ve Paris Salonu’na kabul edildi. Prix de Rome bursunu kazandığında yirmi iki yaşındaydı. Ardından 1863’te Enstitüye üye olarak seçildi ve 1864’te École des Beaux-Arts‘ta profesör oldu. 1865, 1867 ve 1878 yıllarında Paris Salonu’ndan, Büyük Onur Madalyası (Grande Médaille d’Honneur) aldı.
Alexandre Cabanel (1823-1889) daha çok Musa, Oidipus, Kleopatra, Ophelia, Adem ile Havva gibi klasik, tarihî ve dinî tablolarıyla tanınmaktadır. III. Napolyon’un en sevdiği ressam olan Cabanel, Düşmüş Melek eserini 24 yaşındayken yapmıştır. Bir yıl önce, 1846 yılında Cabanel, aynı figürü çaresizlik içinde ve fırtına bulutları gökyüzünde gözükürken resmetmiştir. Ancak bu versiyon daha farklı, buradaki düşmüş melek yakışıklı bir şeytan olarak karşımızda.
Empresyonistlere aktif olarak karşı çıkan Cabanel, onların Paris Salonu’na girmemeleri için uğraşmış, özellikle Édouard Manet (aralarında Manet’in Olympia tablosu nedeniyle husumet olmuştur) olmak üzere empresyonist ressamların tablolarını salona kabul etmemiş, bu yüzden Salon des Refusés‘in (Reddedilenler Salonu) kurulmasına yol açmıştır. [1]
Çalışmada “düşmüş” meleği görüyoruz – lütuftan düşmüş ve Tanrı tarafından sürgün edilmiş. Cabanel’in eser için ilham kaynağı, John Milton’un 1667 yılında yazdığı epik şiiri “Kayıp Cennet” ve düşmüş melekler, Moloch, Belial, Mulciber, Mammon ve Beelzebub idi.
Daha iyidir hükmetmek cehennemde, kulluk etmektense cennette – John Milton, Kayıp Cennet, 1667
Cabanel, el yapımı bir şekilde figürün kas sistemini tasvir etmektedir. Düşmüş Melek’in pozu, pişman gözükmesinden çok asi ve somurtkandır. Sağ gözündeki gözyaşına rağmen gözleri sessiz bir öfkeyle yanmaktadır. Birbirine kenetlenmiş elleri ve yukarı doğru kaldırılmış dirsekleri yüzünün çoğunu kapatmaktadır ve kavganın bitmediğini göstermektedir.
Yüz ifadesini kolları ile gizlemesine rağmen, onun ruh halini onun gözlerinde gördüklerimizle yargılayabildiğimiz için duygularını bizden saklayamıyor. Gözlerinde intikam ve öfke ifadesi var. Birinin onun Tanrı tarafından atılmasının bedelini ödeyeceğini biliyor. Gururunu koruyor ancak intikam almayı da düşünüyor.
Sedef renkli, ışık saçan, zarif bir şekilde dalgalana tüylü kanatları muhteşemdir. Arkasında yarı saydam maviler içinde havada süzülen, sadık ve mutlu melekler ordusu vardır.
Roma’da daha önce hiçbir öğrenci Şeytan içerikli bir tablo sunmadığı için bu konu sergi jürilerini şaşkına uğratmıştı. Bu bir tarih resmi sunumuydu ve bazı kurallara uyulması gerekiyordu. Eseri inceleyen hukukçular ve akademisyenler eseri Romantizm tarzı ile sınırlandığı için eleştirdiler.