Edebiyat, müzik, sinema… Sanatın pek çok dalı birbiriyle hep iç içedir, birbirini sürekli besler. Peki size dünyaca ünlü, pek çok insanın aklından çıkmayan, değerli ressamların tablolarının; film sahnelerinde birebir aynılarının kullanıldığını söylesek ne düşünürsünüz? Sinema ve resmin bir araya geldiğinde ortaya nasıl güzel işler çıktığını görünce her bir görüntüye hayran olacaksınız. İşte o tablolardan etkilenen film sahneleri.
Melancholia (2011) – Sir John Everett Millais, Ophelia (1851)
The Thomas Crown Affair (1999) – Rene Magritte, İnsanın Oğlu (1964)
Shirley: Visions of Reality (2013) – Edward Hopper, New York Sineması (1939)
Toplumcu gerçekçi sanatçı Edward Hopper’ın 1939’da çizdiği, Hollywood’un seyirciyi sinema salonlarında sahte dünyalara götürdüğünü anlatan New York Sineması adlı tablosu Gustav Deutsch’un “Shirley: Visions of Reality” adlı filmine ilham oldu. Film ve tablo birbirinin tıpatıp aynısı olduğu kadar içerik olarak da benzerlik gösteriyor. Zira, hem filmde hem de resimde gerçekliği arama çabası içindeki insanlar temsil ediliyor.
Lust for Life (1956) – Vincent van Gogh, Gece Kahvesi (1888)
Yaşadığı sırada değeri pek bilinmeyen ancak günümüzde pek çok sanat dalını etkisi altına almayı başaran Hollandalı izlenimci ressam van Gogh, bu kez 1888’de çizdiği Gece Kahvesi adlı tablosuyla Amerikalı yönetmen Vincente Minnelli’ye ilham oluyor. Minnelli’nin 1956’da yönettiği “Lust for Life (Ölmeyen İnsanlar)” adlı filminin afişinde bile van Gogh’un Yıldızlı Gece adlı tablosundaki gökyüzü silik bir şekilde de olsa resmedilmiş. Van Gogh’un hayatını konu alan filmde ayrıca ünlü ressamın “Gece Kahvesi” adlı tablosu da neredeyse birebir şekilde kullanılmış.
A Star Is Born (1954) – Edgar Degas Dansçıları
1955 yapımı A Star is Born, ünlü ressam Edgar Degas’tan etkilenmiş. George Cukor’un 1955’te yönettiği filmde dansçıların hazırlandığı sahne, izlenimcilik akımının kurucularından kabul edilen Edgar Degas’ın 1883’te çizdiği Frieze Of Dancers adlı tablosu ile benzerlik gösteriyor.
Forrest Gump (1994) – Andrew Wyeth, Christina’nın Dünyası (1948)
Robert Zemeckis’in 1994’te yönettiği Forrest Gump filmine, Amerikalı gerçekçi ressam Andrew Wyeth’in 1948’de çizdiği popüler tablosu Christina’nın Dünyası ilham olmuştur. Wyeth, yazı geçirmek için gittiği South Cushing bölgesinde kas hastalığından dolayı yürüyemeyen Christina Olson adlı bir kadından etkilenmiş ve onu resmetmek istemiştir. Film, her ne kadar tablodaki kadar duygusal olmasa da bu sahnesi sayesinde tabloyla arasında bir benzerlik doğuyor.
Shutter Island (2010) – Gustav Klimt, Öpücük (1908)
Amerikalı başarılı yönetmen Martin Scorsese imzası taşıyan Shutter Island (Zindan Adası) adlı film de ünlü resimlerden ilham alanlar arasında yerini aldı. Scorsese’nin 4’üncü kez birlikte çalıştığı başarılı oyuncu Leonardo DiCaprio’nun Michelle Williams’a sarıldığı sahne, Gustav Klimt’in The Kiss adlı tablosunu hatırlatıyor.
Pennies from Heaven (1983) – Edward Hopper, Gece Kuşları (1942)
Hopper’ın en büyük şaheserlerinden biri 1983’teki Pennies from Heaven adlı filme ilham kaynağı oldu. Herbert Ross’un yönettiği sahne, bütün ayrıntılarla yeniden oluşturuldu. Atmosfer karanlık ve kasvetli. Garson, oturan iki adam ve düşüncelerinde kaybolmuş gözüken genç kadın – hepsi Hopper’ın el işçiliğinin uyandırdığı ürkütücü ambiyansı taklit etmeye hizmet ediyor. İronik bir şekilde bu film, Gece Kuşları’nın ev sahipliği yaptığı Chicago’da, Chicago Sanat Enstitüsü’nde çekildi.
A Clockwork Orange (1971) – Vincent van Gogh, Egzersiz Yapan Mahkumlar (1890)
The Adventures of the Baron of Münchhausen (1988) – Botticelli, Venüs’ün Doğuşu (1485)
Venüs’ün Doğuşu popüler kültüre büyük ilham verdi. Yönetmen Terry Gilliam’ın Münchhausen Baronu’nun Maceraları filminde, Botticelli’nin imajını, Uma Thurman’ın yorumladığı gibi, kutsallık içeren normal boyutundan daha büyük bir kabuğa aktardı. Uzun kızıl saçları onun tek gizlilik aracıdır. Sudan, Yunan heykeline özgü duruşu olan bir tarak kabuğunda ortaya çıkar. Yerleşim, hareketler ve ayar; İtalyan ressamın şaheseriyle aynıdır.
Fight Club ve The Godfather: Part II – Jacques-Louis David, Marat’ın Ölümü
The Truman Show (1998) – Rene Magritte, Ay Işığında Magritte Mimarisi (1856)
Peter Weir’ın yönettiği unutulmaz film listenizde mutlaka yerini alması gereken The Truman Show filminin akıllara kazınan bu son sahnesinde gerçeküstücü ressam René Magritte’ten esinlenilmiş. Magritte’in “Ay Işığında Magritte Mimarisi ” adlı tablosu da diğer pek çok tablosunda olduğu gibi gerçekliği sorguluyor; tablo bu yönüyle de The Truman Show filmiyle ortak noktada buluşmayı başarıyor.
The Watchmen – Leonardo da Vinci, Son Akşam Yemeği
Leonardo Da Vinci’nin resimlerinin, pek çok sinema filmine esin kaynağı olduğunu çoğumuz biliyoruz. Onun hala sırları çözülemeyen Son Akşam Yemeği adlı tablosu ise bu kez Zack Snyder tarafından yönetilen 2009 yapımı The Watchmen adlı filminin bir sahnesinde kullanıldı. Tablo daha önce The Simpsons gibi çizgi dizilere de yansımıştı.
Django Unchained (2012) – Thomas Gainsborough, Mavi Elbiseli Çocuk (1770)
Quentin Tarantino’nun kült filmlerinden biri olan Django Unchained, Thomas Gainsborough’un Mavi Elbiseli Çocuk tablosuna gönderme yapmıştır.