“Açık Hava Ressamlığı” anlamına gelen Fransızca bir deyim olan ”En plein air”, açık havada manzara boyama sürecini tanımlar ancak ifade boyama sürecinin sonunda ortaya çıkan eserleri adlandırmak için de kullanılmıştır.
Terim hem basit bir teknik yaklaşımı hem de bütün bir sanatsal inancı tanımlar: Gerçeğin duyusal gerçekliğe geçişi, manzarayı mitolojikleştirmeyi veya kurgusallaştırmayı reddetme ve sanatçının, yüce bir ustadan ziyade yaratıcı emekçi olduğu fikrine bağlılık. Açık havada resim yapmanın başlangıcı Rönesans’a kadar uzanmaktadır, genellikle stüdyoda yapılacak resimlere hazırlık olarak yapılmıştır ancak 19. yüzyılda, John Constable, Camille Corot ve Claude Monet gibi sanatçıların kümülatif çabalarıyla açık hava ressamlığı, günümüzde hâlâ ima ettiği çağdaşlık ve doğaya karşı olan sadakat görüşünü temsil etmeye başladı. Açık hava resmiyle eşanlamlı hâle gelen ve ışığa ve atmosfere gösterilen ilgiyle de ilişkilendirilen İzlenimcilik, ortaya çıkan diğer hareketlerden daha fazlasıydı.
Bugün, bir zamanlar garip bir yapmacıklık olarak kabul edilen Açık Hava Ressamlığı; birçok profesyonel, yarı profesyonel ve amatör sanatçılar tarafından tercih ediliyor.
Birkaç Maddede Açık Hava Ressamlığı;
- Açık havada resim yapmak, sanatçıların belirli bir anda belirli bir manzaranın duygusal ve duyusal boyutlarını yakalamalarına izin verdi. Böylece sanatta kişisel dürtünün ifade edilmesine ve doğaçlama yapılmasına yol açtı. 19. yüzyılda ünlenen Açık Hava Ressamlığı’nın günümüzde devam eden popülaritesi – örneğin aynı döneme ait geleneksel, tarihsel tablolarla karşılaştırıldığında – tekniğin sanatçıların zihinsel bir hile olmadan doğrudan izleyicilerle iletişim kurmasına nasıl izin verdiğini gösteriyor.
- Açık Hava Ressamlığı, John Constable gibi İngiliz Romantik ressamlardan Orta Fransa’nın Barbizon Okulu’na kadar daha önceki sanatçılar tarafından öncülük edilmiş olmasına rağmen, özellikle İzlenimci hareket ile ilişkilendirildi. Bu nedenle, Açık Hava Ressamlığı’nda, genellikle İzlenimcilik hareketi ile bağdaştırılan gevşek, hafif ve hızlı fırça çalışmalarına yer verilir.
- Bir teknikten ziyade bir dünya görüşü olarak kabul edilen Açık Hava Ressamlığı, gerçekliği dürüst ve süssüz bir biçimde tasvir ettiği için modern sanatın üzerine büyük bir gölge düşürüyor. Örneğin Courbet ve Cézanne’in çalışmalarında Açık Hava Ressamlığı, sırasıyla kültürel ve üslup devrimini temsil ediyordu ancak Cézanne’ın Kübizm üzerindeki büyük etkisi göz önüne alındığında Açık Hava Ressamlığı ikinci planda kalıyordu.
- On dokuzuncu yüzyıl boyunca Açık Hava Ressamlığı’nın yükselişi, meşru bir sanatsal tür olan manzara resminin yükselişiyle aynı anda gerçekleşti. On dokuzuncu yüzyılın başlarında, manzaralar ancak mitolojik veya tarihi bir tabloya zemin sağlıyorlarsa dikkate değer bir konu olarak görülüyordu. 19. yüzyılın sonunda, manzaraların değeri herkes tarafından bilindi özellikle doğal manzaralar, kendi başlarına dikkate değerdi.
ÖRNEK SANAT ESERLERİ
1) Saman Arabası, John Constable ( 1821)
Güneydoğu İngiltere’nin yemyeşil kırsalını betimleyen bu manzara resmi, su basmış bir dereyi geçen saman arabası görüntüsü etrafında odaklanmıştır. Siyah-beyaz bir köpeğin eşlik ettiği at sırtında bir figür de dahil olmak üzere bir dizi figür tabloyu dolduruyor ancak vurgu, bir bütün olarak manzara üzerinde. Gençliğinde sanatının büyük bir bölümünün konusu olacak olan Suffolk ve Essex kırsalında amatör eskiz gezileri yapmış ve “Buralar beni ressam yaptı, değirmenlerden, barajlarından kaçan suyun sesi, söğütler, eski çürümüş kalaslar ve tuğla işleri… böyle şeyleri seviyorum.” demiştir.
2) Saman Balyaları, Yaz Sonu, 1891- Claude Monet
Monet’in genellikle “Saman Balyaları” olarak bilinen ünlü Empresyonist manzara resim serisi, günün ve yılın farklı zamanlarında iki saman balyası motifine odaklanıyor. Yazın ortasında bulunan bu sahnede, hafif ve zengin renklerle parlak görüntüler elde edilmiştir. Resmin sağında bulunan ufuk atmosferik bir parıltıya bürünürken güneş ışığı ve gölge, alanı alacalı sarılar ve kırmızılardan oluşan köşegenlere ve koyu mavi ve yeşil şeritlere böler.
Monet, 1890 yazından bir sonraki yılın ilkbaharına kadar, ışık ve atmosferin günlük ve mevsimlik değişimlerini yakalamaya çalışarak “Saman Balyaları“nı yaptı. Monet sadece çağdaşlarını değil, aynı zamanda Andre Derain, Vlaminck, Fovistler ve Samanlık serisi hakkında şunları söyleyen Kandinsky gibi ondan sonra gelen sanatçıları da etkiledi:
”Birden benim için netleşen şey, paletin daha önce anlayamadığım ve en çılgın hayallerimi bile aşan beklenmedik gücü oldu.”
3) Karanfil, Zambak, Zambak, Gül, John Singer Sargent, 1885
John Singer Sargent’ın tablosu, adını iki kızı çevreleyen çiçeklerden alıyor ancak başlık aynı zamanda günün popüler bir şarkısına atıfta bulunuyor. Akşam karanlığının lavanta ışığıyla parıldayan uzun beyaz elbiseler giymiş kızlar, bahçeye asmaya hazırlandıkları parlak Japon fenerlerine dikkatle bakıyorlar. Manzarayı kırpıp yakın plan görüntüsünü kullanarak Sargent, bahçeyi karmaşık çiçek desenleriyle dolu dekoratif bir alan haline getiriyor. Sanat tarihçisi ve küratör Richard Ormond’un yazdığı gibi resim; “Bir tür cennet bahçesi, çiçekler ve yeşilliklerle dolu, icat edilmiş bir bahçe. Açık Hava Ressamlığı’nı Rafael öncesi sanat ve Estetik dürtülerle birleştirir.” Sargent, duyusal gerçekliğin doğrudan ifadesinden yola çıkarak Tüm Açık Hava Resimlerini yozlaşmış olan yeni yönlere taşıdı. Monet’den etkilenen Sargent, genellikle manzaralar için kullanılan Açık Hava tekniğini kendisin ünlü olduğu tür olan portreyi yaratmaya uyarladı. Sargent sık sık boyadığını kazıdı, aslında her akşam yeniden başladı ve sonuçta ortaya çıkan karenin daha sıkı bir kompozisyona yol açacağını düşündüğü için tuvalden 0.61 metre kesti.
4) Çiçek Bahçesi, Louveciennes, Camille Pissarro, 1872
Bir erkek ve bir kadın, Pissarro’nun güneşli bahar sahnesinde tarlaya bakıyor, tarla yeni bir mevsim için sürülüyor. Merkezin hemen sağında dikey olarak uzanan kıvrımlı bir yol, dikkatleri ufka ve uzaktaki kümelenmiş ağaçlara çekerken aynı zamanda kenarlarındaki parlak yeni fideleri de vurguluyor. Bu arada iki ağacın gölgeleri, iki işçiyi çerçeveleyen yatay bir çizgi oluşturur. Resim, bir yenilenme kaynağı olarak baharın parlak vaadini ve insan ve doğal dünyalar arasındaki uyum duygusunu aktarıyor. Eserde Çiçek Bahçesi, sanatçının “Aynı anda gökyüzü, su, dallar, toprak üzerinde çalışması, her şeyi eşit bir şekilde sürdürmesi ve elde edene kadar durmadan yeniden çalışması gerektiği” görüşünü dile getiriyor. “Cömertçe ve tereddüt etmeden boyayın çünkü ilk izlenimi kaybetmemek en iyisidir.” Corot’dan Açık Hava Ressamlığı’nı öğrenmişti ancak eski sanatçının klasik referanslarından kaçınarak bunun yerine çağdaş manzaralara gerçekçi bir yaklaşımı vurguladı. Sanatı bazen ‘bayağı’ olmakla eleştirildi çünkü gördüklerini çizdi: ‘Çeşitli gelişim aşamalarındaki çalılar, toprak höyükleri ve ağaçlardan oluşan tekerlek izi ve kenarlı karmakarışıklık.’ gibi.
Bu resim, Pissarro’nun 1874’teki ilk İzlenimci sergide sergilediği beş eserden biriydi. Eser,Empresyonist sergilerin sekizinde de sergilemeye devam etti ve çalışmaları Paul Gauguin ve onunla Açık Hava’da yapmaya başlayan ve onu “usta” olarak kabul eden Cézanne’ı derinden etkiledi.
5 ) Mont Sainte-Victoire, Paul Cézanne, 1904
Bu eser, güney Fransa’daki birçok tasviri ve çevresindeki manzara nedeniyle Cézanne’ın eseriyle eşanlamlı bir dönüm noktası olan Mont Sainte-Victoire’ı tasvir ediyor. Uzakta, Arc Nehri’ni geçen yine sıklıkla Cézanne tarafından boyanmış olan – demiryolu köprüsü bir an için görülebilir. Açıldıktan sadece altı ay sonra,1878’de demiryolunda seyahat ettikten sonra Cézanne dağı “güzel bir motif” olarak tanımladı; çok geçmeden boyamaya başladı.
1870’ten itibaren Paris’te yaşayan Cézanne, sanata bireysel yaklaşımını geliştirebileceği Provence’ta giderek daha fazla zaman geçirdi. Açık Hava Ressamlığı, özellikle resim düzlemlerinin kesişimi olmak üzere, konunun resmi analizine elverişli olduğunu düşündüğü için özellikle ayırt ediciydi. Empresyonist sonrası yaklaşımı, derinlik hissi yaratmak için renk kullanmayı içeriyordu ve dağ gibi konuları temel formlar açısından inceledi. Bir keresinde sanatçı şöyle demiştir:
“Doğayı işlerken silindir, küre ve koniyi kullan. Her şey düzgün perspektifinde olsun. Yani her nesne ya da düzlemin iki yanı da merkezi bir noktaya yönelsin. Ufuk yönünde paralel uzanan çizgiler genişlik verir, bu doğadan bir kesittir…”
Bu ifadelerdeki ilk cümle özellikle önemlidir. Kullanılan geometrik şekiller Kübizmin yolunu açmıştır. Yani Paul Cezanne’ı modern resmin ilk temsilcisi olarak kabul etmek mümkündür.
Bağlantılı Yazılar: 1) Empresyonizm Nedir? – 2) Üç Farklı Sanatta Empresyonizm –