Egon Schiele ve Turuncu Takıntısı

Egon Schiele ve Renk

Egon Sciele, Bir Kadının Portresi, 1912, Heidi Horten Koleksiyonu

Tamam, Schiele’nin Klimt’in Ayrılıkçı stilini terk eden ilk Viyana ressamlarından biri olduğunu biliyoruz (ikincisi de Kokoschka’dır) ve bugün Dışavurumcu diye tanımladığımız çok kişisel bir resim tarzı geliştirmiştir. Yine de, Sciele’nin Dışavurumculuk tarzı Brucke grubunun ilişkilendiği Dışavurumculuktan farklıydı.

Çarpık Dışavurumculuk

Egon Schiele, Anne ve kız, 1913, Leopold Müzesi, Viyana

Kirschner ve ekibinin eserleri parlak ve canlı renklerin yamalarından oluşurken (bazen siyah belirgin çizgiler içerirdi), Schiele’nin eserlerini düşündüğümüzde aklımıza ilk gelen şey renk değildir, değil mi? Duygularını daha çok “dizayn”lar ile ifade etmeyi tercih ederdi, çizimleri genellikle tek çizgiden devam eden çarpık ve rahatsız edici bedenlerden ve o bedenlerin cinsel hayal kırıklıklarından, endişelerinden, rahatızlıklarının dışavurumundan ibaretti.

Turuncu Giyimli

Egon Schiele, Bir Sanatçıyı Engellemek Suçtur, Bu Hayatı Tomurcukken Öldürmektir, 1912, özel koleksiyon

Konu portrelere ve otoportrelere gelince, koyu kahverengiler, kirli beyazlar, bataklık yeşillikleri ve siyah gibi genellikle “kirli” bir etiket taşıyan toprak renkleri ile yapılmıştır bu resimler. Modellerinin derilerinin sarımsı ve yeşilimsi tonları, tüm çalışmalarına nüfuz eden bir tür rahatsızlığı göstermektedir.

Turuncu Baskınlığı

Egon Schiele, Kırmızı-Turuncu Elbisesinde Diz Çökmüş Kadın, 1910, Leopold Müzesi

Ancak, bir noktada, hastalıklı renklerin, seçtiği tek renkler olmadığını fark ettim. Aslında, Schiele’nin kariyeri boyunca yoğun ve tekrar tekrar kullandığı bir renk var. Ve bu özel renk kırmızıydı, genellikle çeşitli turuncu renklerine ulaşmak için aydınlatılıyordu.

Şehitliğin Kırmızısı

Egon Schiele, Ayaktaki Figür, 1913, özel koleksiyon

Kendimi “neden bu kadar sık kırmızı rengini seçtiğini” sorarken buldum. Öfke, kan ve hatta fedakarlık ile ilişkisi olduğu için miydi? Schiele, gerçek bir sanatçının toplum tarafından yanlış anlaşılan seçilmiş bir adam olduğuna ve durmaksızın işkence gördüğü ve genellikle sanat olan ebedi güzellik uğruna kendini feda etmesi gerektiğine inanıyordu (Schiele’nin eserlerinde sık sık azizler, maneviyat, tefekkür gibi temalarla karşılamamızın sebebi budur).

Zapt edilen Kırmızı, Arzulanan Turuncu

Egon Sciele, Kırmızılar İçinde Ayakta Dikilen Kadın, 1913

Yoksa kırmızı cinselliğin sembolü olduğu için dolayısıyla suçluluk mu duyuyordu? Babası genç yaşta öldüğü için Schiele’nin annesi ile çok derin bir ilişkisi vardı ve çok erken yaşta ondan babasının rolünü üstlenmesi beklenmişti -Schiele’nin iki kız kardeşi daha vardı. Bu ilişki, genç bir çocuğun cinsel içgüdülerinin bastırılması gibi birçok duygusal sıkıntıya neden olmuştur ve daha sonra Egon, resimler aracılığıyla bir çıkış noktası bulmuştur.

Egon Schiele, Üç Erkek Figürün Kompozisyonu, (Otoportre), 1911

Bunun hem sembolizm hem de kırmızıların ifade gücü için olduğuna inanıyorum. Bu kadar güçlü bir renk olduğundan (birkaç çalışma kırmızı, tüm renkler arasında en güçlü fiziksel reaksiyona neden olduğunu göstermektedir, reaksiyon seviyesi turuncu, sarı ve beyaz ile yavaş yavaş azalmaktadır), Schiele’nin acısının tuval üstünde “çığlık atmasına” izin vermiştir.

Ve Gerçek Açığa Çıktı

Her ressamın bir takıntısı vardır. Bir önceki yazılarımızdan birinde balıklara olan bir takıntıyı ele almıştık. Ona da göz atmak isterseniz aşağıya bırakıyoruz. Sanatla kalın!

Matisse Neden Japon Balıklarına Takıntılıydı?

Kaynakça:http://www.dailyartmagazine.com/schieles-orange-obsession/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir