Munch notlarına “Hastalık, delilik ve ölüm, beşiğimi gözleyen ve bütün hayatım boyunca bana eşlik eden kara meleklerdi.” diye yazarak adeta onun resim dünyasının önemli bir bölümünü oluşturan ölümle ilgili tüm motiflerin bir açıklamasını yapmıştır. Ölümü, annesinin ve kız kardeşinin bir dizi tasvirinde büsbütün olarak ve mecazen, genellikle daha kötü kadınların hâkim olduğu bir iskelet olarak sundu. Zıt çizgiler, daha koyu renkler, renk blokları ve kasvetli tonlarla tasarladığı sanatın karanlık tarafını betimleyen özlü ve abartılı bir form kullanarak yaşam ve ölüm, sevgi ve dehşet sahnelerini ve yalnızlık hissini tasvir etti. Munch’ün eserleri arasından en dehşet verici ölüm tasvirlerini sizler için derledik. İşte Edvard Munch ve ölüm tasvirleri!
Çeviren: Gülnihal Kara
1. Ölüm Yatağının Yanında
Edvard Munch, çocukluk döneminde ölüm yüzünden hayatında büyük bir iz bırakan iki yakın yüzleşme yaşamıştır. Annesi 1868 yılında tüberkülozdan ölen Munch, en sevdiği kız kardeşi Johanne Sophie’yi de tüberkülozdan 1877’de kaybetmiştir. Bu ölümler ruhunda silinmez izler bırakmasına rağmen birtakım önemli eserinin de temelini atmıştır.
2. Dümende Ölüm
Bu eser, ölümü tasvir eden diğer resimler arasında bir istisnadır. Bir iskelet sakince yaşlı bir adamın teknesinin dümeninde oturmaktadır. Burada iskelet yaşlı adamın hayatını ve resimde görülen diğer teknelerdeki adamların hayatlarını amansız, ölümcül kadere yönlendirmektedir.
3. Yıldızların Altında
Munch, kadının erkeğin içinden çıkan ve yaşama gücünü emen bir “vampir” olduğunu düşündüğü için erkeğin güç kaybını sembolize ettiğine inanıyordu. Bu resimde ölüme benzeyen ve muhtemelen güçsüz bir adamın hayatını emmeye çalışan bir kadın görülüyor.
4. Kadınlar ve İskelet
Munch bu tür bir motifin ilhamını August Strindberg ve Stanislaw Przybyszewski’nin de etkin olduğu Berlin’deki edebiyat camiasında bulmuştur. Bu resim, geç Orta Çağ döneminden kalma “ölüm dansı” temasının bir çeşit varyasyonu olabilir. Resim, yaşayanların ve ölülerin geçit törenini veya dansını gösteriyor, ölümün yaşamdaki varlığını ve insan yaşamı üzerindeki gücünü sembolize ediyor.
5. Marat’ın Ölümü
Munch, ‘’özgürleşmiş’’ bir üst sınıf kadın olan Tulla Larsen ile 1899 yılında başlayan yakın bir ilişkiye sahipti. Bu fırtınalı ilişki 1902’de Munch’ün kısa süreli bir barışma için kendisine dönen Larsen’in önünde kazara kendine ateş ederek parmaklarından ikisini yaralayana kadar sürmüştü. Larsen en sonunda Munch’ü terk ettiğinde onun daha genç bir meslektaşıyla evlenmişti. İhanete uğradığını hisseden Munch iki farklı kompozisyon çizmiş ve Marat’nın Ölümü ile kadının hainliğini göstermek istemiştir. Marat’nın Charlotte Corday tarafından öldürülmesinin hikâyesi, Munch ve Tulla Larsen’in hikâyesiyle benzerlik göstermese de görünüşe göre Munch’ün sembolleri geliştiren zihni için bu ölüm hikâyesi yeterliydi. Resimde çıplak olarak yatakta yatan Munch’ün yaralı elinden kan damladığı görülür ve bu Marat’nın banyosunda ölmesine eş değerdir. Yatağın yanında arkasında yaptığı eylemle beraber dimdik duran çıplak bir Tulla yer almaktadır. Tulla bu duruşu itibariyle Fransız ressam Jacques-Louis David’in 1793’te yapmış olduğu Marat’nın Ölümü tablosundaki dik tahta kasanın yerine geçmiştir.
6. Ölüm ve Bakire
Edvard Munch bu gravürü orijinal yağlı boya resimden bir yıl sonra 1894’te tamamlamıştır. Burada ölüm artık hiçbir etin onu örtemeyeceği bir iskelettir. Bu eserinde Munch, 15. yüzyıla uzanan temanın geleneksel temsillerine uymamaktadır. Rönesans’ın başında, ölüm çoğunlukla cinsel bakımdan saldırgan olarak tasvir edilmiştir. Bu gravürde Munch, aşkın ölüme karşı zaferini ortaya atar: Genç kıza ölüm hükmetmez ve kız ölümü tutkuyla kucaklar.
7. Ölümün Öpücüğü
Bu eserde genç kız, daha önce Ölüm ve Bakire tablosundaki gösterilen kıza benzemektedir. Uzun saçları, yanağını nazikçe öpen ölümün boynunu ve omuzlarını örter. Ancak bu öpücüğe kayıtsız kalır ve mahzun gözlerle uzağa bakar. Buradaki genç kız bir kez daha partnerine üstün gelmiş gibi görünüyor.