Manzara resmetme kavramı antik zamanlardan beri pek yaygın. Besbelli, bu bir seçim, elbette. Doğanın güzelliğiyle ne kıyaslanabilir ki? Bunun tam aksi olan oda resimleri ise daha karışık ve büyüleyici. Bu tarzın Sanayi Devriminden sonra ortaya çıktığı düşünülüyor. Neden ve nasıl bu harikulade saray odaları resmediliyor? Gelin hep beraber saray odaları tablolarını inceleyelim.
Tasvirlerin arkasındaki düşünceler üzerine pek çok teori üretilse de bahsi geçecek tabloların anlamı aslında açık. Bunlar belli ki insanları büyülemek ve merak duygusunu uyandırmak için yapıldılar. Bu odalardan daha etkileyici bir şey varsa, o da mimari detayları yakalayan yeteneklerdir.
Baron von Stieglitz’in Efsanevi Evi
Luigi Premazzi, 19. yüzyılın müstesna İtalyan ressamıdır. Milan’da örgün eğitim aldı ve sulu boyayla yaptığı mimari resimleriyle ünlenmeye başladı. Bu olağanüstü yeteneğini icra edebilmesi için Rus bankacı ve finansör Baron Alexander von Stieglitz’in harikulade evini resmetmekle görevlendirildi. Premazzi’nin muhteşem eserlerinin arasında Stielglitz’in malikanesinin farklı tabloları bulunuyor. Bu tabloların detayları ve gerçekçiliği hakikaten kusursuz. Özellikle sulu boya ile yapıldığı düşünülünce!
Premazzi, uzun ve başarıyı kariyerinin ardından 77 yaşında İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Özel hayatıyla ilgili pek bir şey bilinmese de Premazzi arkasında muhteşem eserler bıraktı.
Hayal Gibi Saray Odaları: Versay Sarayı
Maurice Lobre Fransız bir ressamdır. Meşhur oryanist Jena-Léon Gérôme’dan eğitim almıştır. Resim yapmayı hızlıca kavradı ve Salon’daki ilk sergisini 1882’de 20 yaşındayken yaptı. Portre ve günlük hayattan sahneler resmetse bile iç mekân tabloları daha ünlüydü. Versay Sarayı’nın pek çok bölümünü resmetmiştir. Kralın Kütüphanesi, Madame Adelaide’in galerisi ve daha fazlası bu koleksiyona dahildir.
Bu ünlü tablo, Dauphin’in galerisinin havasının bir yorumu. Söylenene göre Lobre, sarayların iç mekânının açığa çıkardığı duyguları fırçasına yansıtabiliyordu. Bu tabloda da bunu rahatça görebiliyoruz. Koca Fransız kapılarından içeri doğru giren yumuşak güneş ışığı odayı aydınlatmış ve neredeyse duygusal bir ortam oluşturmuştur. Görünen iç kısım asma tavan ve klasik Fransız tasarımının zenginliğini gözler önüne seriyor. Oda bir cümbüşle sarılı. Uzun ayna odanın geri kalan bir kısmını gösteriyor. Bu muhteşem ötesi odanın yanında bir de geniş ir balkon görüyoruz. İşlenmiş çelik korkuluklardan sıra dışı bir bahçeyi görebiliyoruz.
Frick Konağı
Walter Gay, Yaldızlı Çağ’ın Amerikan bir ressamıdır. Hem Amerika’da hem Avrupa’da dönemin zengin evlerini resmetmiştir. Arkasında böyle harikulade bir koleksiyon bırakmıştır. Bol bol iç mekân resimleri yaptı. Genelde ipek döşemelerle süslenmiş, çıkıntılı duvarlar, kaliteli mobilyalar ve paha biçilemez sanat eserleriyle donatılmış odalar bunlar. Gay’in eserleri arasında Amerikan fabrikatör ve sanat koleksiyoncusu Henry Clark Frick’in New York’taki evinin resimleri Boucher Oda ve Fragonard Oda tabloları da bulunuyor.
Bu odalar, 18. yüzyılın Fransız tarzda salonlar sevilen Rokoko ressamların isimlerini aldı. Doğal olarak François Boucher ve Jean-Honoré Fragonard isimleri aşkına bu ev sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor. Gay’in Rokoko akımına olan ilgisi her iki tabloda da ayan beyan gözüküyor.
Frick’in kızı Helen Clay Frick Gay’den tabloları satın almak istediğinde Gay 70’lerindeydi. Artık Gay’in eserleri Frick Collection’da sergileniyor.
Oryantalist İç Mekânlar
Ludwig Deutsch 19. yüzyılın pek yetenekli oryantalist ressamlarındandır. Külliyatında nefes kesen iç mekân tabloları bulunuyor. Sanat dünyasına olan katkıları göz ardı edilemez. Seçtiği konular ve ayrıntılara gösterdiği özen Yakın Doğu’ya özel bir bakış açısı sundu.
Tablodaki ustayı muhteşem bir odada görüyoruz. İşlenmiş mermer duvarlar, şatafatlı perde ve halı ortaya muhteşem bir görüntü çıkarmış. Müzik enstrümanları, işlemeli hazine kutusu, ibrik ve porselen vazo odaya sıcak bir hava katıyor. Usta, özenle sergilediği koleksiyonuna yeni bir parça ekliyor.
Olağanüstü yeteneğinin ve aldığı ödüllerin yanı sıra Deutsch’un hayatı hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Hayatını bize aktaracak ne günlüğü bulundu ne bir eşi ne de evladı var.
İmparatorluk Sarayının İçi
Rus Saraylarının içini resmetme konusunda yetenekle başka bir ressam, Baltık Alman Edward Hau’dur. Hau, sanatçılarla dolu bir aileye mensuptu. Babası Johannes Hau, Kuzey Almanya’dan gelen bir ressamdı ve üvey kardeşi Woldemar Hau de sanat icra ederek hayatını idame ettirdi.
1830’da Dredsen Güzel Sanatlar Akademisi’ne katıldı. Hayatının çoğunu Sankt Petersburg’de geçirdi. Portrelerde başarılıydı ama kariyerinin en parlak zamanlarını Rusya’da sulu boya kullanarak mimari resimler yaparak geçirdi. Kışlık Sarayının, Peterhof Sarayının ve başka kraliyet saraylarının detaylı pek çok resmini yaptı. Eserlerinin tıpa tıp benzeyişi ikinci Dünya Savaşından sonra Leningrad Oblast’taki Büyük Gatchina Sarayı’nın restorasyonu için kullanıldı.
Rusya’daki uzun kariyerinden sonra 1880’de Estonya’ya taşındı. Burada da son senelerini geçirdi.
Bol Yeşillikli Sera
Bu tablo, 19. yüzyılın ressamlarından Carl Blechen’in en ünlü eserlerinden biridir. İtalya manzaralarından farklı olarak bu tablo önemli bir ayrımı gösteriyor. Prusya kralı III. Fredrich Wilhelm’in serasına güzelce bakma fırsatı yakalıyoruz. Bu sera, Almanya’nın önde gelen mimarlarından Karl Friedrich Schinkel tarafından tasarlandı. Bu muhteşem yapı, III. Wilhelm’in palmiyelerine ev sahipliği yapacak şekilde düşünüldü. Blechen etkileyici yüksek tavanı, öylece yükselen sütunları ve bol bol tropikal havayı ustaca yakalamış. Serada dinlenen, egzotik kıyafetler giyen bir kadını tasvir etmiş. Onu saran büyük egzotik tropik yapraklardan habersiz.
Ne yazık ki bu eser Blechen’in son eserleri arasında yer alıyor. Bu eseri tamamladıktan çok kısa bir süre sonra akıl hastalığına dair semptomlar göstermeye başladı. 1836’da hastalığına yenik düştü.