Çoğu kişi görür görmez Kanagawa’nın Büyük Dalgası’nı tanır lakin onun eksantrik ressamı Katsushika Hokusai hakkında hiçbir şey bilmeyebilir. Yaşamı boyunca 30.000 kadar eser üreten ressam, Büyük Dalga oymabaskı eserini sanatına başladığı tarihten ancak 60 yıl sonra üretmiştir.
Çeviren: Beyza Şimşek
İlerleyen bir dalga, beraberindeki üç tekne ve Fuji Dağı’nın zirvesinin tasvir edildiği eser Otuz Altı Fuji Dağı Manzarası serisinin bir parçasıdır ve Avrupa’da İzlenimci harekete yön vermiştir.
Hokusai’nin kariyeri süresince, Japon hükümetinin sıkı yaptırımları sebebiyle ülkede ithalat ve ihracat yasaktı, aynı zamanda ülke vatandaşlarının yurt dışına çıkması veya turistlerin ülkeye girmesi de yasaklanmıştı. Japonya 1850’lerde sınırlarını açtığında Avrupa hızla Japon sanatını benimsedi, özellikle de Hokusai’yi. Sanatçının birçok eseri tarihte ön saflarda yer edinmiş Claude Monet gibi ünlü sanatçıların eline geçmiştir. Monet’nin kendisi Hokusai’nin 23 baskısını toplamıştır.
Katsushika Hokusai Kimdir?
Şaibeli bir bilgi olmakla birlikte 30 Ekim 1760’ta doğduğuna inanılan Japon sanatçı (kendisi bile doğum tarihinden emin olmadığını söylemiştir) ressam, oymabaskı ustası, tahta oymacısı ve ukiyo-e ressamı Hokusai, kariyeri boyunca otuza yakın isim değiştirmiştir. İsim değiştirmek o dönemde Japon sanatçılar arasında yaygın olsa da, Hokusai birkaç yılda bir kendine yeni bir mahlas takarak bu işi bir adım ileriye taşımıştır. Kendine verdiği isimler arasında Shunro, Sori, Kako, Taito, Gakyojin, Manji ve elbette en çok bilinen, yarım yüzyıl boyunca taşıdığı bir isim olan Katsushika Hokusai vardır. “Katsushika”, Edo’nun (Tokyo’nun 1868’e kadar eski adı) doğduğu yer anlamına gelirken, “Hokusai” “kuzey stüdyosu” anlamına gelir.
İsmi gibi yaşadığı yeri de sık sık değiştirir, bir yerde uzun süre kalmaktan haz etmezdi. Hayatı boyunca toplam 93 kez taşınmıştır. Peki neden? Rivayetlere göre temizlikten nefret ediyordu, yaşadığı alan kir ve pislikten dayanılmaz bir hâl alınca taşınmaya mecbur kalıyordu.
Hokusai çocukluğunda, o dönem feodalite ile yönetilen Japonya’da başkomuntanın ayna parlatıcısı olarak çalışan amcasıyla birlikte yaşadı. O zamanlar epey prestijli bir pozisyon olan amcasının işi sayesinde üst sınıfla direkt temas kurabilmiş ve amcası öldükten sonra ticarete devam etmeye niyetlendiği için mükemmel bir eğitim imkanı yakalamıştır. O zamanın Japonya’sında okuma yazmayı öğrenmek aynı zamanda çizmeyi öğrenmek manasına geliyordu ve Hokusai henüz 6 yaşındayken sanatsal yeteneğini ortaya çıkardı ki bu da hayatın onu sürüklediği başka bir limanın ilk durağıydı.
Genç yaşlarında kütüphanede katiplik yaptı, daha sonra oymabaskı ustalarının çırağı oldu. Çıraklık döneminde ona ün kazandıran büyük eserleri ortaya koymasına yarayacak bilgi ve becerileri edindi. 19 yaşında, Hokusai ukiyo-e sanatçısı Katsukawa Shunshō stüdyosuna katıldı ve 70 yıllık sanat kariyerinin ilk adımlarını atmış oldu.
Kariyerinin ilk yıllarında, diorama (Japon çocuk oyuncağı) yapmada önde gelen bir tasarımcıydı. Ayrıca genellikle küçük manzara resimleri ile bezenmiş birçok masa oyunu tasarlamıştır. Bu eserler belki de bugün hala ünlü olan eşsiz birçok manzara tasvirine ön ayak olmuştur. Çeşitli resim yayınları arasında Hokusai 1814–19 yılları arasında sanatçıların kopyalaması amacıyla yapılmış bir dizi resim de yapmıştır. Bu eserler Hokusai Manga adlı çok satan kitapta derlenmiş ve Manga sanatının tohumlarının burada atıldığı belgelenmiştir.
Son derece üretken olmasına, güneşin doğduğu andan battığı âna değin resim yapmasına rağmen Hokusai kariyerinin ortasında onu sekteye uğratacak birçok aksilikle karşılaşmıştır. Her iki eşi ve çocukları ondan önce vefat etmiştir, 50 yaşında kendisine yıldırım çarpmıştır ve 60’lı yaşlarında sanatına geri dönmesini epey güçleştiren bir felç geçirmiştir. Bununla birlikte torununun kumar borçlarını ödemek durumunda kalmıştır. Bu olaylar silsilesi, sanatçının hayatının geri kalanında maddi güçlük çekmesine neden olmuştur. Bu felaketler Hokusai’yi yapmayı en sevdiği şeye daha da bağladı ve 1830’da Kanagawa’nın Büyük Dalgası’nı da içeren Otuz Altı Fuji Dağı Manzarası serisini yapmaya başladı.
Kanagawa’nın Büyük Dalgası
Görüldüğünde hemen tanınan Kanagawa’nın Büyük Dalgası adlı başyapıt, okyanusun gücünü zamanında nadir bulunması sebebiyle yalnızca zengin sanatçılar tarafından kullanılan Prusya mavisi tonlarıyla, zerafetle yakalar. Büyük Dalga olarak da bilinen eser bütünüyle Japon tarzında değildir. Avrupa eserlerini de inceleyen Hokusai, özellikle Hollanda’da yaygın olan doğrusal perspektiften etkilenmiştir.
Dikkatler hemen büyük dalga üzerine toplansa da, resimde yer alan en önemli kısım, Hokusai’nin Otuz Altı Fuji Dağı Manzarası adlı serisinde defalarca resmettiği Fuji Dağı’nın ufak zirvesidir. Canlı renklerle bezenmiş oymabaskılar, Japonya’nın en büyük dağını çeşitli açılarla ve ortamlarla gözler önüne seriyor.
En ünlüleri arasında Fuji Dağı’nın yakından görüldüğü, tepesi karlarla örtülü ve parlak kırmızı bir tonda basılmış Kuzey Rüzgarı, Açık Gökyüzü (Kırmızı Fuji olarak da bilinir) eseri yer alır. Ejiri başlıklı 35. baskı, Suruga vilayetinde kış aylarında şiddetli rüzgarlara karşı mücadele eden Japon çiftçileri arka planda basit tek bir çizgiyle resmedilmiş Fuji Dağı ile göstermektedir. Oldukça kolay bir şekilde seri olarak üretilen resmi Hokusai ilk etapta ucuz meblağlara sattı. Japonya’da turizm yükselişe geçmeye başladığında, baskıların fiyatı arttı. Günümüzde ise nadiren rastlanılan oriinal resimler, üretim tarihine bağlı olarak binlerce dolara mal olabilir.
Yakaladığı popülerliğe karşın, oymabaskıyı bir sanat formundan ziyade ticari amaç güden bir araç olarak gören zamanın Japon sanat tarihçileri, seriyi ‘’yüksek sanat’’ ürünü olarak kabul etmemişlerdir. Lakin günümüzde Büyük Dalga’nın orijinal baskıları, New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi, Londra İngiliz Müzesi, Chicago Sanat Enstitüsü, Los Angeles LACMA ve Melbourne’nun Victoria Ulusal Galerisi dahil olmak üzere dünyanın birçok müzesi için paha biçilemezdir.
Diğer Seriler
Hokusai Bilgeliğin Okyanusları olarak da bilinen Denizin Bin Görüntüsü (1832-34) gibi çeşitli oymabaskı serilerin de altına imzasını atmıştır. On baskı koleksiyonunda çalışan balıkçıların sahneleri yer almaktadır ve balıkçılar Hokusai’nin en sevdiği iki temayı keşfetmektedirler, sıkı çalışma ve doğanın güçleri. Eserde Shimosa vilayetinde yer alan Choshi illüstre edilmiştir, fırtınalı denize karşı mücadele eden balıkçı tekneleri Büyük Dalga resminde de yer bulmuştur. Yüz Hayalet Masalı (1889-92) başlıklı başka bir seride Hokusai, Japonya’nın hayalet hikayelerine olan ilgisini konu edinmiştir.
110 yaşını göreceğine inanan Hokusai, yaşam çizgisi şu sözlerle tanımlıyor:
‘’80 yaşına geldiğimde iyi bir gelişme sergilediğimi göreceksiniz. Doksanıma ayak dirediğimde yaşamın en derin gizemlerine giden yolu çoktan kesmiş olurdum. 100’e vardığımda harikulade bir sanatçı olacağım su götürmez. 110 yaşımda ise yaptığım her şey, bir nokta veyahut bir çizgi, daha önce olmadığı kadar yaşama tutunacaktır. Benimle birlikte yaşayacak herkese söz veriyorum. Bu sözceler yaşlı bir adama aittir.’’
90 yaşında ölüm döşeğindeyken rivayete göre ‘’Eğer cennet bana 5 yıl daha verseydi, gerçek bir ressam olabilirdim.’’ demiştir.
O 110 yaşına ulaşamasa da, dünya üzerinde birçok kişi onun usta sanatçı statüsüne ulaştığına inanmaktadır. Bu duruma muvafık olarak mezar taşı son takma adını taşır; Gakyo Rojin Manji. Manası
”Resimle kafayı bozmuş yaşlı herif.”
Kaynak:https://mymodernmet.com/katsushika-hokusai-the-great-wave/2/