1971’de “Sanat tarihi alanında” yazdı Linda Nochlin, “bilinçsizce sanat tarihinin bakış açısı olarak kabul edilen batılı erkek bakış açısının, yalnızca ahlaka ve ahlaki gerekçelere bağlı olmamakla birlikte yetersiz kaldığını kanıtladı. Belki elitist olduğu için, ancak tamamen entelektüel olanlar için.”
Nochlin’in yazdığı kompozisyon – Neden Büyük Kadın Sanatçılar Yok? – dünyanın da bildiği gibi sanat tarihini değiştirdi. Nochlin’in akademik kariyerinin itici gücü, kadınları sanatta yaratıcı ve eleştirmen olarak var olmasının karşıtlığına engel olmaktı. Onun çalışmalarının ruhuna göre, dünyanın dört bir yanından daha fazla dikkat isteyen kadın sanatçılardan oluşan bir yazı hazırladık.
Amrita Sher-Gil (1913-1941)
Hintli ve Macar kökenli bir sanatçı olan Sher-Gil’in çalışması, 28 yaşında öldüğünde daha yeni yeni Hindistan ve Avrupa’da popüler olmaya başlamıştı. Bugün açık artırmada yer alan çalışmaları, Hintli kadın ressamların eserleri arasında en pahalı olanıdır ve Hint sanat tarihinin yanı sıra avangard hareketine de öncülük etmiştir.
Fede Galizia (c1574-c1630)
Rönesans sanatçısı Artemisia Gentileschi, onun çalışmalarına ve yaşam öyküsüne yeni ve yaygın bir ilgi duymaya devam ederken, Fede Galizia’nın adı İtalyan sanat çevreleri dışında daha az tanınmaktaydı. Natürmort türüne öncülük etmiştir, aynı zamanda mükemmel bir portreci ve minyatür ressamıydı. İlginç bir şekilde (ve aynı zamanda Gentileschi gibi) Judith’in bu görüntüsünü Kutsal Kitaptan bir sahne olan Holofernes’in başını resmetmiştir. Bazıları Judith’in yüzünün aslında bir portre olduğunu düşünüyor.
Uemura Shoen (1875-1949)
Sanat tarihi, erkekler tarafından boyanmış güzel kadınların resimlerine doydu, ancak Japon sanatçı Uermura Shōen, 19. yüzyılda ünlü bijinga tablolarıyla erkek bakışlarını baştan aşağı döndürdü; tahta baskılardan yapılan kadınların çalışmaları.
Henriette Browne (1829-1901)
Bir diplomatın karısı, Fransız Oryantalist ressam Henriette Browne (gerçek adı Sophie de Bouteiller), kocasının seyahat fırsatlarını dünyayı görmek ve Suriye’den Fas’a resim çizmek kullandı. Browne, toplumda bir kadının profesyonel bir sanatçı olması için uygun görülmediği gerekçesiyle gerçek adını kullanamadı.
Elizabeth Catlett (1915-2012)
Catlett, Afrika ve Meksika sanat geleneklerinden ağır bir şekilde etkilenen Modernist bir ressamdı. Bu tarzları 20. Yüzyılda bir Afrikalı-Amerikalı olarak deneyimlerini göstermek için kullandı; Özgür kölelerin torunuydu ve sanatının amacının “siyah insanlara kendi güzellikleri ve saygınlıkları içinde kendimiz ve başkalarının anlaması ve zevk alması için” olduğunu söyledi.
Luisa Roldán (1652-1706)
İspanya’da belgelenen ilk kadın heykeltıraş olan “La Roldana”, müşterileri Carlos II’yi içeren başarılı Karşı Reform sanatçısıydı. Bir heykeltraşın kızıydı ve aynı zamanda bir heykeltraşla evlendi, ancak çalışmalarının zamanın en büyük sanat yazarı Antonio Palomino tarafından üstün olduğu düşünülüyordu. Onun polikrom ahşap heykelleri, bu St. Ginés de la Jara heykeli gibi dini alaylar sırasında geçerliliğini yitirirdi.
Emily Kame Kngwarreye (1910-1996)
Yerli bir Avustralyalı sanatçı olan Kngwarreye, zamanını profesyonel resme adamaya karar verdikten sonra seksenlerinde bir gecede sansasyon yaratmıştı. Soyut bir tarza sahipti fakat çalışmalarını yaşadığı Kuzey Bölgesi’nin manzarasını yansıtan renkli bir canlılıkla dolduruyordu.
Frances MacDonald (1873-1921)
MacDonald kız kardeşleri – Frances ve Margaret – 1890’larda “Glasgow Stili” ni ortaya koyan İskoç sanatçılardı; Art Nouveau hareketi üzerinde önemli bir etkisi olan ve Gustav Klimt gibi sanatçıları etkileyen eterik, uzun rakamlara sahip görüntüler. Frances, kocası ve diğer sanatçı Herbert MacNair’in ölümünden sonra eserlerinin çoğunu yok etmesi nedeniyle kız kardeşinden daha az tanınmaktadır.
Edmonia Lewis (1844-1907)
Edmonia Lewis, uluslararası üne sahip bir heykeltıraştı ve böyle bir statüyü elde eden ilk Kızılderili ve Afrikalı-Amerikalı kökenli kadındı. Özellikle Kleopatra’nın bu heykelinde gösterilen siyah ve yerli halkın deneyimlerini sergilemek için neoklasik bir tarz benimsemesi ile tanınıyor.
Anna Dorothea Therbusch (1721-1782)
Bir Rokoko ressamı ve portre sanatçısı olan Therbusch, restoranına yardım etmesini isteyen bir otelci ile evlendiğinde neredeyse ressamlıktan vazgeçecekti. Bu otoportre sanatçının sığ görüşlülüğünü kabul ediyor olsa da Prusya kraliyet ailesinin portrelerini yapmaya devam etmiştir.
Kaynakça:http://www.bbc.com/culture/story/20171102-10-female-artists-you-should-know-about
