Art Nouveau veya Yeni Sanat, 1890’ların ortasında Belçika ve Fransa’da meydana çıkan uluslararası bir akımdır. Diğer ülkelerde başka isimlerle tanınıyordu; Almanya ve Avusturya’da “Jugendstil”, Katalonya’da “Modernisme”, Birleşik Devletler’de “Tiffany” deniliyordu. Bu akımın uygulayıcıları; mimari, iç tasarım ve Klasik veya Rönesans formlarına dayanmayan nesneler için uygulanabilir bir süsleme biçimi oluşturarak geçmişten kopmanın yolunu aradılar. Ek olarak, Japon sanatının egzotik çiçeklerinin bu akıma özel bir katkısı oldu.
Eğer daha önce Paris’e gittiyseniz ya da “Yeni Sanat”ı fotoğraflarda gördüyseniz, şehrin metro girişi işlevini gören, göze çarpan yazılarıyla sarmal, bitki benzeri geçitleri fark edeceksiniz. Fransa’daki Art Nouveau için birçok terimden biri olan Style Metro, Hector Guimard’ın girişler için iz bırakan tasarımı sayesinde en kalıcılarından biri olmaya devam ediyor. 1900 yılında Paris Dünya Fuarı sırasında tanıtılan tasarım, Art Nouveau hareketinin sembolü haline gelecekti.
Öyle ki, akımın sanatsal etkisi yıllar önce kendini göstermeye başlamıştı. 1880’lerden Birinci Dünya Savaşı’na kadar Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki sanat eserleri, tasarım nesneleri ve mimari eserler kıvrımlı, kural tanımaz çizgilerle filizlendi. Rokoko eğrilerinden, Kelt grafik motiflerinden, Japon ustalar Andō Hiroshige ve Katsushika Hokusai’den ve William Blake’in Masumiyet Şarkıları’ndan (1789) ipuçları alan Art Nouveau sanatçıları, doğada gördükleri bitki ve çiçek formlarını da gözlemleyerek daha sonra onları zarif, organik motiflere dönüştürdüler.
Akımın Tarihçesi
En yaygın isimlerinden biri olan Sezesyonizm yani Art Nouveau terimi, ilk defa 1884’te Belçika sanat dergisi L’Art Moderne’de 20 sanatçıdan oluşan Les Vingt derneğinin yaptığı işleri anlatmak için adından söz ettirmişti. Bu ressamlar, Fransız mimar Eugene-Emmanuel Viollet-le Duc ve bütün sanatların birliğini savunan İngiliz eleştirmen John Ruskin’in önemli teorilerine ses verdi. Aralık 1895’te, Alman asıllı sanat simsarı Siegfried Bing, Paris’te “Maison l’Art Nouveau” isimli bir galeri açtı. Bing, galeride bu “yeni sanatı” tanıttı ve Japon seramikleriyle çeşitlenen mobilya, kumaş, duvar kağıdı ve objeler sattı.
Art Nouveau’nun organik formlarını ve modellerini bir nesneden diğerine süzülmesini teşvik eden hareketin kuramcıları, sanat ve tasarımın daha büyük bir koordinasyonunu savundu. İngiltere’nin Sanat ve El Sanatları (Art & Crafts) hareketinden demokratik fikirlerin devamı olan bu dürtü, estetik olduğu kadar politikti de. Hareketin filozofik kurucusu, İngiliz tasarımcı ve iş adamı William Morris, ana hedeflerini tanımladı: “İnsanlara, kullanmaya zorunlu oldukları şeylerden zevk almaları için, her gün çalıştıkları ofisin dekorasyonu gibi.” Morris, sanayi devriminin yarattığı çalışma koşullarını küçümsedi ve fabrikalar tarafından üretilen, dönemin evlerinde toplanan düşük kaliteli bibloları, ufak süs eşya oluşumunu reddetti.
İşlevsel tasarımın günlük yaşamın nesnelerine dahil edilmesinde ısrar etti. Estetik ve etik karışımı, 19. yüzyılın ağır süs niteliklerini, özellikle Viktorya döneminin hantal, adeta boğucu aşırılıklarını istemediğini belirtti.
Fikirleri, birçok ulusun farklı çeşnisi gibi çevrede kendini gösterdi. İskoçya’da düz çizgili Glasgow Stili vardı; Londra firması Liberty & Co.’nun ardından İtalya’da Arte Nuova veya Stile Liberty; Belçika’da stil nouille (erişte) veya coup de fouet (kırbaç etkisi); Almanya ve Avusturya’da Jugendstil (genç stil); ABD’de Tiffany Tarzı; ve Fransa’da Style Metro, fin-de-siècle ve Belle Époque isimleriyle tanınmaya başlandı. Bazıları için Art Nouveau son birleşmiş stildi; diğerleri için ise tek bir stil değildi.
Henri de Toulouse-Lautrec, Antoni Gaudí, Louis Comfort Tiffany, Gustav Klimt, William Borris, Aubrey Beardsley akımın öncü isimlerindendi.
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından Art Nouveau, Art Deco’ya yerini bıraktı.
Kaynak: 1 – 2
Öne çıkan görsel kaynak: https://www.slideshare.net/christopherchuckry/art-nouveau-movement-presentation