Antik İslam Mimarisinin Göz Kamaştırıcı Unsurları

İslam mimarisi, dünyanın en meşhur yapı geleneklerinden biridir. Renk şölenleri, zengin desenleri ve simetrik silüetleriyle tanınan bu özgün mimari, 7. yüzyıldan beri Müslüman dünyasını süslemektedir. İslam mimarisi, farklı ülkeler ve kıtalara yayılmış binbir türlü tarzda kendini gösterse de hepsinde ortak olan bazı unsurlar mevcuttur. Bulunduğu coğrafyanın etkisini göz ardı etmeden bu temel unsurları tanımak, yapının görsel hissiyatını hissetmenin ve tarihsel önemini kavramanın anahtarıdır.


Çeviren: Zeynep Pınar Kayadibi

İran mimarisinin başyapıtı Şeyh Lotfollah Camii’nin cephesi, 1602-1619 yılları arasında Safevi Hanedanlığı döneminde inşa edilmiştir (Fotoğraf: Athikhom Saengchai, Shutterstock aracılığıyla)

İslam mimarisi nedir?

Bu mimari gelenek, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde ve Orta Çağ’da Müslümanlar tarafından fethedilen topraklarda ağırlıklı olarak karşımıza çıkmaktadır. Cezayir, Mısır ve Irak gibi Arap ülkelerinin yanı sıra İspanya, Portekiz, İtalya ve Malta’nın bazı kısımları dâhil olmak üzere Mağribi kökenli Avrupa bölgelerinde de İslam mimarisi oldukça yaygındır.

Nusretiye Camii, Padişah bölümü, Tophane

Bu mimari yaklaşım genellikle Müslümanların ibadethanesi olan cami ile ilişkilendirilse de saraylardan devlet binalarına, türbelerden kalelere kadar birçok yapıda kendini göstermektedir. Dinî olsun veya olmasın, bu görkemli tarz birkaç ortak özelliği ile oldukça meşhurdur.

Fotoğraf: Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0 aracılığıyla Lkadi Adil

Kendine Özgü Unsurları

Minareler

Minare, küçük pencereleri olan, kapalı ve ince bir merdivenle bütünleşmiş kule benzeri bir yapıdır. İslam mimarisinin en eski unsurlarından biri olup çoğu caminin bitişiğinde bulunur. Minarenin temel işlevi, müezzinin namaz ehlini yüksek bir noktadan namaza davet etmesine olanak sağlamaktır. Bu, günde beş defa gerçekleşir: Sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı.

Gün batımında cami. (Fotoğraf: Shutterstock aracılığıyla fotoğraf tasarımı)

11. yüzyıldan beri bazı camiler, geleneksel olarak padişah tarafından inşa ettirildiğini simgeleyen birden fazla minare ile donatılmıştır.

İstanbul, Türkiye Sultanahmet Camii Avlusu. (Fotoğraf: Shutterstock aracılığıyla Pavel Dobrovsky)

Kubbeler

Bizans ve İtalyan Rönesans yapı gelenekleri de dâhil olmak üzere birçok öncü mimari hareket gibi, Müslüman mimarlar da tasarımlarına kubbeleri dâhil etmişlerdir.

Kudüs’teki 7. yüzyıldan bize miras kalan bir ibadethane olan Kubbet-üs-Sahra, bu mimari unsuru içeren ilk İslami yapıdır. Bizans mimarisinden esinlenen sekizgen yapının tepesi, 16. yüzyılda altın kaplama ahşap bir kubbe ile örtülmüştür. Tonozlar üzerine inşa edilen çoğu İslami kubbenin aksine, bu kubbe 16 paye ve sütunla desteklenen bir kasnak üzerine oturtulmuştur.

Tapınak Dağı, Kudüs, Filistin’deki Kubbet-üs-Sahra. (Fotoğraf: Shutterstock aracılığıyla Bibiana Castagna)

Tonozlar, yuvarlak veya eliptik bir kubbenin kare veya dikdörtgen bir odaya yerleştirilmesi için dairesel bir taban oluşumuna el veren konik yapılardır. İslam mimarisinde, tonozlar genellikle bir tür yontu bezeme çeşidi olan çiniler veya mukarnaslarla süslenir.

Fotoğraf: Bjørn Christian Tørrissen, Wikimedia Commons CC BY-SA 3.0 aracılığıyla

 

Nusretiye Camii, Tophane

Mukarnas Tonozlar

Oymacılık ve bezeme sanatı nedeniyle mukarnas genellikle sarkıt veya bal peteği ile karşılaştırılır. Kubbeler ve pandantiflerin yanında bu benzersiz süsleme sanatı yapının içindeki çinilerle tezat oluşturan tek renkli, oyma tavan olarak da bilinen tonozlara da ruh vermektedir.

Fotoğraf: Mostafameraji, Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0 aracılığıyla

Kemerler

İslam mimarisinin bir başka armatürü de kemerdir. Hem girişlerde hem de iç mekânlarda görülen İslami kemerler dört ana stile ayrılmıştır: sivri, armudi, at nalı ve katmerli kemer.

Sivri kemer, sivri uçlu yuvarlak bir tasarıma sahiptir. Bu kemer türü zamanla Gotik mimarinin en önemli unsurlarından biri olmuştur.

Photo: LeCaire via Wikimedia Commons Public Domain

Armudi kemer esasen sivri kemere benzer. Farkı ise ucu daha kıvrımlı bir görünüşe mahal veren iki S şeklinde çizgiden oluşmasıdır.

Fotoğraf: BazaNews, Wikimedia Commons CC BY-SA 3.0

Anahtar deliği kemeri olarak da bilinen At nalı kemeri Mağribi mimarisi ile ilişkilidir. Tacı yuvarlak veya sivri olabileceğinden bu tür bir kemer, yanlarının ani genişlemesi ve daralması ile tanımlanır.

Fotoğraf: Citizen59, Wikimedia Commons GNU Free Documentation License aracılığıyla

At nalı kemeri gibi katmerli kemer de Mağribi mimarisinin en meşhur özelliklerindendir. Bu kemer, taraklı bir şekille sonuçlanan birden fazla varak veya “yaprak” içerir.

Fotoğraf: Escarlati, Wikimedia Commons Public Domain üzerinden

Süsleme Sanatı

İslam mimarisinin son unsurlarından biri de zengin süsleme sanatıdır. Genellikle iç mekânlara ruh katan bu şaşalı süsleme sanatı, geometrik mozaikler halinde döşenmiş mücevher benzeri karolar, desenli tuğla işleri, kaleydoskopik taşlar ve zarif hat yazılardan oluşmaktadır.

Sultanahmet Camii’nin içi (Fotoğraf: Shutterstock aracılığıyla dade72)

Muazzam kubbeler, büyüleyici mukarnas tonozlar ve kendine özgü kemerlerin yanı sıra bu göz alıcı süslemeler İslami yapı geleneğinin üstün doğasını gözler önüne seriyor.

Sultanahmet (Blue Mosque)
Kaynak: https://mymodernmet.com/islamic-architecture/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir