Amsterdam’a yolunuz düşerse, Rembrandt Evi Müzesi’ni (Museum het Rembrandthuis) es geçmemelisiniz.
Burası, Rembrandt ve ailesinin 1639 ve 1658 yılları arasında yaşadıkları, 100 yıldan fazla süre önce müzeye dönüştürülen orijinal evleridir. Değerli zamanınızın birkaç saatini tam olarak burada geçirmeniz gerekip gerekmediğiyle ilgili şüpheleriniz varsa, işte Rembrandt Evi Müzesi’ne gitmeniz için 8 sebep:
1. Ev, 1607 yılında Sint Anthonisbreestraat olarak bilinen yere inşa edilmiştir. Burası birçok zengin tüccar ve sanatçının bir nevi yenilikçi yerleşim alanıydı.
2. 1639’da Rembrandt, evi on üç bin Hollanda guldenine satın aldı ve bu o zamanlar çok büyük bir meblağ idi. Sanatçının o sırada evi satın alacak kadar parası yoktu ama taksitle ödemesine izin verildi. Aynı yıl Rembrandt, Night Watch’ı boyamak için prestijli bir komisyona layık görüldü; oldukça fazla para kazandı.
3. Çok para kazanıyordu ancak ipoteği ödeyemedi, ya da ödemek istemedi. Bu durum, sonunda mali çöküşüne neden olacaktı. 1652 ve 1656 yılları arasında Rembrandt, borcunu ödemek amacıyla eline para geçmesi için çılgınca girişimlerde bulundu, fakat başarısız oldu ve iflas etmek zorunda kaldı.
4. Bu evde aynı zamanda kişisel bir trajedi sahnesi de yaşandı: Rembrandt’ın karısı Saskia ve üç çocuğu burada öldü.
5. Ev 1658’de müzayedeye çıkarıldı ve on bir bin loncanın üzerinde bir miktara satıldı. Rembrandt, 1669’da ölümüne kadar yaşayacak olduğu Rozengracht’ta küçük kiralık bir eve taşındı. Yukarıda gördüğünüz otoportre 1658’de yapıldı. Rembrandt’ın hayatı boyunca yaptığı birçok otoportreden belki de en büyüğü budur. Sadece benliğinin dokunaklı yansımaları değil, aynı zamanda boyayı kendinden emin bir şekilde kullanışı da gözler önüne seriliyor. Evini yeni kaybetmiş bir adama benzemiyor, değil mi?
6. 1911’de Hollanda hareketi, Rembrandt’ın evini bir müze haline getirdi – hem saygın bir ulusal sanatçının türbesi hem de 17. yüzyıl Hollanda mimarisinin etkileyici bir örneği olarak muhafaza edildi.
7. Rembrandt Evi koleksiyonunun temel taşı, Rembrandt’ın grafik çalışmalarıdır: gravürler, çizimler ve bakır plakalar. Müze, Rembrandt’ın grafik yapıtlarına neredeyse eksiksiz olarak göz gezdirmemizi sağlar: Yaptığı 290 gravürden 260’ı burada sergilenmektedir. Müze ayrıca Rembrandt’ın öğretmeni, öğrencileri ve akranlarının az sayıda resmine de sahiptir.
8. Müze, genellikle ücretsiz olarak çok ilginç atölyeler düzenliyor: 17. yüzyılda gravürlerin nasıl basıldığı veya Rembrandt’ın zamanında nasıl resim yapıldığı üzerine. Kesinlikle görmeye ve katılmaya değer.