Filmlerini Oscar ve Altın küre gibi birçok ödülle taçlandıran İranlı yönetmen – senarist olan Asghar Farhadi’nin izleyicide çarpıcı etki bırakacak, üzerinde düşündürecek ve hayatından izler bulabileceği filmlerine bu yazımızda göz gezdireceğiz.
Yazan: Eda Sarıkaya
Yalan, doğruluk, güvenirlik, içtenlik, suçluluk, mutluluk, sorumluluk, masumiyet, ahlak, adalet, vicdan ve daha nice duygu durumunu olağanüstü bir şekilde yansıtabilen yönetmenin filmlerini izlediğinizde oyuncular ile birlikte olayların ortasında kalmış gibi hissediyorsunuz. Onlarla birlikte olaylara çözüm üretip, üzüldüklerinde üzülüyor, mutluluklarına gülümseyebiliyorsunuz. Film bittiğinde ise uzun bir süre etkisinden çıkmayarak ‘’şu şekilde olabilirdi’’ gibi çözüm önerileriyle vicdanınızı rahatlatabiliyorsunuz.
Birçok kişiden tam puan olan başarılı yönetmenin filmlerinde işlediği senaryolar bizden hiç uzakta değil. İnsan ilişkilerini bu denli sade ve akıcı bir dille anlatmayı başaran yönetmen Asghar Farhadi filmlerinde sizi, insani ve ahlaki bir problemle baş başa bırakıp buna nasıl yaklaşacağınızı seyretmektedir.
Hemen hemen bütün filmlerinin başında dağınık, hiçbir eşyası yerli yerinde olmayan bir mekân tasviri vardır. Sonlara doğru bu dağınıklık görünürde toplanmış olsa da oyuncuların zihinlerindeki dağınıklığın olanca kuvvetiyle savrulmaya devam ettiğini fark edersiniz. Bu farkındalık size hüzün ve yarım kalmışlık hissi verebilir ancak doğrunun ve vicdanın gerçekliği yüzünüze çarparak sizi kendinize getirir.
About Elly (Elly Hakkında) 2009
Film, yaz tatili için İran’ın kuzeyine, uzun süredir terk edilmiş durumdaki deniz kenarı yazlık bir eve giden üç İranlı ailenin öyküsünü anlatıyor. Filmin merkezinde bu yazlık ev ve evde yaşanan olay örgüsü var. Bu üç dost ailenin yazlık eve gidiş sebebi aslında aile fertlerinden olan Sepideh‘in, yakın zamanda Almanya‘dan dönen Ahmad‘la kızının öğretmeni Elly‘yi tanıştırmak istemesidir. Elly ise ayrılmak istediği nişanlısından uzakta vakit geçirmek için tatil teklifini kabul etmiştir.
Olaylar Elly’nin kaybolmasıyla şekillenir ve ortaya çıkan beyaz yalanlar, suçlamalar, pişmanlıklar baş gösterir.
Gerilimin artmasıyla birlikte filmin sonlarına doğru yalan söylemenin sonuçlarını veya kelebek etkisini hissedebiliyorsunuz. İran’ın sosyal tabularını karakterler üzerinden bize aktaran yönetmenin About Elly filmini tüm sinema severlere öneriyoruz.
”Kötü bir son, sonsuz bir umutsuzluktan daha iyidir.”
A Separation (Bir Ayrılık) 2011
Film, 2012 senesinde yabancı dalda en iyi film Oscar’ını ve Berlin Film Festivali’nde de Altın Ayı’yı kazanarak uluslarası arenada geniş kitlelere ulaşmıştır.
A separation İran’ı terk etmek konusunda ikileme düşen bir karı-kocanın bundan sonraki sancılı sürecini anlatıyor. Film İran’daki hukuk sistemi, halkın inançla çıkarları arasındaki çizginin neresinde olduğu ile ilgili yerinde tespitleriyle dikkat çekiyor. Karısının evden ayrılmasından sonra babasına ve evin işlerine bakması için hamile bir hizmetçi tutan Nadir’in hayatı farklı yönlerde değişmektedir.
Filmde oyuncuların karakterleri çok iyi canlandırması ile zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Duyguların sıkmadan verildiği yapımda İran’ın sosyal yapısını gözlemleme şansı elde edebilir, karakterlerin içinde bulundukları durumla içselleşebilirsiniz.
The Past (Geçmiş) 2013
Diğer filmlerden farklı olarak Fransa’da ve Fransızca çekilmiş çarpıcı bir yapım olan The Past seyircisinden tam not almıştır. Ahmad, 4 yıldır ayrı olduğu Fransız eşi Marie’nin çağırması üzerine Tahran’dan Paris’e döner. Aslında geliş nedeni boşanma davası ile ilgili belgeleri tamamlayarak sonuçlandırmaktır. Marie’nin Ahmad’dan önceki evliliğinden iki kızı vardır ve Ahmad’dan sonra kuru temizleme dükkanı olan Samir ile beraberdir. Karısı intihar girişiminde bulunup komaya giren Samir’in de bir oğlu vardır ve bu beş kişi bir arada yaşamaktadırlar. Boşanma işleri halledilene kadar bu karma aile ile aynı evde kalacak olan Ahmad, üç aylık hamile olan Marie’nin hem büyük kızı Lucie ile, hem de yaşadığı düzensiz hayatla sorunları olduğunu fark eder. Ahmad, Marie, Samir üçgeninin kendi geçmişleriyle olan hesaplaşmaları, bu üçgenin ortasında yer alan çocukların kendi sorunları ve yavaş yavaş açığa çıkan, gittikçe dallanıp budaklanan bir sır, herkesin birbiriyle olan ilişkisini gerginleştirir.
Film kimin haklı kimin haksız değerlendirmesi zor olan bir senaryoya sahip. Herkes bir şekilde hem haklı hem de haksız fakat her şey rayında denilemiyor, bir rahatlık veya bir huzur hissedilmiyor aksine karakterlerin içinde bulundukları durum nedeniyle gergin ve yorgun görünüyorlar. Bu durumun nedeni de geçmişte yaşananlardan kaynaklandığı hissediliyor. Asghar Farhadi, karakterlerin geçmişle, gelecekle ve birbirleriyle olan yüzleşmelerini, pişmanlıklarını ele alarak konuyu bize yansıtmaktadır.
Fransa’nın soğuk atmosferi ile derinleşen film sosyolojik açıdan birçok alt mesaj barındırmaktadır. Son sahne ise yüreklerde burukluk yaratacak türden ve kesinlikle görülmeye değer.
The Salesman (Satıcı) 2016
Farhadi’nin Cannes Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” ve “En İyi Aktör” ödüllerini, aynı zamanda “En İyi Yabancı Film” Oscar ödülünü kazanan The Salesman Filmi duyguların başarılı bir şekilde yansıtıldığı bir İran yapımıdır.
İran’da geçen filmde Arthur Miller’ın Satıcının Ölümü oyununu sahneye koyan tiyatrocu çift Rana ve Emad, yeni bir eve taşınır. Rana, burada saldırıya uğrar. Emad, travmasını sessizce atlatmaya çalışan Rana’nın aksine intikam alma yolunu seçer.
Yine insan ilişkilerinin üst düzey bir anlatımla gösteren yönetmen bu filminde de toplumsal ve ahlaki sorunlara değinir. Filmin bizi etkileyen bir diğer tarafı ise jenerik müziği olmuştur. Son sahnelerde arka fonda çalan, filmin bitimiyle birlikte volümünün yükselerek sizi etkisi altına alan ezgiler ile kendinizi siyah ekranda Arapça yazıların geçişlerini izleyerek bulursunuz ve filmin etkisinden uzunca bir süre çıkamazsınız.
İzlediğiniz ve beğendiğiniz Farhadi filmlerini bizimle paylaşmayı unutmayın!
Yararlanılan kaynaklar: 1