Jacques-Louis David’in tuval üzerine yağlı boya ile yaptığı ‘’Marat’ın Ölümü’’ tablosu, kanlı Fransız İhtilali’nin ve ressamın ustalığının en ünlü simgelerinden biridir.
Çeviren: Ayşenur Depe
Marat’ın Ölümü, Jacques-Louis DavidBu üzücü şaheserin hikâyesi kendi renk paletinden daha da renklidir. Tablo bir siyasetçinin vahşice suikast edilmesini betimler. Gazeteci ve devrimci lider Jean-Paul Marat parlak fikri Fransız İhtilali’nin sonuçlarını göremedi. 13 Temmuz 1793 senesinde bu siyasi kişilik 24 yaşındaki Jironden partizanı Charlotte Corday’in hazırlamış olduğu propaganda sonucu hayatını kaybetti. Aslında bu cinayet demokratik değerlerin ön planda olmasıyla ve Charlotte Corday’in nefretiyle beslenen Marat partizanlarının başlattıkları terör sebebiyle gerçekleşmiştir. Corday yetkililere kendi iradesiyle teslim olmuş ve cinayetten dört gün sonra da Jakoben partisi tarafından giyotinle idam edilmiştir.
Marat’ın soğuk elinde tuttuğu bir kağıt parçası vardır ve kağıtta şunlar yazmaktadır: ‘’Marie Anna Charlotte Corday’den yurttaş Marat’a. Talihsizliğim düşünüldüğünde desteğinizi hak ettiğimi düşünüyorum.’’ Ressama göre katil bu notu eve girmek için kullanmıştı oysaki gerçekte Corday eve Jirondenlerin entrikalarını içeren mesajları iletme bahanesiyle girmişti. Tahta kaidenin üzerindeki bir başka mektubundaysa David’in ölü adamı eski sağlığına kavuşması düşüncesiyle betimlediği düşünülüyor. İddialara göre Marat Corday’e merhamet göstermiş ve onun isteklerine önem verdiği için şu notu yazmıştır: ‘’Bu çek, kocası bu ülkeyi savunurken ölmüş beş çocuk annesi kadına verilecek.’’ Lens orada durmaktadır. Kaide ve yazıt da mezar taşını sembolize etmek için kullanılmıştır.
Marat’ın figürü eski kahramanlar gibi ülküleştirilmiştir. Fakat ‘’halkın dostu’’nun (gazetesinin ismi böyleydi) banyoda ölüme yakalanmasının sebebi neydi? Marat bedeninde çeşitli deri hastalıklarından muzdarip olduğu için banyo yapmaya mecburdu. Derisini yatıştırmak adına genellikle yulaf suyuyla banyo yapıyordu.
Jacques-Louis David ve Jean-Paul Marat Jakoben partisinin üyeleriydi. Yakın arkadaşının ölümü David’i şoka sokmuş ve ölüm haberinin yayılmasından birkaç saat sonra ressam merhumun yüzünü Cordillera sokağında çizmeye başlamıştır. Figürün kafası, kalemle çizilmiş formların hacimleri de ressamın daha önce kullandığı baskı tekniğine benzer olan kesişen doğrularla oluşturulmuştur ve başka bir işlem görmemiştir.
David, ışık ve gölge kullanımıyla tablosunu her iki tabloda da sallanan elin olmasıyla sevdiği ressam Caraviggo’nun özellikle ‘’İsa’nın Mezara Konulması’’ tablosuna benzeterek Marat’a ihtilal şehidi havası vermiştir. Her iki tablo da öyle bir şekilde çizilmiştir ki resme bakan herkesin dikkati direkt kurbana toplanır.
Napoleon’un düşüşünden sonra David Fransa’dan sürgün edilmiş ve hayatının geri kalanını Belçika’nın başkentinde geçirmiştir. Ailesi David’in ölümünden 61 yıl sonra ilk kez 1886 senesinde Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi’ne yerleştirilen ‘’Marat’ın Ölümü’’ tablosunu miras bırakmıştır. Tablo Edvard Munch ve Paul Beaudry gibi sanatçıları etkilemiştir. Her ikisi de David’in eserini kendi yorumlarını katarak yeniden yapmışlardır. Munch merkeze çıplak Charlotte Corday’I koyarken Beaudry ise Marat’ı ve katilini farklı bir açıdan çizmiştir.
Aynı zamanda tablo popüler kültürde de birçok kez kullanılmıştır. David’in tablosundan yalnızca filmlerde alıntılar yapılmamıştır. Stanley Kubrick’in ‘’Barry Lyndon’’ (1975) filmindeki bir sahnede ‘’Marat’ın Ölümü’’ adlı şarkıdan etkilenilmiş ve kullanılmıştır. Andrzej Wajda’nın filmi ‘’Danton’’ (1982) da David’in atölyesinde geçen ve Marat’ın portresinin bulunduğu birkaç sahne vardır. Derek Jarman’ın yönetmenliğini yaptığı ‘’Caravaggio’’ (1986) filminde daktilodaki kağıt değiştirilerek David’in tablolarındaki durum taklit edilmiştir. Brezilyalı çağdaş sanatçı Vik Muniz 2010 senesinin belgeseli ‘’Dump’’ da Rio de Janeiro yakınındaki atık sahasını kullanarak ‘’Marat’ın Ölümü’’nü yeniden oluşturmuştur.
Tabii ki ‘’Marat’ın Ölümü’’ sıkça parodilere ve benzetmelere de konu olmuştur. Lady Gaga’nın bile bu tabloyu denediği söylenmektedir.