Biri Sürrealizm dediğinde bahse girerim akla gelen ilk şeylerden biri ressam Salvador Dali’nin adıdır, değil mi? Spaniard, Renè Magritte ve André Breton’ın yanı sıra, sanat tarihinde kendisini bu tarzın en üretken ressamlarından biri olduğunu kesin bir şekilde kanıtladığı için bu oldukça doğaldır. Bu yüzden size bugün benim favorim olan Dali çalışmasını tanıtmak istiyorum: Halisünojenik Boğa Güreşçisi.
Portekizli yayıncı Lisma tarafından basılmış, Salvador Dali hakkında sipariş ettiğim bir kitap vardı. Tüm bu zaman boyunca onun hakkında bildiklerim eksantrik bir sanatçı olduğu, tuhaf bıyıklara sahip olduğu ve arkadaşının eşiyle evlenmesiydi. Kitap geldiğinde kapağındaki resimden çok etkilenmiştim ve ona bakarak bayağı bir vakit geçirmiş olmalıyım. Bu ilk bakışta aşktı. O zamandan beri Dali’nin hiçbir resmi beni o kadar etkilememiştir. Neden? Eh bu aşk gibi; açıklayamıyorum, sadece hissediyorum.
İki Venus De Milo resmin sağ tarafını, dik bakışlarımızı derhal üzerine çeken tarafını işgal ediyor. Ama eğer birazcık daha dikkat edersek iki Yunan tanrıçasının bedeni ve kıyafetlerinin görüntüsünün aslında bir adamın yüzü olduğunu fark edeceksiniz. Başı hafifçe sağa yatık, beyaz bir gömlek ve yeşil bir kravat giyiyor ve omzunda kırmızı bir eşarp var. O bir boğa güreşçisi, büyük ihtimalle Manolete lakaplı Manuel Laureano Sanchez, İspanya’da 1940’larda ünlenen ve 1947’de bir boğa tarafından saldırıya uğrayıp öldürülen boğa güreşçisi- zamanında boğa güreşi dünyasını şok eden olay.
Renklerin alemi dikkatlerimizi sol köşenin altına çekiyor. Tekrar bakın, o ölen bir boğa. Ölen boğanın etrafında birkaç böcek uçuyor. Resmin başka bir yerinde onların ortaya çıktıklarını görebiliyor musun? Ve yine Dali’nin en az 28 defa tekrarladığı Venüs tasviri de öyle.
Arkaplandaki boşluk en çok Venüs’ün olduğu yer, boğa güreşi arenası- burası en çok hareketin olduğu yer. Sol köşeye bakın: Bir kadın yüzü var. O Gala: Dali’nin eşi ve birçok resminde kullandığı ilham perisi. Diğer resimlerinin aksine nasıl olduysa ki Gala yumuşak bir yüz ifadesiyle ortaya çıkıyor, onun çalışmalarında Gala’nın tasviri ciddi, katı ve neredeyse vurdumduymazdır. Gala, boğa güreşinden nefret ederdi ve muhtemelen Dali eşinin bu olaydan bahsederken yüzünün aldığı ifadeyi yüz defa görmüştür.
Sürrealist bir ressam olarak Halisünojenik Boğa Güreşçisi bir rüya gibi görünüyor. Görüntüler birbirine karışıyor ve ilk bakışta gördüğün şey tekrardan baktığında yeni bir şeye dönüşüyor. Ama hepsinden önce bu güzel bir resim. Dali bu resmi büyüleyen ve cezbeden bir sanat eseri yapmak için klasik Yunan kültürünün ögelerini, boğa güreşini, hayatının aşkını, çocukluk anılarını (sağ köşedeki küçük çocuğu fark ettiniz mi?) ana yurdundan manzaraları bir araya getirmiştir.
Harika bir yorum! Devamı olsaydı okurdum o yuzden bu yazı üstüne abone oldum. Beni de ilk gördüğüm anda yerimde duraksatan bu resmin bir başkasında bıraktığı izlenimleri okumak ve benzer hisleri paylasmak çok hoş. Teşekkur ederim kaleminize ruhunuza sağlık 🤍
yorumunuz için çok teşekkürler, iyi ki varsınız.
💜💜