Belki de Pablo Picasso 20. yüzyılın en nüfuzlu ve eserleri ile ayırt edilebilen ressamıdır, derin aşkı ve kadınlara verdiği değer ile tanınmaktadır. Aslında kadınlarla kolay sayılabilecek ilişkilisi olmamıştır –onları sadece sevmişti. Hayatı boyunca bir sürü birlikteliği olsa da sadece 8 tanesi, bugün hala hayran kaldığımız resimlerindeki kadınlar, onun ilham kaynağı olmayı başardı. Peki, “Pablo Picasso ve kadınları” adlı ünlü cümlenin arkasındaki gerçek hikâye nedir?
Picasso’nun İlham Perileri
Birinci ilham perisi, aynı zamanda ilk en uzun hayat arkadaşı olan Fernande Olivier’di. Ressamın “Gül Dönemi”ndeki eserlerinin çoğunda tasvir edilmiştir. Sanatçı, bu çarpıcı güzellikle ilk kez Paris’te karşılaşmışlar ve Picasso o anda Fernande’nin kırmızı saçlarına ve muhteşem gözlerine vurulmuş. Yıllar geçtikçe, ne yazık ki Picasso, sevgilisine karşı aşırı sahiplenici olmaya başlamıştı ve Fernande’nin onu terk etmekten başka çaresi kalmamıştı.
İkinci ilham perisi, aynı zamanda Fernande’nin arkadaşı Eva Gouel’di. (Marcelle Humbert) Picasso ile sevgili olduklarında, üç yıl boyunca beraber yaşadılar. Eva kübist türündeki bir dizi çalışmalarında yer aldığı için “kübist eserlerinin kraliçesi” olarak adlandırılmaktadır.
Maalesef, Eva’ya tüberküloz tanısı konulduğunda Picasso hızlı bir geçiş yaparak Gaby adındaki bir kadınla ilişki yaşamaya başladı.Eva’nın ölümünden sonra ressam, Rus bir balerin Olga Khoklova’ya âşık olup Fransa’yı terk ederek İtalya’ya taşındı. Olga ressamın ilk karısı ve o anda geliştirmekte olduğu Kübizm’in büyük karşıtı oldu çünkü tamamen farklı bir tarzda çizim yapmasını istiyordu.
Çiftin Paulo adında, Picasso’yu Maternité başlıklı resimler serisi yapmaya başlamasına ilham veren oğlu oldu. Picasso’nun flörtüz karakterinden ve evlilik dışı ilişkilere son vermeyi reddetmesi karısı Olga’nın sağlığını bozmasına neden oldu. Sonunda oğluyla birlikte evi terk edip Fransa’nın güneyine taşındı –hiçbir zaman kocasına olan takıntısını aşamamış ama.
Picasso’nun dördüncü ilham perisi, Olgayla hala evli olduğu zamanlardan, daha on yedi yaşında hamile kalan, Picassonun kadınlara olan aşkının kurbanı Marie-Thérèse Walter’dı. Yaş farkının çok önemli olmasına rağmen -29 yaş farkı- narin genç kız büyük ihtimalle Picasso’nun gerçekten yanında mutlu olduğu tek kadındı. Sürrealist resimlerinin modelliğini yapmak için mükemmel bir görünüme ve karaktere sahipti ve Picasso onu rahatlıkla manipüle ediyordu. Maya adını verdikleri kızları olmasına rağmen, sanatçının sadakatsizliği eninde sonunda onları da ayırdı.
Beşinci ilham perisi, Marie ile birlikteyken ilişki yaşamaya başladığı Dora Maar’dı. Picasso’ya karşı benzer tutkuları vardı. Çok zeki bir fotoğrafçı ve ressamdı. Dora, Picasso’nun şaheseri Guernica’yı yapmasına tanık olmuştur.
1945’te Françoise Gilot’la olan ilişkisini öğrendikten sonra tam bir çöküş yaşamıştır ve bir keresinde “bir sanatçı olarak sıra dışı olabilirsin ama ahlaki açıdan beş para etmezsin” demiştir.
Altıncı ilham perisi olan 21 yaşındaki hevesli ressam ve hukuk öğrencisi Françoise Gilot’tan Claude ve Paloma adında iki çocuğu oldu. Françoise, sanatçıya derinden aşk besliyordu. Fakat bu derin aşk bile ressamın huysuz davranışlarına dayanacak kadar güçlü değildi. Kötü davranışlarına ve kadın peşinde koşmalarına dayanamayıp 1953’te onu terk etti. 1964’te “Picasso ile Hayat” adında anılarını yazdığı kitabını yayınladı ve New York’a taşındı.
Daha genç kadınları tercih ettiğinden, daha Françoise ile birlikteyekn 24 yaşıdaki Genevieve Laporte ile ilişki yaşamaya başladı. Bu ilişkide aynı Françoise gibi 1953’te sonlandı. 2005’te Pablo Picasso tarafından çizilen kendi portrelerini açık arttırmada sattı.
1961’de, 79 yaşındayken, ressam tekrar evlendi. 27 yaşındaki gelini Jacqueline Roque, ona sanki peygambermiş gibi davranıyordu.
Jacqueline ile birlikte olduğu zamanlar, ressamın en üretken zamanlarıydı. Dört yüzden fazla resim ve seramiklerinde görünen Roque, en sonuncu ilham perisiydi. Ressam 19773’te Jacqueline’in yanı başında vefat etti. On üç yıl sonra, Picasso için her şeyi yerine getirdiğine karar vererek intihar etti.
Picasso arkasında büyük bir miras bırakırken, başka hiç kimsenin onun gibi tanıyamayacağını bildiği bütün o kadınlardan fazlasıyla etkilenmişti.