Edvard Munch’ün Çığlık tablosu, dünyanın en ünlü tablolarından biridir. Nedeni oldukça açıktır. Tablodaki adamın ifadesi, acı ve kaygısının tasvir edilme biçimi tüm insanlar için evrenseldir. Hepimizin hayatında böyle hissettiği, sadece herkesin içinde çığlık atmak istediği bir an mutlaka vardır. Sadece böyle çığlık atmayı değil, etrafımızdaki tüm dünyanın yıkıldığını hissettik. Çığlık tablosu, kaybolmuş, stresli, dünya ve kendi düşünceleri tarafından tehdit edilen modern insanların sembolü olmuştur. Edvard Munch, hem resim hem de pastel olarak oluşturulan kompozisyonların dört versiyonunu oluşturdu.
Oslo’daki Ulusal Galeri, iki boyalı versiyondan birine sahiptir. Diğer boyalı versiyon ve 1893’ten bir pastel versiyon da Munch Müzesi’nde sergileniyor. Pastel’in dördüncü versiyonu (1895) 2 Mayıs 2012’de Sotheby’s Empresyonist ve Modern Sanat müzayedesinde 119.922.600 dolara satıldı. Ayrıca 1895’te Munch, tablonun bir litografi taşını oluşturdu fakat bu baskılardan sadece birkaç örnek günümüze ulaştı. Munch’un yokluğunda yazıcı tarafından orijinal taş yeniden ortaya çıkarılmadan önce yaklaşık dört düzine baskı yapıldı.
Munch, Nice 22 Ocak 1892 başlıklı günlüğünde tablo için aldığı ilhamı şöyle anlatıyor:
”Bir akşamüstü yolda yürüyordum, bir yanda şehir aşağısında fiyort vardı. Kendimi yorgun ve hasta hissediyordum. Durdum ve fiyorte baktım. Güneş batıyordu ve bulutlar kan kırmızısına dönüyordu. Doğayı delip geçen bir çığlık hissetmiştim; çığlığı duyar gibi oldum. Bu resmi çizdim ve bulutları da gerçek kan gibi boyadım. Renk resmen haykırıyordu. Böylece, resim Çığlık‘a dönüştü.
Edvard Munch Günlükleri, Nice,1892”
Bu hatıra daha sonra Munch tarafından eserin 1895 pastel versiyonunun çerçevesine elle yazdığı bir şiir halinde açıklandı:
”İki arkadaşımla yolda yürüyordum.
Güneş batıyordu.
Birden gökyüzü kan kırmızısına döndü, durdum, bitkindim ve çite yaslandım.
Şehrin ve Mavi siyah karışımı fiyortun ve üzerinde kan ve ateşten diller vardı.
Dostlarım devam etti ve ben orada endişeden titreyerek durdum.
Ve doğanın içinden geçen sonsuz bir çığlık hissettim.
Edvard Munch, Çığlık‘ta elle boyanmış şiir, 1895”
Munch’un bahsettiği bu yol aslında gerçektir. Resimde bulunan yol Oslo’nun yukarısındaki bir tepede Valhallveien adındaki bir yolun kenarındaki manzaradır. Bu tepe, Ekeberg Tepesi olarak bilinir. Bu yol, Oslo vatandaşları için şehri görmek istedikleri popüler bir yerdi. Valhallveien’deki 180 derecelik dönüşten hemen önceki bakış açısının yıllardır Munch’ün Çığlık için ilham aldığı yer olduğu düşünülüyor. PopSpots’tan Bob Egan Oslo’da tablodaki manzaraya ve korkuluğa benzeyen yeri buldu.