Sanat, insanlık tarihinden beri, bilerek ya da bilmeyerek, bizim hayatımızdadır. Bu yüzden de insanlığın gelişimi ve değişimi boyunca, Aristoteles ve Platon’dan itibaren sanatın ne olduğuna dair yargılar ve tanımlar yapılmış. Bu tanımlar kültürden kültüre ve dönemden döneme değişiklik göstermiştir. Sanat hâlâ daha bu değişimini ve gelişimini sürdürür. Tabii ki yapılan tanımların hiçbirisinde insanı göz ardı edemeyiz. Sanat ve insan ayrılmaz bir bütündür, bir zincirin iki halkası gibidir. Birisi olmazsa diğeri de geçerliliğini ve sağlamlığını yitirir. Aslında bu bütünlükten dolayı da sanatın kesin bir tanımını yapmak olanaksızdır. Sanatı kendi kurduğumuz kalıplar içerisine hapsetmek onun doğasına aykırıdır ve büyük bir çelişki içerir. Sanatı sanat yapan da belki de bu özgürlüğü ve dik başlılığıdır değil mi? Yine de güzel bir kuşun kafese kapatılması gibi, sanatı da bazı tanımlar ve görüşler içerisinde görmek zararlı ya da yanlış bir şey değildir. O yüzden gelin bu güzel kafeslere bir göz atalım.
- Alman filozof Immanuel Kant’a göre sanatın kendi dışında, hiçbir amacı yoktur. Onun tek amacı kendisidir. Güzel sanatı ancak deha yaratabilir. Kant da insanların, sanat eserleri ya da güzel karşısında, hiçbir çıkar gözetmeyen estetik bir zevk aldıklarını iddia etmişti. Kant’a göre sanat yarar peşinde koşmaz.
- Alman filozog Georg Wilhelm Friedrich Hegel’e göre sanattaki güzellik doğadaki güzellikten üstündür. Sanat, insan aklının ürünüdür. Kendisine doğanın taklidinden başka amaç bulmalıdır. Sanatın içeriği, günlük gerçeklikten de daha gerçekliktir! Çünkü sanat, tasarlanmış ve biçim verilmiş gerçekliktir. İnsanlığın tarihî uyanışı sanat, din ve felsefe yoluyla yapılır. Sanat iki kat hizmetlidir; bir yanda kuşkusuz daha yüksek amaçlara, ama yine de boşluğa ve uçarılığa hizmet eder. Fikirleri, hayalleri çeşitli şekillerde çeşitli boyutlarda gerçekleştirme hareketidir.
- Alman filozof Karl Heinrich Marx’a göre toplumun genel gelişmişliği ya da maddi temeli ile sanat arasında doğrudan doğruya bir ilişki yoktur. Yaratıcı eylem, insanın ve doğanın karşılıklı etkileşiminin bir aşamasıdır. Bu, toplumsal bir karakter taşır. Sanat, yaşamı insanileştiren bir olgudur. Araştırıcı, yaratıcı, çok yönlü tümel insana ulaşma çabası içinde sanatlar gelişebilir.
- Rus yazar Lev Tolstoy’a göre biz konuşma yoluyla düşüncelerimizi aktarırız, ama duygularımızı ancak sanat yoluyla aktarabiliriz. Bundan ötürü sanat insanlar arasında iletişimi sağlayan bir araçtır ve çok önemlidir. Sanat olmasa insan hayvana benzer. Sanat insanın bir zaman duymuş olduğu bir duyguyu kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu başkalarının da duyabilmesi için hareket, çizgi, renk, ses ya da sözcüklerde belirlenmiş biçimler aracılığı ile onlara aktarmasıdır.
- Psikanalist Sigmund Freud’a göre yaratıcılığın kökeni bilinç dışındadır. Sanatçıyı yapısı bakımından içe dönük ve nevroza yakın bulan Freud, sanatçının gerçekleşmesi mümkün olmayan güçlü içgüdüsel gereksinimlerini doyuramaması sonucunda gerçeklikten uzaklaşarak tüm ilgisi ve libidosunu kendi fantezi yaşamının dileklerine aktardığını ileri sürer. Freud için sanat yapıtları birer yüceltme ürünüdür. Bastırılmış ilkel, cinsel ve saldırgan dürtüler, yüceltme yoluyla toplum tarafından daha kabule uygun bir biçim kazanırlar.
- İrlandalı yazar George Bernard Shaw’a göre sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı dünyayı katlanılmaz kılardı. Sanat; davranışımızı, karakterimizi, adalet ve sempati hislerimizi rafine etmeli; kendi kendimizi tanımamızın, kendi kendimizi kontrol etmemizin, diğerleri için beslediğimiz saygı hislerimizin ve hareketlerimizin yücelmesine hizmet etmeli; bizi adiliğe, zulme, adaletsizliğe ve bayalığa tahammül etmeyecek şekilde geliştirmelidir.
- Türk şair Nazım Hikmet’e göre edebiyat biçimlerinin hepsi ana hatlarında anlatma, hikâye etme sanatıdır. Şiir de hikâye eder, masal da, roman da, piyes de, senaryo da, hatta; bu hikâye ediş bir bakıma resme, heykele, musikiye, mimarlığa da şamildir. Zaten, kısacası sanat yapmak; anlatmak, hikâye etmek demektir. Sanattan beklentisi, halkın acısına, öfkesine umuduna, sevincine, hasretine tercüman olması gerektiğidir.
Sanata Dair Birkaç Lakırtı
“Sanat doğadan çıkarılan bir soyuttur.” – Paul Gauguin
“Sanat; gerçeğe etkinlik kazandırma aracıdır. Sanat, sanat için değil; sanat hayat içindir.” – Spencer
“Sanat, hem coşma, hem yadsıma işidir.” -Albert Camus
“Sanat, uygarlıkların imzasıdır.” -Beverly Sills
“Sanat; ne bir oyun ne de bir eğlencedir, o ancak ruhun dışarıya vurarak, kendisini göstermesi ihtiyacıdır.” -E.G. Benite
“Sanatın işlevlerinden birisi de insanlara kendi deneyimlerini anlamalarını sağlayacak kelimeler bahşetmesidir. Öykücülük kim olduğumuzu ve ne istediğimizi bize anlatan bir vasıtadır.” -Ursula K. Le Guin
“Sanat görüneni yansıtmaz; görünür kılar.” -Paul Klee
“Her bir sanat eseri bir kehanetin gerçekleşmesidir: Çünkü her sanat eseri bir düşüncenin imgeye dönüştürülmesidir.” -Oscar Wilde
Bir düzeltme: Sanatla ilgili özdeyişlerden dördüncüsünü söyleyenin soyadı Sills’tir. (Amerikalı bir soprano). (Malum, Beverly Hills bir semt adıdır). Ayrıca bu özdeyişi gördüğüm en az üç sitede uygarlık çoğul yazılı. (Art is the signature of civilizations).
Değerli yorumunuz ve dikkatiniz için çok teşekkür ederiz. Gerekli düzeltmeler hemen yapılacaktır.