Kitaplar eski çağlardan beri günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Parşömenlerden mumlara, okuma şeklimiz evrimleşmiş olabilir ancak kitapların önemi sabit kalır. 1995 yılından bu yana, 23 Nisan kitap okumayı ve yayımcılığı yaygınlaştırmak amacıyla Dünya Kitap Günü olarak kutlanmaktadır. Bu gün UNESCO tarafından Miguel de Cervantes, William Shakespeare ve William Wordsworth gibi önde gelen yazarların ölüm yıldönümlerini kutlamak için seçildi. Okumayı betimleyen ve farklı tarzlara sahip altı tabloya bakalım.
Antonello da Messina – Bakire Müjde
Yakın zamana kadar bu tablo Alman Rönesans ressamı Albrecht Dürer’e atfedilmişti. 1906’da Cavaliere Di Giovanni tabloyu Museo Nazionale’ye bağışladı. Dürer’in eserlerinden biri olduğunu düşünerek Palermo’daki varlıklı bir aileden satın almıştı. Bu resimde; Antonello da Messina, Meryem Ana’yı yağlı boya tekniğiyle resmetmiştir. Tempera, çağdaş İtalyan sanatçıları tarafından kullanılan popüler resim aracı olduğundan, onun için benzersiz bir tarzdı. Tablo, Müjde Meleği tarafından okuması sırasında rahatsız edilen huzurlu Meryem’i gösteriyor. Bu arada Meryem’in bu basit tasviri, izleyicinin onun duygularına odaklanmasını sağlar.
Jean-Honoré Fragonard – Okuyan Genç Kız
1769’da, Rokoko ressamı Jean-Honore Fragonard, şimdilerde Fantezi Figürleri (The Fantasy Figures) olarak bilinen bir dizi tuval boyamaya başladı. Ancak, Okuyan Genç Kız konunun doğrudan izleyiciyle yüzleşmediği serideki tek eserdir. Tablo, sağ eli ile tuttuğu küçük bir kitaba bakışlarını odaklarken rahat bir şekilde oturan bilinmeyen bir kadını gösterir. Fragonard, kadın figürünün bu kadar dalmış bir şekilde ne okuduğunu merak ederek izleyiciye anında bir gizem duygusu hissettiriyor. Ayrıca, 1990ların sonunda çekilen X-Ray’e göre tablodaki resmin altında genç kadının seyirciye dönük bir çizimi olduğu biliniyor. Fragonard’ın neden fikrini değiştirdiği ve neden tabloyu bugün gördüğümüz haliyle resmettiği bilinmiyor.
Charles Edward Perugini – Okuyan Kız
Charles Edward Perugini, Napoli ve Paris’te resmi eğitim aldıktan sonra Viktorya İngiltere’sinde yaşayan ve çalışan İtalyan doğumlu bir Romantik dönem ressamıydı. 1863’te genellikle Ateşli Haziran‘ı boyamasıyla tanınan Sir Frederic Leighton’ın stüdyo asistanı olarak çalıştı. Perugini, Leighton’un etkisi altında klasik sahneleri tasvir etmeye başladı. Daha sonra Perugini ilgisini aile ve portre gibi daha kazançlı konulara kaydırdı. Okuyan Kız‘da bir kadın mermer bankta oturuyor. Gevşek bir şekilde tuttuğu çiçeğin dalını üzerine sürterken sağ eline çenesini dayar. Okuduğu kitabın içeriği dikkatini çeker. Perugini, beyaz ipek bir elbise giyen bu ortaçağ benzeri figürü çizerken karısından biraz ilham almıştır.
Vincent Van Gogh – Fransız Romanı Yığınları
”Kitap okumak, resimlere bakmak gibi: Kişi, şüphe etmeden, çekinmeden ve kendine güvenen bir şekilde güzel olanı bulmalı.” (5 AĞUSTOS 1881- VAN GOGH KARDEŞİ THEO’YA YAZDIĞI BİR MEKTUPTA)
Vincent van Gogh, Emile Zola ve Guy de Maupassant gibi çağdaş yazarların hayranıydı. Bu yazarların yaşadıkları dünyayı çok doğru bir şekilde yakaladığına inanıyordu ve onların kitaplarını tekrar tekrar okuyordu. Sadece olağanüstü resimleriyle değil, aynı zamanda sanat tutkunlarına kendi dünyasına dair bir fikir veren büyüleyici mektuplarıyla da sıklıkla övülür. Abisine yazdığı bazı mektuplarında, akıl sağlığını kitap okumaya ve yeniden okumaya borçlu olduğunu yazmıştır. Yukarıdaki Resim, modern Fransız edebiyatına bir saygı duruşu olarak en sevdiği kitaplardan oluşan bir yığını gösteriyor.
Fernand Léger – Kadın ve Kitabı
Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi, ressamları toplumla ilişkilerini yeniden düşünmeye zorladı. Temsil ettikleri estetik aracılığıyla çağdaşlık ve sanatçılar üzerinde toplumu etkileme baskısı vardı. Fernand Léger, Kitap ve Kadın adlı eserindeki gibi cesur renkler ve basit geometrik formlarla sağlam görüntüler üretmeye odaklandı. Resim, elinde bir demet çiçek ve açık bir kitap tutan bir kadını gösteriyor. Léger, bu resimle Fransa’nın savaşın yıkımından kurtulduğu yıllarda ileriye giden yolun güzellik ve bilgi olduğunu vaat ediyor. Resimdeki kadın figürünün robotik tasarımı, Léger’in Sanayi Devrimi tutkusuna işaret ediyor olabilir.
Jacob Lawrance – Kütüphane
”Benim resimlerim, benim hayatımı ve deneyimlerimi ifade eder. Bildiğim şeyleri ve deneyimlediğim şeyleri resmederim. ” (Jacob Lawrence, American Art, National Gallery of Art, Washington, DC,ABD)
Jacob Lawrence, 20. yüzyılın en övülen Afrikan-Amerikan sanatçısıydı. Lawrence, Birçok kütüphane resmi içeren Harlem Serisi adlı 30 tablodan oluşan bir grup yarattı. Hayatında kütüphanelerin özel bir yeri vardı; bir öğrenci olarak kütüphanelerden düzenli olarak kitap ödünç aldı ve daha sonra resimlerine konu olan zamanının Afrikan-Amerikan kahramanları hakkında okudu. Yukarıda bulunan Kütüphane adlı eserde, bir grup insan kitaplarına dalmış mirasları hakkında okuyor gibi görünüyor.
Çeviri kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/reading-in-art/