Baskı resim, 15. yüzyılda gelişti. Bu dönemde kâğıdın kullanımı Avrupa’da da yaygınlaşmıştı. Gutenberg’in matbaası bilgiye ulaşılabilirliğin devrimini yaptı. Avrupa’nın dört bir yanından sanatçılar resimli kitaplar edinebilmeye başladılar. Mesela, anatomi kitaplarını inceleyebildiler ve hatta kopyalar sayesinde Antik Roma’yı araştırabildiler. Kopyaların dışında matbaa kendi başına bir sanat hâline geldi. Bir tema üzerine baskı serileri yaratıldı.
1. Kıyamet
Kıyamet serisi Alman ressamı ve baskı resmi ünlü yapan ilk seriydi. Seri, 1498’de basıldı ve her yüzyılın şafağında olduğu gibi özellikle tema çok popülerdi. On beş gravür arasında en ünlüsü Kıyametin Dört Atlısı idi. İncil’deki Kıyamet bölümünün tasvirleriyle atlılar insanları cezaya çarptırır. İlk önce kılıç tutan İstila gelir, sonrasında kılıcını savuran Savaş ve ardından terazisi olan Kıtlık gelir. Hepsinin ardından, son olarak üç uçlu mızrağıyla Ölüm gelir. Sadece bu silah asıl metinde geçer. Sol köşede, Ölüm’ün hemen altında Katolik rahibin işin bitirmeye hazır kıyamet canavarı duruyor. Bu da, Martin Luther’in reformasyonundan önce Kuzey ülkelerinden memnun olmadıklarının bir göstergesidir.
2. Hevesler
18. yüzyılın başlangıcında Fransisco Goya, İspanyol sarayının ressamıydı. Kraliyet komisyonun yanı sıra özel olarak 80 parçadan oluşan Hevesler adlı baskı serisi üzerinde çalışıyordu. Koleksiyon 1799’da yayınlandu ve İspanya topluluğunun yanlışlarını eleştirdi. Özellikle de kilisenin muhteşem gücünü ve insanların önyargılarını işledi.
Bütün koleksiyonu özetleyen baskı Mantık Uykusu Canavar Üretir baskısıdır. Çoğu insanın sanatçının ta kendisi olduğu adam, yarasalar ve baykuşlar tarafından saldırıya uğrarken uyuyor. Yanındaki kedi ona göz kulak oluyor. Bu yaratıklar, İspanyol folklorunda kötüyü temsil ederler. Masanın önünde yazan baskının adı, Goya’nın Aydınlanma değerlerine olan aşkıyla açıklanıyor. Öte yandan baskıdaki yazı bize başka bir hikâye anlatıyor. Şöyle yazıyor: Mantığı terk etmiş hayal gücü imkânsız yaratıkları yaratır, onunla birleşir ve hayal gücü sanatın anası, keşiflerin kaynağı olur. Bu yazı Goya’nın mantığı korumak için hayal gücünü tamamen göz ardı etmek gerektiğine inandığını gösteriyor.
3. Fuji Dağının Otuz Altı Manzarası
Fuji Dağının Otuz Altı Manzarası, Japon bir sanatçıya ait ahşap baskı serisidir. Seri, 1830-1833 yılları arasında üretildi ve Ukiyo-e -yüzen dünya- tekniğiyle yapıldı. Ukiyo-e baskıları saf renk ve temiz çizgilerinden anlaşılır. Geleneksel olarak, fahişe ve aktör temaları kullanıldı ancak Hokusai bunu değiştirdi ve sıradan insanların hayatlarından minik parçalara ağırlık verdi.
Kanagawa’nın Dalgası Altında serisinin ünlü baskılarında da sıradan insanların kullanıldığını görüyoruz. Ön planda kocaman bir dalga yüzünden üç balıkçı teknesinin tehlikede olduğunu görüyoruz. Uzakta, köpüren denizin arasında yer alan Fuji dağını görüyoruz. Japonya’daki en yüksek ve en kutsal dağ. Seri boyunca, dağ neredeyse bütün baskılarda gözüküyor. Hokusai, Hollanda baskılarını çalıştı ve o zamanlar sadece Avrupa’da kullanılan Prusya mavisiyle ve doğrusal perspektiften büyülendi.
4. Rake Süreci
Rake Süreci, sekiz tablodan oluşan bir seridir. Tom Rakewell’in hikâyesini anlatır. Tom, babasının mirasını çarçur eder, yakar yıkar ve en sonunda tımarhaneye düşer. Hogarth, kendi alaycı yöntemleriyle İngiltere’nin 18. yüzyıl sorunlarına değinir. Seri baskıya girmeden tablo serisi olarak üretilmişti.
“Rake” ahlaksız insanlar için kullanılan eski bir kelimeydi. Rivayete göre Rake, Oxford’dan babasının mirasını almak için geri döner. Bu esnada hamile nişanlısı Sarah Young’u terk eder. Hikâye devamında Tom’u parasını fahişelere ve kumara harcarken görürüz. Borç harçtan ötürü onu tutuklamaya gelen polislerden onu son anda Sarah kurtarır. Babadan zengin Sarah ile evlenir ve onun da parasını çarçur eder. En sonunda da borçluların olduğu hapse ve tımarhaneye düşer.
5. Kayıp Cennet
Sanatsal baskı serilerinin yanı sıra, 15. yüzyıl baskıları, edebiyat eserlerinde illüstrasyon olarak yaygın olarak kullanıldı. John Milton’ın Kayıp Cennet’i, Lucifer’ın isyanını ve Âdem’in Düşüşü’nü anlatan 12 kitaptan oluşan kahramanlık şiiridir. İlk defa 1667’de yayımlandı. Birdenbire ün kazandı. Keats ve Byron yeni jenerasyon şairlere, hatta ileriki dönemlerde J.R.R. Tolkien gibi yazarlara ilham oldu.
Gustav Doré, 19. yüzyılın en ünlü illüstratörlerinden biriydi. Pek çok klasik edebiyatı resimlendirdi. Bu klasiklerin arasında Dante’nin Cehennem’i, Cervantes’in Don Kişot’u da bulunuyor. Kayıp Cnette için elli baskı yaptı ve bu baskıları Milton’ın şiirinin görkemli duygusuyla harmanladı.