İngiliz Ford Madox Brown (16 Nisan 1821 – 6 Ekim 1893), ahlaki ve tarihi konuları ele alan, Ön Raffaeloculuk akımının belirgin grafik ve genellikle Hogarthian (politik illüstrasyon) versiyonuyla dikkat çeken bir ressamdı. Brown, İngiltere’nin Sonu eserinde, ekonomik olarak zorlukta olan ve son çareyi kendi ülkelerini terk etmekte bulan göçmenlerin karşılaştığı psikolojik ve duygusal zorlukları araştırıyor.
1850’lerin İngiltere’si, Charles Dickens, Charlotte Brontë ve Elizabeth Gaskell’in eserleri aracılığıyla hayal ettiğimiz Viktoria dönemi ülkesiydi. Kraliçe Victoria tahtta 20 yılına yaklaşıyordu ve onunla birlikte Sanayi Devrimi de tüm gücüyle yürürlükteydi. Fabrikalar büyük zenginlik için fırsatlar sağlarken aynı zamanda büyük yoksulluk için de fırsatlar sağlıyordu. İngiltere artık herkesin umduğu, vaat edilen refah ülkesi değildi. Birçok İngiliz tebaası, ekonomik sıkıntılardan bıkarak Avustralya’nın geniş taşrasında daha bağımsız bir yaşam aramak istedi. Ülke, 1850’lerde insanlar daha iyi bir yaşam aramak için Avustralya’ya taşındıkça büyük bir nüfus göçüne tanık oldu. Brown’ın İngiltere’nin Sonu eseri de bir ailenin göçünü, kendi zamanlarının bir örneği olarak ele almaktadır.
İngiltere’nin Sonu, İngiltere’den ayrılan ve denize açılan bir teknedeki üç kişilik aileyi sunar. Resmin sağ üst köşesinde görünen Dover’ın Beyaz Kayalıkları, Dover Boğazı’nı geçerlerken aileyi tanıtır. Karı koca el ele tutuşurken oğulları, annesinin kucağında şalına sarılı şekilde yatarak annesinin eldivensiz elini tutar. Her iki ebeveyn de izleyiciye, göç etme kararlarının doğru ve haklı olduğuna dair güvence arıyormuş gibi bakar. Kahverengi ceketi ile erkek karamsar ve endişeli görünürken; gri şalı ile kadın sakin ve güvenilir görünmektedir. Duygularını ve düşüncelerini gözleri ile ifade etmektedirler. Kolay bir seçim olmayan göç, kayıp ve korku duygularının yanı sıra değişim ve umutla da mücadele eder.
Göç, Ford Madox Brown için çok kişisel bir temaydı. İngiltere’nin Sonu’nu yaratırken o da daha iyi bir yaşam aramak için göç etmeyi düşünüyordu. Brown, 1850’lerde başarılı bir sanatçı değildi ve İngiltere dışında daha iyi bir geleceğin cazibesi ona çok çekici geldi. Brown, nihayetinde göç etmemeye karar verdi ve göç teması onunla yankı buldu. Sanki kendi hayalini gerçekleştiriyormuş gibi ön plandaki adam olarak kendini model gibi kullandı. İkinci karısı Emma da resimdeki eşi için modellik yaptı. Oğulları Oliver ise annesinin kollarındaki görünmeyen çocuğun orantılarındaydı. Brown gibi, aile de orta sınıf, eğitimli ve rafine edilmiş, çiftin sıkılı ellerinin altındaki kitaplarla sembolize ediliyor.
Arzu edilen natüralist detayları elde etmek için Ford Madox Brown, elementleri açık hava ressamlığı yaparak boyamıştır. Kendisi ve eşi ciltleri üzerindeki renk etkilerini yakalayabilmek için soğuk havada dışarıda oturdular. Adamın ellerindeki mor renk, bu istekliliğin güzel ama acımasız bir detayı. Soğuk rüzgar, sağdan esiyor ve annenin başlığının kurdelelerini kaldırıp adamın göğsüne doğru uçuruyor.
Tüm tablo daireseldir ve tahtası Michelangelo ve Raphael’in Rönesans tondosuna¹ geri döner. Bu Rönesans ustaları gibi, Ford Madox Brown da ağırbaşlılığı sersemlik ile birleştirir. Sol tarafta yeşil bir meyve yiyen küçük kız izleyiciye doğru bakıyor. Küçük kızın yukarısındaki dişsiz kaba bir adam purosunu içiyor. Burada, küçük kız zorluklar karşısında masumiyeti temsil ederken adam cehaleti temsil ediyor. Ana karakterlerin arkasındaki insan topluluğuna bakıldığında, alt sınıfları temsil ettikleri anlaşılıyor. Okuma yazma bilmiyorlar, eğitimsizler ve yoksullar. Göç ederek kaybedecekleri daha az şey var. Yoksulluk her yerde var; ancak onlar refahı bulmaya çalışıyorlar. İngiltere’yi muhtemelen asla geri dönmeyeceklerini bilerek terk ediyorlar. Beyaz Uçurumları asla görmeyecekler, Kraliçe’nin bir 40 yıl daha hüküm sürdüğünü asla görmeyecekler ve bir daha asla İngiliz olmayacaklar. Yakında Avustralyalı olacaklar ve Avustralya’nın sunduğu her şeyi benimseyecekler.
¹Tondo, yuvarlak biçimli resim ya da kabartmaları tanımlamakta kullanılan bir terimdir. Tondo kelimesi İtalyanca’da yuvarlak anlamına gelen rotondo kelimesinden türetilmiş ve kısaltılmıştır.
Kaynak: https://www.dailyartmagazine.com/painting-of-the-week-ford-madox-brown-the-last-of-england/