Kübizm denildiğinde akla, Picasso ve onun çok burunlu figürlerinin görüntüsü geliyor. Ancak Lyonel Feininger, modern tarzda öne çıkan ressamlardan biri. Ressamın 1929 yılında yapmış olduğu Yelkenli eseri, Kübist tarzın heyecanını ve Caz Çağı’nın enerjisini sergiliyor. Sanki Picasso tekne gezintisine çıkmaya karar vermiş gibi. Gelin hep beraber bu adı gölgede kalmış Lyonel Feininger’in Yelkenli adlı eserini inceleyelim.
Amerikalı ressam Lyonel Feininger hayatının büyük bir kısmını hem yaşadığı hem de çalıştığı Almanya’daki geçirmiştir. 1919 yılında açılan ünlü Bauhaus Okulu’nun ilk öğretmeniydi. Paul Klee ve Wassily Kandinsky ile birlikte dersler vermişti. Feininger, Kübizmin bir formu olan ve bazen Sentetik Kübizm olarak adlandırılan Kübik Realizm’in destekçisiydi. Yelkenli eseri ise Kübist şekillere sahip olan ancak daha romantik, renkli ve dekoratif bir görünüme sahiptir. Feininger eserlerine, diğer Bauhaus sanatçılarının daha sade tarzlarıyla tezat oluşturan sıcaklık katmıştır.
Lyonel Feininger, Weimar’daki Bauhaus Okulu’nda öğretmenlik yapmadan önce Paris’te öğrenim gördü. Paris’teyken, canlı renkler, sıcak tonlar ve keskin çizgilerle ilgili Fransız Orfist fikirleriyle Feninger’i etkilemiş olan sanatçı Robert Delaunay ile tanıştı. Feninger, bu Orfizm¹ ile ilgili fikirleri Kübist indirgeme, parçalama ve geometrik şekil fikirleriyle birleştirdi. Yelkenli eserinde görülebileceği gibi Feininger’in stili, büyük eğimli üçgenlerin keskin bir şekilde tanımlanmış düzlemlerine bölünmüş, anında tanınabilir konulardan biridir. Yüzeyleri üçgen kesilmiş cam parçaları gibidir. Keskin, hassas ve şeffaftırlar. Bu üçgen şeklinde parçalara ayırma daha sonra Feininger’ın imza stili haline gelmiş ve onu diğer Sentetik Kübizm/Kübist Realizm taraftarlarından farklı kılmıştır.
Almanya’da Nazi partisinin iktidara gelmesinden kısa bir süre sonra kapanan Bauhaus Okulu’nda 1919’dan 1933’e kadarki tüm varlığı boyunca çalışan tek öğretim üyesi Lyonel Feininger’di. Feininger’in resimleri, Adolf Hitler ve Nazi partisi tarafından değersiz ilan edildi ve hatta 1937’deki kötü şöhretli Dejenere Sanat Sergisi’nde sergilendi. Neyse ki, Feininger 1936’da New York’a dönmüştü.
Nazi sanat eleştirisi açıkça temelsiz ve dengesizdi. Lyonel Feininger’in Yelkenli’si artık 20. yüzyılın başlarındaki sanatın bir başyapıtı olarak kabul ediliyor. Hem gökyüzü hem de deniz, mavi ve beyazın çapraz parçalarına bölünürken canlandırıcı bir his veriyor. Manzara, sanki kendimiz bir teknedeymişiz gibi alçak bir perspektiften resmedilmiş. Tekneler ileri doğru giderken, geniş çizgiler yelkenleri vurgulamaktadır. Belki de bir yarışa ve ânın güzelliğine ve enerjisine tanık oluyoruz.