İntibah, Namık Kemal’in 1873-1875 arası sürgün yıllarında yazdığı Türk edebiyatının ilk edebî romanıdır. İlk adı ‘’Son Pişmanlık’’ olan roman, Maarif Nezareti tarafından sansürlenerek ‘’İntibah – Sergüzeşt-i Ali Bey’’ adına izin verilmesinin ardından 1876 yılında başlanarak 20 cüz halinde neşredilir.
Yazan: Betül Yılmaz
İntibah, konusunu hayattaki ikili ilişkilerden alır. Romanda “Ali Bey” isimli gencin babasını kaybetmesinin ardından annesiyle yalnız kalması ve bunu takip eden birtakım olaylar anlatılır. Ali Bey; annesiyle yaşamı, kalemdeki işi ve ev arasında gidip gelen hafif saf, dışarıdaki hayattan uzak bir gençtir. Zaman içerisinde annesinin ısrarları ve kalemdeki arkadaşlarının da teşvikiyle Çamlıca’da takılmaya başlar.
Çamlıca gezintilerinden birinde -tüm İstanbul erkeklerince tanınan- Mehpeyker’le yolları karşılaşır ve bir sevdaya tutulur. Kimsenin tasvip etmediği bu sevdadan Ali Bey’i vazgeçirmek amacıyla türlü oyunlara girilir. Genç ve güzel cariye Dilâşup’u Ali Bey’in annesi eve alır. Ali Bey, Mehpeyker’in nasıl bir kadın olduğunu öğrendiği vakit ondan ayrılmak ister ancak Mehpeyker, bu durumu kendisine yediremez. Bir çeşit -Ali Bey’e karşı- intikam girişiminde bulunur. Mehpeyker, kendisi ile olmayan Ali Bey’in Dilâşup ile de olmaması adına Dilâşup’a iftiralar atar ve onu evden kovdurur. Dilâşup’u kendisi satın alır. Artık amacı; Dilâşup’u kendi minvalinde bir kadın haline getirmektir.
Ali Bey’i hem böyle yeis içerisinde bırakacak hem de onu öldürme planı yapacaktır. Mehpeyker’in yaptığı planı duyan Dilâşup, Ali Bey’i uyarır. Zabitleri çağırmak için Dilâşup’un yanından ayrılan Ali Bey, döndüğünde kendi yerine Dilâşup’un öldürüldüğünü görür. Ardından Mehpeyker, tüm hinliği ile ortaya çıkarak Ali Bey’i kışkırtır ve Ali Bey de Mehpeyker’i öldürür. Eser, birçok insanın aşka kurban gitmesiyle son bulur.
Namık Kemal, romanın yazılma amacı olarak neleri görür?
Namık Kemal, romanın yalnız eğlence amacıyla yazılmasının karşısında kamu yararının da gözetilmesi gerektiğini savunur. İntibah romanı da bir ders verme amacı taşıyor. Böylece yazarın teoride belirttiğini uygulamada da görme fırsatı yakalıyoruz.
Yazarın kahramanları arasında taraf tutması eseri nasıl etkiler?
İntibah romanındaki en belirgin özelliklerden biri Namık Kemal’in kişiler arasında ahlâkçı bir tavır takınması oluyor. Bu da yetmezmiş gibi yazar, yarattığı kahramanlar arasında taraf tutuyor. Bir romanda yazar üçüncü bir kişi olarak, anlatıcı konumunda kalamıyor ve tuttuğu tarafı okuyucuya hissettiriyorsa romanın başarısı tartışmaya açık hale gelir.
Tüm günahların sorumlusu bir kadın oluyor; Mehpeyker
Namık Kemal, dile getirmek istediği tüm kötü, olumsuz ve toplum tarafından bir kadında bulunması sakıncalı görülen özellikleri Mehpeyker’e yüklemiştir.
‘’Hanımefendi ki ismi Mehpeyker’dir, ahlak ve terbiyece bütün bütün Ali Bey’in hilâfına olarak gayet namussuz, gayet alçak bir ailede perveriş bulmuş ve zaman-ı rüşte baliğ olur olmaz rezâilin envâında mürebbilerine üstâd olmuştu.’’
diyerek romanda ilk kez Mehpeyker’i tasvir eder. Birçok utanılacak işte (!) bulunmuş hatta tüm bu işlerde ustalaşmış bir kimsedir. Bunun arkasından bir paragraf sonra Mehpeyker için güzel bir cümle söyleyecek gibi olur
‘’Bir güzeli severdi,’’
diyerek başlar ve devam eder;
‘’fakat yılan bir çiçeği nasıl severse bu da öyle severdi; bir adamı nasıl sararsa bu da öyle sarmak isterdi!..’’
Mehpeyker, bir yılan kadar zehirlidir; Ali Bey gibi yakışıklı, ahlâkça güzel kimse Mehpeyker’in yanında elbet tehlikededir. Yazar, Mehpeyker’e bir kimseyi sevmeyi bile yakıştıramaz.
Hiç kimsenin kendisine lâyık olamadığı bir erkek; Ali Bey
Namık Kemal, Mehpeyker’i bu şekilde anlatırken Ali Bey’i de şöyle anlatır; babasının ölümü üzerine yalnız dersleriyle meşgul olmuş, kalemdeki işinden evine bir kez olsun geç dönmemiştir. Hatta 22 yaşındaki bu genç o yaşa gelene kadar hiçbir yerde geceleyin kalmamış ‘’biçâre çocuk’’tur. Namık Kemal, Ali Bey’i her zaman ‘’biçâre’’ olarak tanımlar. İyi, ahlâklı ve ilgili bir ailede yetişir, tahsilini tamamlar. O dönemde her gencin hayali olduğu üzere Babıâli’de bir kaleme memur olur.
Roman boyunca Ali Bey’in başına ne gelse Mehpeyker’in suçu sayılır. Ali Bey, safça bir genç olduğundan hiçbir kararından mesul olmaz. Mehpeyker, Ali Bey ile tanıştıktan sonra pek çok defa adını temize çıkarmak, değişmek ister. Namık Kemal ise buna izin hiçbir vakit müsaade etmez. Kahramanlarının kendi istedikleri tarafa gitme izni yoktur. Onları kendi çizdiği çerçevede -romanın başından sonuna kadar- götürür.
Roman Türünde Karakterler Birey Olarak Varolmalı
Romanda, kişilerin bireysel tecrübelerine pek değinilmiyor. Karakterler, her zaman genel kalıpların içerisinde iyi-kötü karşıtlığında aktarılıyor. Örneğin; Ali Bey ile annesi arasında geçen bir konuşmada annesi, Dilâşup için şöyle der,
‘’Yalnız güzel değil oğlum… Terbiyesi sîmasma fâik: Oldukça okumak yazmak biliyor, güzel sesi var, güzel piyano çalıyor. İğne işlerinin hepsinde Avrupa kızları kadar marifetli. Hele tabiatı melek gibi.’’.
Dilâşup, Mehpeyker’in zıddı bir karakter olarak çiziliyor.
Dilâşup, hikayede tek başına var olamıyor; onun varlık sebebi Mehpeyker’in romanda bir ‘’fahişe’’ olarak anlatılması oluyor. Romanda, her karakterin birey olarak var olması gerekiyor. Bir karakterin varlığı bir başka karaktere bağlı ise bu durum romanın başarısına gölge düşürür.
Namık Kemal, romanında Batılı romancılar gibi insan psikolojisini tasvir etmek istiyor. Ancak pek de başarılı olduğu söylenemez. Aşırı ahlakçı bakış açısı, karakterlerine hiç fırsat vermeyip onları anlama yoluna gitmemesi bu konuda önüne engel olarak çıkıyor.
Namık Kemal, hiçbir vakit eserini okuyucu ile baş başa bırakmıyor. Her zaman üçüncü bir kişi olarak orada varlığını hissettiriyor. Ahmed Midhat Efendi’nin romanda araya girip bilgiler vermesi İntibah’ta da görülüyor. Dilâşup’un Ali’ye gözükmesi ve ardından annesiyle Ali Bey’in Dilâşup hakkında konuştuğunu görüyoruz. Bu sırada Namık Kemal de kendini tutamıyor, fikrini beyan ediyor:
‘’Biçâre kadın ne bilsin ki kâfir-ün-niâm çocuk kendini, ruhu gibi karnında taşıyan, lezâiz-i ömrü gibi âguş-ı vefâsında büyüten bir valide-i müşfikayı sahihan bir fahişenin yalancı handelerine fedâ edecek kadar şehvetine mağluptu. Zavalllı valide nereden idrâk etsin ki hak-nâ-şinâs sefih, hıfz-ı haysiyet ve husûl-i selâmeti yolunda fedâ-yı candan çekineyen bir melek-üs-siyâneyi kendi maâyibinden tegâfül etmediği için tahkire cesaret edecek kadar nahvetine esir idi.’’.
Okura, validenin haline üzülme imkânı dahi vermiyor Namık Kemal. Araya giriyor ve okurun düşüncelerine yön vermeye çalışıyor.
Kahramanlarının sonunda tek tek öldürüldüğü bir roman başarılı sayılır mı?
Romanın sonuna gelindiğinde ise kahramanların tek tek öldüğünü görüyoruz. Hiçbir karakterin akıbeti okuyucunun muhayyilesine bırakılmıyor. Âdeta karakterlerin eli ayağı hayattan çektirilir. Batılı bir roman örneğinde yazar, okuyucusunu da romana dahil ederek ona bazı şeyleri tamamlayabilme olanağı sağlar. Namık Kemal, okura kahramanları benimseme, tahlil etme imkanı vermiyor. Bunun yanında kahramanların roman boyunca kendi seçimlerini yapmasına da izin vermiyor.
Türkçe’de romanı deneyimlemek amacıyla yazmış olduğu İntibah romanında Namık Kemal, tasvirleri gerçeğe uygun olarak yapmamıştır. Sade bir dil ile Divan geleneğinden gelen ağdalı dilin ortasını bulmayı denemiştir. Karakterleri iyi ve kötünün çatışması ekseninde anlatıyor. Ali Bey dışındaki hiçbir kahramana dair ayrıntılı bilgi verme gereği de duymuyor. Dilâşup, Atıf Bey, Ali Bey’in annesi gibi kahramanlar tek başına değil; Ali Bey’in varlığı ile var olabiliyor. Yazarın, tuttuğu tarafı roman boyunca okura hissettirmesi ve bundan dolayı karaktere değişme imkânı tanımaması yine başarılı bir roman anlayışı önündeki engeller arasında görülür.
Namık Kemal, roman boyunca üçüncü bir kişi olarak okura varlığını unutturmuyor. Namık Kemal’in okuyucuyu yalnız eğlendirmek için yazmak istememesi, fayda amacı güdüyor olması da romandan duyulan zevkin önüne set çekiyor. Ders verme kaygısı roman türünün özelliklerini alt ediyor. Ahlak dersini vermiş, kahramanları öldürmüş ve romanını bitirmiştir ancak roman türüne başarılı bir örnek bırakabilmiş midir Namık Kemal? Tartışılır.
KAYNAKÇA: