Pre-Raphaelite Kız Kardeşler: Bilinmesi Gereken 5 Kadın Ressam

19. yüzyılın yarısından itibaren pek aktif olan Pre-Raphaelite Kardeşliği’nin tamamı erkeklerden oluşuyordu. Günümüzde; ruhani esenlik veren, donuk kadınların tasviri olarak adlandırabileceğimiz bir hâl almıştır. 2019 Ekim ayından 2020 Ocak’a kadar süren Ulusal Portre Galerisi sergisinde Pre-Raphaelite Kız Kardeşler, sanat tarihinin bu ikonik kardeşliği sayesinde resmedilen kadınların dile getirilmeyen hikâyelerini keşfettiler.

Evelyn De Morgan, Fırsat Bahçesi, 1892, De Morgan Koleksiyonu, Londra, İngiltere.

Özellikle sergi, bu akıma en çok dahil olan on iki kadına odaklanmıştı. Bu kadınların arasında Evelyn de Morgan, Jane Morris, Christina Resetti, Marie Spartali Stillman, Fanny Eaton ve Joanna Boyce gibi isimler yer alıyor. Bu çoklu medya sergisi bahsettiğim on iki kadının resimleri, süslemeleri ve şiirlerini de içeriyordu. Sergi öyle ahenkli bir ortamda kurulmuştu ki bu kadınların bütün sanatsal başarıları ayakta alkışlanabilirdi.

Bu kadınların bazıları, Pre-Raphaelite ressamlarla evlilerdi ve onlara ilham olmuşlardı ve çoğu ise zaten sanatçıydı. Bu on iki kadının hepsi illa kardeşlik tarafından resmedilmiş, beşi ise -ki bunlar Elizabeth Siddall, Evelyn de Morgan, Georgiana Burne-Jones, Joanna Wells ve Marie Spartali Stillman- ressamdı.

Geri kalanının dördü -Fanny Eaton, Fanny Cornforth, Effie Millais ve Annie Miller- modelken Jane Morris nakışçı, Maria Zambaco minyatür heykeltıraş ve Christiana Rosetti ise şairdi. Bu çeşitliliğe rağmen tarih onları yalnızca ilham perileri olarak belgeledi; hayatlarının diğer, daha ilginç yönlerini kabul etmeyi ise göz önünde bulundurmadı. Burada tarih derken aslında tarihsel kanonda yaygın olan sistemik cinsiyetçilik de diyebiliriz.

Ulusal Portre Galerisi sergisinin küratörlüğünü de üstlenen Dr. Jan Marsh, 19. yüzyıl sanat dünyasının toplumsal cinsiyet ilişkilerini sorgulayan dönüm noktası kitabında, Pre-Raphaelite Kız Kardeşliği’nde: “Bu kadınlar gerçekten de portre ressamları kadar pasif miydiler? Eleştirmenler bunu nasıl öne sürdü?” gibi sorular sordu. Cevap ise her zamanki gibi keskin olmamakla birlikte Pre-Raphaelite Kız Kardeşler’in hayatlarının birinin hayal edebileceğinden çok daha ilginç ve karmaşık olduğunu söyleyebiliriz. Marsh, bu kadınların “pasif manken” olmakla uzaktan yakından alakası olmadığını belirtiyor. “Bu kadınlar, Pre-Raphaelite akımının bu hale gelmesinde etkin şekilde rol oynadılar. Zaman, katkılarını ve faydalarını keşfetme zamanıdır.” Burada özellikle Pre-Raphaelite Kardeşliğe rakip olan ve benzersiz bakış açılarıyla Pre-Raphaelite akımını şekillendiren beş kadından bahsedeceğiz.

1- Elizabeth Siddall

Elizabeth Siddall, 1860.

Elizabeth Siddall (1829-1816) Londra’da doğdu. Sanatını maddi olarak destekleyebilecek bir aileden gelmediği için model olarak başladı. Siddall, Pre-Raphaelite Kardeşlik’in lideri olan Dante Gabriel Rosetti ile evlendi. Bu nedenle idealize edilmiş feminenliğin sembolü haline geldi. Üzücüdür ki aşırı dozdan dolayı 32 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Dante Gabriel Rossetti, Elizabeth Siddall şövale başında, 1852, Nationalmuseum, Stockholm, İsveç.

Helen Lewis Atlantik’i yazarken Siddall, bir modelden fazlasıydı. Pozlarıyla, kitaptaki karakterleri canlandırmıştı. En bilinen tasvirini, John Everett Millias resmetmişti. Bu kitapta, Shakespeare’in yarattığı Ophelia’nın nehirde boğulan hali resmedilmiştir. Siddall küvetin içinde saatlerce durmak zorunda kaldı ve bu resmin tamamlanması Millias’ın beş ayını almıştı. Bu çilenin sonunda Siddall zatürreye yakalandı.

Elizabeth Siddall, Lady Clare, 1854-7, özel koleksiyon.

Lewis: “Neden Siddall’ın hikâyesi küvetteki soluk figüre veya Rossetti’nin başyapıtına ilham veren trajik bağımlıya indirgenmiştir? Çünkü bir grup adamdan oluşan Pre-Raphaelite Kardeşliği’nin kabul edilen görüşüne uymuyor.” diyor. Kesinlikle Siddall epey sanatsal biriydi. Yetenekli bir şair ve ressamdı ancak yetenekleri tarihte kaybolmuş gibi gözüküyor.

Elizabeth Siddall, Âşıklar, 1854, Ashmolean Müzesi, Oxford, Birleşik Krallık.

Tarzı, elbette Pre-Raphaelite ilkelerine bağlıydı. Yani Orta Çağ ikonografisi ve pastoral imgeler ağırdı. Öte yandan bir farklılığı vardı. Siddall kendi kendine öğretmişti. Hettie Judah’ın Pre-Raphaelite Kız Kardeşler sergisine yaptığı yoruma göre; bu durum, Siddall’ın figürlerinin “kemiksiz” görünmesini sağlıyordu. Bu söylem aslında pek de olumsuz değil. Hatta figürlerini daha bile konuşulası yapıyor ve hatta Remedios Varo’nun resmettiği kadınları anımsatan Elizabeth Siddall’ın sanatı, alışılmadık doğasıyla daha bile öne çıkıyor.

2- Joanna Mary Boyce

Joanna Mary Wells (1831-1861) Pre-Raphaelite ressamlardan olan George Price Boyce’un kardeşidir. Wells pek çok farklı temada birçok eser yaratmıştır.

Joanna Mary Boyce, Gretchen (tamamlanmamış), 1861, Tate Britain, Londra

Resmetmeyi seçtiği konular, tarihi resimlerden portrelere geniş bir varyasyona sahipti. Genelde tuvalde çalışmayı tercih ederdi. Uzun bir süre boyunca sanatını göstermekten kaçındı çünkü kadınların bunu yapmasının “doğru” olmadığını düşünüyordu. Kendisi aynı zamanda bir sanat eleştirmeniydi de. Yazılarını Saturday Review gazetesinde yayınlardı. Yazılarında Pre-Raphaelite akımının “samimiyetini” methederdi.

Joanna Mary Boyce, Elvira, 1855, özel koleksiyon.

Boyce, öyle ya da böyle Elvira’yı 1855 yılında Royal Academy sergisinde sundu. Bu portre, John Ruskin’in dikkatini çekti ve şöyle bir yorum yaptı: “Bana öyle geliyor ki Boyce, ressamlar arasında ilk sıraya girmek konusunda umutlanabilir.”

Joanna Mary Boyce,  Fanny Eaton Çalışması, 1861, Yale İngiliz Sanat Merkezi, Connecticut, Amerika.

Şu su götürmez bir gerçektir ki, hangi yaşta olursa olsun bütün kadınlar Boyce’un sergisindeydi. Boyce, evladını dünyaya getirirken hayata gözlerini yumdu. Ölmeden önce tamamladığı son portre Pre-Raphaelite Kardeşliği’nin en sevilen modeli Jamaikalı göçmen Fanny Eaton’ın portresiydi. Portre; Eaton’ın zarif, dokunaklı ve buna rağmen güçlü tasviriyle dikkat çekiyor.

Joanna Mary Boyce’un bu zamansız ölümü, başarılı bir Pre-Raphaelite ressamı olma kariyerinin önüne geçmişti. Yeteneğinin kaybı bizler için çok büyük ancak şanslıyız ki arkasında bıraktığı pek çok eser günümüze kadar hayatta kalmayı başardı.

3- Georgiana Macdonald

Frederick Hollyer, Georgiana Burne-Jones Portresi, 1882.

Georgia Burne-Jones (1840-1920) aynı zamanda Lady Burne-Jones olarak da bilinirdi. Macdonald olarak doğan Burne-Jones, Birmingam’da doğdu. Londra’da Kraliyet Sanat Koleji’ne gitti ve sonrasında Pre-Raphaelite ressamlardan Ford Madox Brown’dan dersler aldı.

Eserlerinden birkaçı günümüze gelmeyi başardı. Bu eserlerden biri sulu boyayla boyanmış ölü bir kuştur. Bu resmi daha on yedi yaşındayken tamamlamıştı. Tate Britain’in internet sitesine göre; Macdonald, Pre-Raphaelite dünyasına on beş yaşında katılmış ve “sanatçıları, doğanın ve doğal formların görünümü ve önemi üzerine odaklanmaya teşvik eden” eleştirmen John Ruckin’den epey etkilenmişti.

Georgiana Macdonald (Lady Burne-Jones), Ölü Kuş, 1857, Tate Britain, Londra, İngiltere.

Kuş, Güney Afrika’da epey önemli olan yeşil başlı tanager gibi görünüyor. Gerçek boyuttaki ayrıntılı çalışmanın, hem doğa tarihine olan çağdaş ilgisini hem de Macdonald’ın Brown ile birlikte yoğun çalışmasını yansıtıyor. Burada ufak bir dipnot geçecek olursak Viktorya dönemi İngiltere’sindeki kadın ressamların ortak mesleği botanik illüstrasyondur.

Georgiana, Pre-Raphaelite Kardeşlerden biri olan sanatçı Edward Baurne-Jones ile evlendi. 1861’de William Morries ve Kardeşliğin önde gelen isimleri kendi dekoratif şirketlerini kurdular ve bunların arasında elbette Burne-Jones da vardı. Markanın hedefi orta çağdan ilham alınmış, el yapımı dekorları yaratmak ve satmaktı. Bir çalışan olan Georgia, kısa bir süre çini boyamaları yaptı. Oğlunun doğmasından dolayı istifa etmek zorunda kaldı.

Belli ki Georgia’nın sanatsal bir yanı vardı ancak bu yeteneği hem ailesi hem de Viktorya döneminin getirdiği baskı yüzünden geliştirilemedi. Hâlâ bir yerlerde, Georgia’ya atfedilmemiş eserleri olabilir. Bunu sadece zaman gösterecek!

4- Marie Spartali Stillman

Juliet Margaret Cameron, Marie Spartali Stillman, 1868, Şikago Sanat Enstitüsü, Şikago, Amerika.

Marie Euphrosyne Spartali (1844 – 1927) Londra’da kosmopolit bir Yunan ailesinde doğdu, daha sonradan Stillman oldu. Pre-Raphaelite’lerin ikinci jenerasyonunu biçimlendirdi. Kardeşlik için model olarak başlamıştı ancak bir süre sonra sanata ilgi duymaya başladı. Rosetti’nin tavsiyesi üzerine Ford Madox Brown’a gitti ve onun öğrencisi oldu. Haliyle, 1870’de profesyonel olarak sanatsal bir kariyerin peşine düşmüştü.

Maria Spartali Stillman, Mariana, 1867-69, özel koleksiyon.

Spartali, Pre-Raphaelite Kardeşliği içinde öne çıktı. Eserleri Kraliyet Akademisi’nde sergilenirken ve 1876 Centennial Uluslararası Fuarı’na katılırken resimlerini Atlantik’in her iki yakasında başarıyla sattı. Pre-Rapaelite topluluğunda Spartali’nin kariyeri en uzun sürenlerden biriydi. Bunun nedeni Spartal’nin altmış yıldan fazla toplulukta çok aktif olmasaydı. Bu süre zarfında yüz elliden fazla eser yarattı.

Marie Spartali Stillman, Dante at Verona, 1888, özel koleksiyon.

Seçtiği konular Pre-Raphaeliteler arasında tipik konulardı. Misal vermek gerekirse bu eserlerin arasında İlahi Komedya ve Shakespeare’in oyunları bulunuyordu. Figürleri dengeli ve sessiz, hatta tereddütlü görünüyordu. Haliyle eserlerinde bir rüya niteliği görüyoruz sanki figürler uyurgezer gibiler.

Marie Spartali Stillman’ın zengin tarzı, üstatları olan Brown ve Rosetti’den ilham alınmıştır ancak onlarınkinden türetilmemiştir. Zamanında takdir edilen bir sanatçıydı ve günümüzde de öyle olmalı. Her şeye rağmen hâlâ Kardeşler için yaptığı modelleme çalışmasıyla tanınmaya devam ediyor.

5- Evelyn De Morgan

Evelyn De Morgan’ın bir fotoğrafı (tarih bilinmiyor)

Evelyn De Morgan (1855 – 1919) üst sınıf bir ailede, Londra’da doğdu. Yeni kurulan Slade Güzel Sanatlar Okulu’nda geleneksel sanat eğitimi aldı ve bunu yapan ilk kadınlardan biriydi. Boticelli, De Morgan’ı epey etkilemiştir. Özellikle Fırsat Bahçesi resminde bu çok barizdir. Çoğu Pre-Raphaelite ressamlarının aksine estetik çabası De Morgan için bir öncelik değildi. De Morgan, sanatın kendini ifade edebilmek için çok güçlü bir araç olduğunu fark etti.

Evelyn De Morgan, Fısrat Bahçesi, 1892, De Morgan Koleksiyonu, Surrey, İngiltere.

Aslında, sanatçımız tuvalinin sosyo-politik hassaslığı sunmasını istemişti. Ele aldığı konu kuşkusuz Pre-Raphaelite Kardeşliğininkinden daha çeşitlidir. De Morgan mitolojik ve dinî sahnelere odaklanmış, bir yandan da ruhani boyutu tasvir etmiştir. Çalışmalarının değişmez bir özelliği; resimlerinin öncü, güçlü kadınlarla dolu olmasıdır. Cesur renkler, lüks kumaşlar ve rüyamsı figürler, De Morgan’a kendine özgü sanatsal tarzını veren özelliklerdir.

Evelyn De Morgan, S.O.S., 1914-6, De Morgan Koleksiyonu, Surrey, İngiltere.

Evelyn aynı zamanda pasifistti. Anti-savaş resimleri yapmış ve bunları Birinci Dünya Savaşı sırasında kendi stüdyosunda sergilemiştir. Bu sayede Kızıl Haç için de para biriktirmeyi hedeflemişti. Önceki yıllarda benimsediği bir teknik olan sembollerle çalıştı ve savaş konusuna manevi bir bakış açısıyla yaklaştı. Resimlerindeki ejderhalar çatışmanın kötülüğünü, gökkuşakları ise umudu temsil etmiştir.

Evelyn De Morgan, Sonbahar Ahengi, 1905, De Morgan Koleksiyonu, Surrey, İngiltere.

De Morhan, hayatı boyunca pek üretken ve başarılı bir sanatçıydı ki bu bir Viktorya Dönemi kadınına göre pek nadirdir. Elli yılı aşkın  kariyeri boyunca Evelyn De Morgan, ortalama yüz yağlı boya tamamlamıştır. Popülerliğinden keyif almasıyla birlikte bu, sanatçımızın yeteneğini, titizliğini, iş zekâsını ve sanatsal vizyonunu kanıtlar nitelikte. Günümüzde en bilinen Pre-Raphaelite tarzında resimler yapmış kadındır ve boşa da değildir.

Pre-Raphaelite Kız Kardeşler – Peki ya sonra?

Pre-Raphaelite Kız Kardeşler sergisi, uzun bir yolculuğun sadece başlangıcıdır. Bu yol; güzellikleri, yeteneklerini gölgede bırakan, onları ilgisizlik ve teslimiyet rollerine, başka bir deyişle benimsemedikleri özelliklere indirgeyen, tarihteki kadınlar hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmaya yönelik bir yoldur. Geçtiğimiz yüzyılda, söz konusu kız kardeşlerin çoğu, gerçek tutkularına (resim, şiir, nakış vb.) bakılmaksızın yalnızca Pre-Raphaelite modelleri olarak hatırlandı.

Hepsi; onları nesnelleştirmeye çalışan bu alanda, kendilerini sanatlarıyla kanıtlamaya çalıştılar. Niş grupları, Viktorya dönemi güzellik anlayışının şekillenmesine yardımcı oldu. Soluk tenleri, uzun ve kıvırcık saçları; İngiliz refahının sembolleri olarak tarihe damgasını vurdu. Öte yandan; görüldüğü gibi bu kadınlar, bundan çok daha fazlasını yapabilir. Dr. Marsh, Pre-Raphaelite Kız Kardeşler’in sergi kataloğu için şöyle yazdı:

Çok uzun süredir erkek sanatçılar Pre-Raphaelitizm anlatılarına hâkim oldular. Öne çıkın Pre-Raphaelite Kız Kardeşleri!

Kaynakça: https://www.dailyartmagazine.com/pre-raphaelite-sisters/

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir