Başka Bir Şiir Dünyası: İnilti

“Delinin yüreğinde ne varsa, yüzüne de yansıtır, sözüne de.” demiş Desiderius Erasmus. Şiir yazmak tüm insanlık için vardır. Şiir olmak ise seçilmiş insanlara verilen bir armağandır. İnsanlar şiir yazarken o an ruhlarında olanı kâğıda döküp evrene bahşederler. Öyle ruhlar vardır ki evreni sanki bir küre yapıp içlerine almışlardır. Şiirlerde görür, okursunuz. Sokaktaki simitçi amca, parkta ördüğü atkıları ve bereleri satan teyze, kedilere su veren altı yaşındaki oğlan çocuğu, yarınlar için durmadan çalışan öğretmen ve deliler hastanesinde yatarak dünyaya bakıp içinde bin bir insanı taşıyan insanlar…

Bu yazıda size sunulacak şiirler farklı anlamlar taşıyacak çünkü bu şiirlerin yazarları bir zamanlar Bakırköy Akıl ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yatan hastalar. Şiirlerin bizimle olmasını sağlayan kişi Bedia Tuncer. Kendisi bir öğretmen, 1961-1964 yılları arasında personel yetiştirmek amacı ile Bakırköy Akıl ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bulunuyor. Eğitimci gözü ile orada sadece personel yetiştirmeye bakmıyor, oradaki hayatı gözlemliyor. Gözlemlerken olabileceğini düşünmediği bu şiirler ile karşılaşıyor. Hastaların bakış açıları ayna gibi kâğıtlara yansıyor.

Bedia Öğretmen bu şiirleri derlemek için birçok şiir okuyor ve sonunda mısralar bu kitap ile hayat buluyor.  Kitabın ön sözünde “Onların dünyasını tanımak, bana onların hiç de sanıldığı gibi tamamen unutulmaya mahkûm insanlar olmadığı gerçeğini kabul ettirdi.” cümlesi ile oradaki insanlar ile bağ kurulabileceğini, sadece iletişim için doğru yolun bulunması gerektiğini ima ediyor. Zihinlere resim, şiir, müzikle kısacası sanatla harmanlanmış yollar ile ulaşılabilir, en azından böylelikle yolun temellerine yardımcı kaldırımlar inşa edilir. Kitaptaki bazı şiirlerin altında kısa, hastalara ait notlar bulunmaktadır. Şiirlerin satırlarını yazan kişilerin duygu durumunu, hastanede kalırken günlerini nasıl geçirdiğini, hastaneden önceki yaşamını düşünüp insan bir daha okuyor şiirleri ve farkına varıyor. Bu düşünceler benim de aklımdan geçmişti. Kitaptan seçme şiirler ve notlar şu şekildedir:

NALAN

Hastabakıcıların okuma – yazma öğretmeni bayan Bedia’ya ithaf!..

Nalanı!.. Nalan!..
Bu dünyada (aşk) ta yalan!..
Sevdâ da yalan!..
Ölüm hakikat olan!..
Unutuluyor en sonunda
Aşk ızdırabıyla bir gül gibi solan!…
Mes’ut kişidir elbet aşk yüzünden mes’ut olan!
Melânkolik bir beste gibi sevdası ruha dolan!…
Nalân!..
Aşk! muhakkak ki masal misali
Zaman içinde kaybolan!.
Leylâ ile Mecnun oluyor
Gönül dertleriyle saçlarını yalan.
Not: Bu şiir günde (16) paket sigara içen R…G…Ö… tarafından yazılmıştır.

***

 BENİ

Gönül defterine unutma sakın
Satır, satır, ince, ince, yaz beni
O bembeyaz gülden beyaz göğsüne
Çekiç ile vura vura kaz beni

Geçecek mi senelerden zor günler
Gözüm, gönlüm, dilim, seni heceler
Hatırla da bazı bazı geceler
Göğsüne resmimi bas da, ez beni
Bu hasret, bu gurbet ne acı derken
Başlarsa bitecek ne kadar erken
Bir gün Çankaya’dan bensiz geçerken
Hatırlarsın dertli, dertli saz beni…

14-B. servisinden Ş…K…

Prot. No. 1963/3641

 ***

İLHAM

Ey ilham-ı şerif neredesin?
Niçin istifsar-ı hatır etmezsin?
Gel de gir benim kafama!
Yardımcı ol yazmama
Birkaç satır yazmak istiyorum,
Bu yazıya (ŞİİR) diyorum.
Bakalım okuyucular ne der?
Bu kadarlık kiyafet eder…

Servisten A…D…

Prot No. 1960/1479

 ***

TANRIM

Tanrım bana sabır ver
Tahammülüm yok artık
Gözüme bir perde ger
Tahammülüm yok artık.
Bu deliler âlemi
Büktü benim belimi
Bu bitmeyen elemi
Tanrım doldur çilemi

servisten G…K…

*** 

ALLAH MUHAFAZA

Zorba kız kaçırır,
Kamarot kurşun kaçırır.
Karaborsacı döviz kaçırır
Zengin hanım kürk kaçırır
Ağa koyun kaçırır
Orman eşkıyası kütük kaçırır
Ve sonunda kaçırmak için bizlere
Elbette akıl kalır.

33.B servisinden Y… K…

***

KASAVET

Uzun yıllardan beri bir kabrin içindeyim.
Bu yerde hep mâli hülyaya dalmaktayım.
Gözlerim iki çeşme hep ağlıyorum.
İşte kabrimin içine gözyaşımın suyu ile örümcekler doldu.
Elim bir kırık kalem,
Kefenimin parçasından bir kâğıt
İşte şuracıkta günlerimi dolduruyorum.

7-B servisten A…D…

Prot. No. 1950/4048

Not: Bu şiir sakallı bir kadına ait şiirdir. İlk bakışta kadın olup olmadığı anlaşılmaz.

***

SÜR DE

Ey genç arabadasın sür de bakalım sür de
Hayat yollarıdır bu söyle nasıl irade,
İnen kırbaçlarla sen zamana esir misin?
Akıl ile zekâda boşuna tesir misin?
Hakikat taşlarının kıvılcımı çakmadan
Yutar bir lokmada hinlerine bakmadan
Tevekkül tahsilde mi herkes iyiyi ister
Tatbikata gelince değişiyor karakter.
İçli gözyaşların mı bunu bana yükleme.
O valkanın lâvını yanan bağrıma dökme.
Kaç yıl aşkta hasretle yanmakta naciz beden
Sanır mısın kalıyor yolda kötülük eden.

servisten A…Ü…

Not: Belki bu şiir yarımdır.

***

MEŞ’UM SANDAL

Yeşil sularda sandalla gezer bir adam.
Balıkçı mıdır? Yoksa ne. Farkedilmiyor.
Etrafına saçtığı köpüklere hep cam cam;
Seyrine bir lâhza, bir an doyum olmuyor…
Martılar küme, küme olup üstünde kâh;
Bazan suya çarpıyor ardında sandalın.
Birden ne oldu adama? Devrildi vah vah!
Herhalde kürekten ipi koptu mandalın.
Gölgeler kalkarken etrafta çok geç vakit,
Şimdi siyah sularda sükûn! Ve sandal boş.
Saklıyor koynunda artık bir sırrı sakit;
İnsafsız enginler alabildiğine loş..

servisten T…S…

Prot. No. 1963/723

***

ŞİZOFRENİ

Kar sulu sepken yağarken
Donmuş gibisin ey gönül
Ömrünün sonuna giderken
Sen durdurmuşsun treni
Aşk yolunda herkesin
Patlamış iken freni
Sen korkuyorsun binerken
Keder dolu sanki aşk treni
Aşkı tanımıyorsan
Muhakkak birini an
Ey gönül bunu yapamazsan
Senin kafan şizofreni.

14-B servisinden R…T…B…

***

TIMARHANE

Şöyle bir devran yapayım dedim
Tesadüf attı tımarhaneye
Bir demir kapı şişman kapıcı
Bırakmaz gideni çilehaneye

Gözettim etrafı kimler delidir.
Hangi sebeplerden neden delidir.
Her biri bir çeşit işten delidir.
Bağrında kimler var ah tımarhane.

Deliler halinden mahşer kopuyor.
Kimi kahkahalar atıp gülüyor
Kimi ağlıyor kimi fırlıyor
Ne kadar garip yersin ah tımarhane

Öyle bir çiftlik ki eşi bulunmaz
Çeşmeye gitsem suyu bulunmaz
Yeşil ağaçlarında meyva bulunmaz
Ne kadar garipsin ah tımarhane

Zengin servetinden mahrum olunca
Memur mevkiinden bezgin olunca
Kimi de evinden dargın olunca
Hep sende misafir ah tımarhane

Uzaktan gördüm bir yeşil türbe
İçine girdim vallahi tövbe
Sanki hicranla yoğrulmuş belde
Ne kadar garipsin ah tımarhane
Fazla konuşsam manyak diyorlar
Az konuşursam şizo diyorlar
Etrafa koşsam psiko diyorlar
Sen de şaşırdın ah tımarhane.

Tımarhane servisi
R…A… 25.4.1961

Şiirler okunduğunda görülenler odur ki, zihinlerin yağmurlarında İstanbul, şizofreni, periler, mavi orman, aşk, insanlık ve daha nicesi şiir damlası olup akmış satırlara.

Kaynakça:
Tuncer, Bedia (1964). “Akıl Hastalarının Yazdıkları Şiirler: İnilti”, İstanbul: Matbaa Teknisyenleri Basımevi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir