ÇİZGİ SANATININ UZUN TARİHİNİ ÇÖZÜMLEMEK

Genellikle bir sanatçının fırça darbelerinin, sanatçının yeteneklerini anlamanın en saf yolu olduğu düşünülür. Bir çizgi, bir kağıt veya tuvale dolanıp çözülürken bu kesintisiz çizgiler güçlü duygular yayabilir. Bu nedenle çizgi sanatı veya çizgi çiziminin, görsel sanatın en temel unsurlarından biri olması şaşırtıcı değildir.


Çeviren: Sıla İlhan

Aslında biçim, şekil, renk, değer, doku ve mekânla birlikte sanatın yedi görsel öğesinden biri olarak çizgi, sanatın ayırt edici özelliğidir. Fakat çizgi sanatı nedir? İlk olarak bir çizginin sadece A noktasından B noktasına hareket etmediğine dikkat edilmelidir. Özünde çizgi çizimi, düz bir arka plana karşı farklı çizgilerden oluşur. Sanatta, bir çizgi iki boyutlu veya üç boyutlu, soyut, açıktan veya örtük olabilir.

Çizgi sanatı her zaman olmasa bile genellikle siyah beyazdır. Gölgelendirme ve renk gradyanları gibi
öğeleri yoktur, odağın kesinkes çizgiler üzerinde durmasına izin verir. Çizgi çizimleri eskiz olabilir ancak kendi başlarına bitmiş sanat eserleri de olabilirler. Çizgi, sanat için o kadar temeldir ki sanat öğrencileri için alışagelmiş bir alıştırma, çizim aletinin sayfadan ayrılmasına asla izin vermeden tek bir çizgi kullanarak bir şekil çizmektir.

Çizgi sanatının sadece boyama ve çizimle ilgili olmadığını hatırlamak önemlidir. Çizgiler, pek çok şekilde görsel olarak biçimlendirilebilir. Örneğin heykeltıraşlar, malzemeleri farklı şekillere bükerler veya fotoğrafçılar, kameralarının açısı aracılığıyla illüzyonlarla gözümüzün çizgi olarak algıladığı ama aslında çizgi olmayan şekiller oluştururlar.

Şimdi teori hakkında biraz bilgi sahibi olduğumuza göre sanat tarihinin ünlü çizgi çizimlerinden başlayarak tarih boyunca çizgi sanatının derinliklerine dalalım.

Sanat tarihi boyunca sanatçılar, çizgiyi görsel anlatımın temel aracı olarak kullanıp yankı uyandıran sanat yaratmışlardır.

“Laocoön ve Oğulları,” kopyası, c. 200 BCE (Photo: Wikimedia Commons [CC BY-SA 4.0])
Şu anda Roma’daki Vatikan Müzelerinde bulunan antik heykel grubu Laocoön ve Oğulları, 1500’lerde
yeniden keşfedildiğinden beri etkili olmuştu. Heykeltıraşın figür grubunu uyumlu hale getirmek amacıyla akışkan çizgileri nasıl kullandığına bakan Rönesans sanatçıları için bir referans noktası haline gelmişti.

Kıvrımlı yılan, üç karakter arasında yol alır. Onları birbirine bağlar ve grubu dengeler. Dönemin sanatçıları; heykel, resim ve çizimde uyumlu kompozisyonlar yaratmak için örtük çizgileri kullanmaya devam edeceklerdir.

Leonardo da Vinci, “Leda’nın Başı İçin Çalışma”; c.1506 (Fotoğraf: Wikimedia Commons [Public Domain])
Leonardo da Vinci, diğer yeteneklerinin yanı sıra yetenekli bir teknik ressamdı. Eskizleri, başlı başına
değerli sanat eserleri haline gelmişti. Leda ve Kuğu resmi için yapılan bu çalışma, form ve boyut oluşturmak için kullanılan ayrıntılı çizgi çalışmasını göstermektedir.

Albrecht Dürer, “Melankoli I”; 1514 (Fotoğraf: Wikimedia Commons [Public Domain])

Tarihin en ünlü baskıresimcilerinden biri olan Albrecht Dürer, çizginin gerçek bir ustasıydı. Dürer, hassas çizgileri plakalara kazıyarak sanatçılarda etki yaratmaya devam eden zengin, karmaşık gravürler üretmişti.

Aynı zamanda hem yağlı hem de sulu boyada yetenekli ve başarılı bir ressamdı. Tüm medyadaki
çalışmaları, baskı resim sanatıyla tanınan çizgi çalışmalarına dayanıyordu.

Henri Matisse, “Dans”; 1909 (Fotoğraf: Wikimedia Commons [PD-US])
Henri Matisse, çizimlerinin hızlı, dışavurumcu dokunuşunu resimlerine kariyeri boyunca gittikçe artan bir şekilde dahil etmişti. En ünlü parçalarından biri olan Dans, büyük ölçüde yarattığı kontürlere dayanıyordu.

Cesur, düz renkler ve çarpıcı ana hatları ile izleyiciler; dansçıların gücünü ve hareketini Matisse’in çizgilerinden algılıyor.

Pablo Picasso, “Igor Stravinsky’nin Portresi” ; 1920 (Fotoğraf: WikiArt [Public Domain])
Pablo Picasso, kariyerinin başlarında ürettiği daha eklemlenmiş, bağlantılı klasik çizimlerden uzaklaşarak çok sayıda temiz, basit kontür çizimleri üretmek için işini yalınlaştırmıştı. Tek ve kesintisiz bir çizgi kullanarak çalışmalarında hâlâ gücü ifade edebiliyordu hatta bu kontür, çizimleri en ikonik işlerinden bazıları haline gelmişti.

Soyut dışavurumculuğun üstâdı Jackson Pollock’un çalışması, tamamen resimlerinde dinamik olarak
hareket eden sıvı boyadan damlayan çizgilerine dayanıyor. En ünlü eserleri, 1947-1950 yılları arasında çağdaş sanat dünyasını bu yenilikçi teknikle alt üst edip çığır açtığı “damlama* döneminde” ortaya çıkmıştı.

Bridget Riley, “Renk Cıvatası”; 2017-19 (Fotoğraf: Wikimedia Commons [CC BY-SA 4.0])
İngiliz sanatçı Bridget Riley, optik illüzyonlara dayanan Op sanatının öncülerinden biriydi. Geometrik formlarla ilgilenen Riley’nin cesur çizgiler kullanması, çalışmalarında hipnotik görsel yanılsamalar yaratmasına yardımcı olmuştu.

Keith Haring, “Colingwood’da Duvar Resmi”, Avustralya, 1984 (Fotoğraf: Wikimedia Commons [CC BY-SA 4.0])
Keith Haring’in cesur stili, genellikle siyah beyaz bırakılan veya parlak, düz renklerle doldurulan kalın
siyah çizgilerle tanımlanır. Kendine has tarzı kariyerini tanımlamış ve çalışmalarını anında tanınır hâle getirmişti. Figürler iç içe geçmiş, görünüşte tek bir çizgiyi takip etsin ya da kendi başlarına tanımlanmış olsun, Haring’in kontür çizimleri bugün var olmaya devam ediyor ve iyi sanatçıların, illüstratörlerin ve grafik tasarımcıların üzerinde etki bırakmaya devam ediyor.

Günümüzde, çağdaş sanatta çizgiler her zaman önemlidir. Heykelden resme çizgi sanatı geleneği son teknoloji sanatçıların çalışmalarıyla devam ediyor.

*Damlama Yöntemi: Jackson Pollock’un kullandığı, boya karıştırma, fırça kullanımı gibi alışılagelmiş uygulamaları bir kenara bırakmış, yere serdiği devasa boyutlardaki tuval bezleri üzerinde hareket ederek boyayı dökme, damlatma, fırlatma suretiyle sonradan aksiyon/hareket resmi adı verilen resimler yapma tekniğidir.
Çeviri kaynakçası: https://mymodernmet.com/line-art-history/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir