Michelangelo’nun meydan okuyan Davud heykeli, yüzyıllardır dünyayı büyüledi, büyülemektedir. Sanat tarihinin en önemli şaheserlerinden biri olarak kabul edilen mermer heykel, hem sanatçının becerisini hem de Rönesans’ı tanımlayan güzel sanatlar odağını sergiliyor.
16. yüzyılın başlarındaki ilk çıkışından bu yana, sanatçılar ve sanat sarrafları esere hayran kaldılar. Değerli sanatçı, yazar ve tarihçi Giorgio Vasari, “Başka hiçbir sanat eseri, tam orantısıyla, güzelliğiyle ve mükemmelliğiyle Michelangelo’nunkiyle kıyaslanamaz.” dedi. Heykelin neden bu kadar övgü topladığını anlamak için, önce oluşturulduğu bağlamı anlamak gerekir.
Tarihçesi
İtalyan Yüksek Rönesansı’nın önemli bir sanatçısı olan Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, 1501 ile 1504 yılları arasında tek bir mermer bloktan yükselen bir heykel yaptı.
Floransa’nın önde gelen isimlerinden biri olan ve o zamanlar sadece 26 yaşında olan Michelangelo, heykeli Cattedrale di Santa Maria del Fiore’nin çatısını kaplayacak ve sıralı düzen oluşturacak bir dizi heykel oymakla görevlendirildi. Ancak 6 tonluk parça tamamlandığında, kaldırmanın neredeyse imkânsız olacağı âşikardı. Bu yüzden, 1504’te Cattedrale di Santa Maria del Fiore yerine Davud’in gücün ve meydan okumanın sembolü olarak Cattedrale di Santa Maria del Fiore’ya konulmasına karar verildi. 1873’te ise kalıcı olarak Palazzo della Signoria’ya yerleştirildi.
Sembolizm
Heykel, İncil’deki dini bir figür olan Davud’u tasvir ediyor. Özellikle iyi bilinen bir anlatıda (1. Samuel 17), Davut muazzam bir Filistinli olan Goliath ile savaşır. Bütün şansızlıklara ve zırhsız olamsına rağmen, Davud bir askı kullanarak düşmanını yere serer ve ardından kendi kılıcıyla düşmanının kellesini alır. Davud’un saygın ünü göz önüne alındığında, Sanat Konseyi’nin bu figürü, tarihi harikalar serisinde bir konu olarak öne çıkarmayı seçmesi hiç de şaşırtıcı değil!
Ek olarak, bağımsız bir şehir devleti olarak Floransa Cumhuriyeti, onları çevreleyen tehditlerin farkındaydı. Bu nedenle, aynı kendilerinde olduğunu düşündükleri gibi, sarsılmaz cesareti, beklenmedik gücü ve tarihsel sebatı yakalayan Davud’i Floransa’nın mükemmel bir sembolü olarak gördüler.
Sanatsal Önemi
Gerçekçi Anatomi
Yüksek Rönesans sırasında Michelangelo, denge, uyum ve ideal biçime odaklanan figüratif eserler oluşturdu. Davud, bu sanatsal duyarlılıkları, kontrposto veya “karşı koyma” olarak bilinen gerçekçi, asimetrik duruşuyla ve son derece ayrıntılı anatomisiyle sergiliyor.
Alışılmadık Tasvir
Tarih boyunca boyanmış ve yontulmuş çoğu Davud tasvirinde, sanatçılar onu genç bir çocuk olarak tasvir etmeyi tercih ettiler. Ayrıca genellikle Goliath’ı öldürdükten sonraki anı yakalamayı seçtiler. Bu yaklaşım, Caravaggio ve Donatello’nun iyi bilinen eserlerinde epey belirgindir.
Ancak Michelangelo, gariptir ki, Davud’u genç bir adam olarak tasvir etmeye karar verdi. Ayrıca, onu, savaştan önceki dakikalarda elinde bir askı ve yüzünde kararlı bir bakışla göstermeyi tercih etti.
Ölçeklendirilmesi
17 metre boyundaki Davud, açıkça olması gerekenden daha uzun bir tasvir. Michelangelo’nun Dying Slave (213 cm) ve Pietà‘sı (173 cm) gibi diğer heykellerinin nispeten gerçekçi ölçekleri göz önüne alındığında, Davud neden bu kadar uzun?
Muhtemelen heykelin boyutu, amaçlanan konumunun bir sonucudur ki bu da katedralin çatısısıdır. Halkın gökteki figürü tam olarak takdir etmesi için, Piazza del Duomo’dan görecek kadar büyük olması gerekirdi dolayısıyla Davud’in muazzam bir boyuta sahip olması gerekiyordu.
Taklitleri
İkonik heykelin tam boyutlu taklitleri dünyanın her yerinde, hatta Floransa’daki evine yakın bir yerde bulunabilir. Heykelin orijinal yerini belirtmek için, dünyaca ünlü Uffizi Galerisi yakınlarındaki hareketli bir meydan olan Piazza della Signoria’ya mermer bir kopya yerleştirildi. Şehrin silüetinin ve çevredeki Toskana manzarasının panoramik manzarasına sahip bir plaza olan Piazzale Michelangelo’da bronz bir maket de bulunabilir.
Floransa’daki mekanlara ek olarak, Davud’un kopyaları dünya çapında çeşitli müzelerde ve kamusal alanlarda sergileniyor. Dikkate değer kopyalar arasında Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’ndeki bir alçı kopyası, Buffalo ve New York’taki Delaware Park’taki bronz bir maket ve Marseille’deki Avenue du Prado’da mermer bir kopya yer alıyor.
Hiçbir taklit, orijinalinin yerini alamayacak olsa da bu dökümler iki önemli amaca hizmet ediyor: halkı eğitmek (bazı kopyalar heykeli inceleyen akademisyenlere dokunsal öğretim için yardımcı olarak bile kullanılıyor) ve Michelangelo’nun köklü mirasını hem İtalya’da hem de ötesinde yaymak!