Bu yazımızda gelmiş geçmiş en iyi ressamlardan biri olan da Vinci’nin (15 Nisan 1452 – 2 Mayıs 1519) nasıl tarihin en iyi anatomistlerinden biri haline geldiğini inceleyeceğiz.
Çeviren: Betül Kap
Tam bir bilge olan ve resim, mimarî, haritacılık, matematik, edebiyat, mühendislik, jeoloji, müzik, heykel, botanik gibi çeşitli alanlardaki yetkinliğiyle “Rönesans İnsanı”nı temsil eden Leonardo da Vinci’nin tıpla olan ilişkisi oldukça yüzeysel ve amatörceydi. Kraliyet Koleksiyonu’nun kıdemli küratörü Martin Clayton, Leonardo da Vinci: Anatomist adlı kitabında, da Vinci’nin 400 yıldır dünyadan gizlediği kusursuz anatomi çizimlerini keşfediyor.
Çizimlerini çizdiği şeye sadık kalarak yapmaya çalışan da Vinci’nin, insan bedenine olan ilgisi onu, genellikle idam suçlularının yer aldığı Floransa’daki morg ve hastanelerdeki kadavraları incelemeye götürdü. En büyük başarısı kalbin işleyişini anlamaktı. Aort kökünde ampul şeklinde bir şişlik keşfettikten sonra kan dolaşımı mekanizmasını ortaya çıkarmaya inanılmaz derecede yaklaştı. Bu mekanizmanın resmî olarak keşfedilmesi ise da Vinci’den 100 sene sonra gerçekleşti. Bunu yaparken bir öküz kalbine önce erimiş balmumu, daha sonra da camdan bir model yerleştirdi ve içine vorteksleri gözlemlemek için çim tohumları süspansiyonu ile su pompaladı. Ardından şişliğin, aort kapağını her kalp atışından sonra kapattığı sonucuna vardı. (Bu, kardiyologların 20. yüzyılın başına kadar keşfedemediği ve 1980’lere kadar tam olarak doğrulamadığı bir öneridir.)
Muhtemelen en ünlü anatomik çizimi, ölümünden sadece birkaç saat önce çok sağlıklı olduğu bildirilen 100 yaşındaki bir adamın çizimidir. Da Vinci bu ölümün sebebini bulmak için cesedi incelediğinde karaciğerde siroz ve kalpte atardamar tıkanıklığı buldu ve şu anda koroner vasküler oklüzyon olarak bilinen şeyi ilk kez tanımladı.
“Harika bir sanatçı olan Leonardo’nun çağdaş anatomistlerine nazaran iki avantajı vardı. Her şeyden önce, bir heykeltıraş, mühendis ve mimar olarak sezgisel bir form anlayışına sahipti; bir vücudu parçaladığında, vücudun farklı bölümlerinin nasıl bir araya geldiğini ve birlikte nasıl çalıştığını çok kolay bir şekilde anlayabiliyordu. Sonrasında bu anlayışı sayesinde gözlem ve keşiflerini böylesine açık bir şekilde kaydederek insan bedenini daha önce hiç yapılmamış bir şekilde izleyiciye yansıttı. Çizimleri birçok bakımdan bugün hâlâ aşılamamıştır.”
Da Vinci, insan anatomisi üzerine yaptığı çizimlerini resimli bir inceleme olarak yayınlamayı amaçladı ancak 1519’da öldüğünde anatomi çizimleri özel eşyaları arasına gömüldü ve gözden kayboldu. 1600’lerin başında, sağ kalan çizimlerinin yaklaşık 600 tanesi tek bir koleksiyona bağlandı ve yüzyılın sonunda gizemli bir şekilde Kraliyet Koleksiyonu’na aktarıldı. Leonardo da Vinci: Anatomist adlı kitap, bu çığır açıcı çizimlerden 90 tanesini bir araya getirerek anatomiye yaptıkları katkıların tartışılmasını sağlıyor. Kitabın aynı zamanda iPad uygulaması da var. Bu uygulama, da Vinci’nin 268 sayfayı bulan çizimlerini yüksek çözünürlükte sunuyor.